Nafaka Artırım Davası Nedir?
Bu makalemizde nafaka artırım davası hakkında size bilgilendirmelerde bulunacağız. Nafaka artırım davası mahkeme tarafından hükmedilen nafakanın, ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kalması veya tarafların ekonomik durumlarında değişiklikler meydana gelmesi sebebiyle nafakanın artırılması amacıyla açılan nafaka davalarındandır. Nafaka artırım davası mahkeme tarafından hükmedilen nafakaların ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kaldığı her halde açılabilir.
Toplu Nafaka Nedir?
“Toplu nafaka” terimi, yoksulluk nafakası için istisnai olarak kullanılan ve bir defaya mahsus yapılan toptan ödemeyi ifade eden bir kavramdır. Bu kavram, genellikle halk arasında “birikmiş nafaka” ile karıştırılmaktadır. Birikmiş nafaka, ödenmeyen aylık nafaka taksitlerinin icra takibi yoluyla tahsil edilmesini ifade ederken, toplu nafaka, en başta mahkeme kararıyla periyodik ödeme (irat) yerine geçen bir defalık bir ödemedir.
Türk Medeni Kanunu’na göre, nafaka türlerinin ödeme biçiminde farklılıklar bulunmaktadır. Yoksulluk nafakasının istisnai olarak toplu ödenmesi mümkündür. Hakim, tarafların ekonomik durumu, evlilik süresi, hakkaniyet gibi kriterleri göz önünde bulundurarak bu yönde karar verebilir. Ancak, iştirak nafakası (çocuk nafakası), kural olarak her ay peşin ödenir. Zira, çocukların bakım, eğitim ve sağlık gibi ihtiyaçları zamanla değişen ve artan bir yapıya sahiptir. Bu nedenle, iştirak nafakasının toplu ödenmesi, nafakanın temel amacına aykırı görülmektedir. Bu ayrım, hukukun her nafaka türüne farklı bir işlev yüklediğini ve nafaka transferinin sadece parasal bir işlemden ibaret olmadığını, aynı zamanda bu transferin temelindeki sosyal amacın korunmasına da odaklandığını göstermektedir.
Nafaka Artırım Davası Şartları
Nafaka artırım davasının açılabilmesi için daha önce mahkeme tarafından hükmedilmiş bir nafakanın olması gerekmektedir. Mahkeme tarafından hükmedilen nafakanın anlaşmalı boşanma davasında ya da çekişmeli boşanma davasında hükmedilmiş olması arasında hiçbir fark yoktur. Mahkeme tarafından hükmedilen bir nafaka kararı bulunmadan nafakanın artırılmasını talep etmek mümkün değildir.
İkinci şart ise mahkeme tarafından hükmedilen nafakanın ihtiyaçları karşılamada yetersiz kalması ya da tarafların ekonomik durumlarında olağanüstü değişiklikler meydana gelmesidir. Yine paranın alım gücünün zaman içerisinde kaybolması ile ihtiyaçların esaslı şekilde artmış olması durumları da nafaka artırım davasının açılması için yeterli nedenlerdir. Bunların yanında nafaka borçlusu olan tarafın ekonomik koşullarında olağanüstü değişikliklerin yaşanması durumunda yine nafakanın hakkaniyete uygun olarak artırılması talep edilebilir.
Nafaka Artırım Davası Avukatsız Nasıl Açılır?
Nafaka artırım davası, avukatla temsil zorunluluğu olmayan davalardan biridir. Bu durum, bireylerin kendi haklarını savunabilmeleri için bir kapı aralasa da, sürecin potansiyel riskleri ve zorlukları göz ardı edilmemelidir. Avukat olmadan dava açmak isteyen bir kişi, davasını bir dilekçe ile başlatmalıdır. Bu dilekçe, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 119. maddesinde belirtilen tüm zorunlu unsurları eksiksiz bir şekilde içermelidir.
Dava dilekçesinde davacı ve davalıya ait kimlik bilgileri, davanın konusu (nafakanın artırılması talebi), ayrıntılı açıklamalar (boşanma kararı, mevcut nafaka, artışa neden olan gerekçeler), hukuki deliller (mali durum belgeleri, faturalar, banka kayıtları vb.) ve talep-sonuç bölümü yer almalıdır. Hazırlanan dilekçe, yetkili Aile Mahkemesi’ne teslim edilir ve dava dilekçesi ekinde gerekli harç ve gider avanslarının yatırılması gerekir.
Ancak, hukuki süreç basit gibi görünse de, dilekçe teatisinden tahkikat aşamasına kadar birçok usuli detayı barındırır. Dilekçede veya delillerde yapılacak bir hata, davanın reddine neden olabilir. Delillerin toplanması ve sunulması (özellikle karşı tarafın mali durumunun araştırılması) uzmanlık gerektiren bir süreçtir. Bu nedenle, bir davanın “avukatsız açılabilir” olması, o davanın “avukatsız açılması tavsiye edilir” olduğu anlamına gelmemektedir. Sürecin usulüne uygun yürütülmesi, tebligat süreçlerindeki aksaklıkların önüne geçilmesi ve davanın gereksiz yere uzamaması için avukatla temsil kritik bir öneme sahiptir.
Nafaka Artırım Davası Ne Zaman Açılır?
Nafaka artırım davası açmak için herhangi bir kanuni zamanaşımı veya hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Bu durum, nafaka yükümlülüğü devam ettiği sürece davanın her zaman açılabileceği anlamına gelir. Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre, önceki dava tarihi ile yeni dava tarihi arasında bir buçuk yıldan fazla bir süre geçmiş olması, davanın açılmasına engel teşkil etmez.
Ancak, hukukun temel ilkeleri gereği, davacının “makul bir süre” beklemesi ve kötü niyetli davranışlardan kaçınması beklenir. Eğer tarafların mali durumunda veya hakkaniyette önemli bir değişiklik olmaksızın, çok kısa aralıklarla dava açılırsa, mahkeme bu durumu kötü niyetli bir davranış olarak değerlendirebilir ve davanın reddine karar verebilir. Bu yaklaşım, hukukun sadece yasal kurallara bağlı kalmadığını, aynı zamanda hakkaniyet ve dürüstlük gibi ahlaki ilkeleri de önemsediğini göstermektedir. Sistem, bir yandan hak arama özgürlüğünü korurken, diğer yandan bu hakkın suistimal edilmesini önlemeyi amaçlamaktadır.
Nafaka Artırım Davası Ne Zaman Açılabilir?
Nafaka artırım davasının kabulü için belirli şartların varlığı ve bu şartların mahkemeye ispat edilmesi gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca, bu davanın açılabilmesi için öncelikle önceden verilmiş ve kesinleşmiş bir nafaka kararının bulunması şarttır.
Davanın en temel gerekçesi, nafakaya hükmedildiği tarihten sonra meydana gelen önemli ve süreklilik arz eden değişikliklerdir. Bu değişiklikler, paranın alım gücünün azalması ve enflasyonun artmasıyla mevcut nafakanın yetersiz kalması , nafaka borçlusunun malvarlığında veya gelirinde olağanüstü bir artış meydana gelmesi ya da müşterek çocuğun eğitim, sağlık gibi ihtiyaçlarının yaşa bağlı olarak artması gibi durumlardır. Davacının, iddialarını hukuki delillerle (faturalar, makbuzlar, mali durum araştırması, banka kayıtları vb.) desteklemesi gerekir. Mahkeme, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını yeniden inceleyerek bir karar verir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, nafaka artışında genellikle Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) veya Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) oranları esas alınır. Ancak, nafaka borçlusunun gelirinde olağanüstü bir artış yaşanmışsa, mahkeme daha yüksek bir artış oranına hükmedebilir. Bu yaklaşım, hukukun sadece genel ekonomik verileri değil, aynı zamanda her somut olayın kendine özgü koşullarını da dikkate alarak bireysel adaleti sağlama çabasını ortaya koymaktadır.
Nafaka Artırım Davası Ne Zaman Açılır?
Nafaka artırım davası açmak için kanunen belirlenmiş bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Bu nedenle, nafaka kararının kesinleştiği tarihten itibaren herhangi bir zamanda dava açılması mümkündür. Ancak her ne kadar yasal bir süre kısıtlaması olmasa da, davanın nafaka kararının verildiği tarihten sonra makul bir süre geçtikten sonra açılması gerekmektedir. Aksi takdirde, hâkim tarafından davanın kötü niyetle açıldığı gerekçesiyle reddedilmesi ihtimali bulunmaktadır. Yargıtay, her davanın kendi açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamakta ve bu durum, önceki dava ile yeni dava arasında geçen sürenin önemini ortaya koymaktadır.
Bununla birlikte, ülkenin ekonomik koşullarındaki ani değişimler, yüksek enflasyon veya müşterek çocuğun eğitim masrafları gibi öngörülemeyen olağanüstü hallerin varlığı durumunda, bir yıl içerisinde birden fazla kez nafaka artırım davası açılması da mümkündür. Bu durum, Türk hukuk sisteminin ekonomik gerçeklere ve bireylerin değişen ihtiyaçlarına uyum sağlama esnekliğine sahip olduğunu göstermektedir.
Nafaka Davasında Yetkili Mahkeme
Nafaka artırım davasında, davanın hukuki olarak doğru yerde açılması, sürecin usulüne uygun ilerlemesi için kritik bir öneme sahiptir. Bu tür davalarda görevli mahkeme, Aile Mahkemeleridir. Davanın açılacağı adliyede müstakil bir Aile Mahkemesi bulunmuyorsa, dava Asliye Hukuk Mahkemesi’nde “Aile Mahkemesi sıfatıyla” görülür. Yetkili mahkemenin belirlenmesinde ise kanun koyucu, nafaka alacaklısına önemli bir kolaylık tanımıştır. Türk Medeni Kanunu’nun 177. maddesi uyarınca, boşanma davası kesinleştikten sonra açılacak nafaka artırım davalarında yetkili mahkeme, nafaka alacaklısının yerleşim yeri (ikametgâhı) mahkemesidir. Bu kural, genellikle ekonomik olarak daha zayıf konumda olan nafaka alacaklısının, nafaka borçlusunun yaşadığı şehre giderek dava açma külfetinden kurtarılmasını ve adalete erişiminin kolaylaştırılmasını amaçlamaktadır.
Nafaka Artışı Nasıl Hesaplanır?
Nafaka artışının hesaplanması, sabit bir matematiksel formüle dayanmaz; aksine, hâkimin geniş takdir yetkisi altında, somut olayın koşullarına göre belirlenir. Hâkim, kararını verirken taraflar arasında adil bir denge kurmayı hedefler ve bu süreçte birçok faktörü bütüncül olarak değerlendirir. Öncelikle, hem nafaka alacaklısının hem de nafaka borçlusunun güncel sosyal ve ekonomik durumları, gelir düzeyleri ve yaşam standartları detaylı bir şekilde araştırılır. Bununla birlikte, nafaka alacaklısının veya iştirak nafakasında çocuğun artan ihtiyaçları (eğitim, sağlık, barınma gibi) somut delillerle kanıtlanmalıdır. Hâkim, talep edilen artışın haklılığını bu ihtiyaçlara göre değerlendirirken, aynı zamanda nafaka borçlusunun ödeme gücünü aşmayacak ve onu zor duruma düşürmeyecek bir miktara hükmetmeye özen gösterir. Son olarak, ülkenin genel ekonomik koşulları ve paranın alım gücündeki düşüş (enflasyon) de nafakanın güncel değerini koruyacak şekilde hesaba katılan önemli bir unsurdur.
Nafaka Artırım Davası Nasıl Açılır?
Nafaka artırım davası açma süreci, yetkili ve görevli Aile Mahkemesi’ne usulüne uygun hazırlanmış bir dava dilekçesi sunulmasıyla başlar. Bu dilekçede, mevcut nafakanın neden yetersiz kaldığı, tarafların ekonomik durumlarında meydana gelen değişiklikler ve talep edilen yeni nafaka miktarı gerekçeleriyle birlikte açıkça belirtilmelidir. Davanın başarısı için, artırım talebini destekleyen tüm delillerin (çocuğun artan okul masraflarını gösteren faturalar, sağlık raporları, nafaka borçlusunun gelir artışını gösteren belgeler vb.) dilekçeye eklenmesi veya dilekçede bildirilmesi hayati önem taşır. Dilekçe mahkemeye sunulduktan sonra, dava için gerekli olan harç ve gider avansının mahkeme veznesine yatırılması gerekir. Bu işlemlerin tamamlanmasının ardından mahkeme, tarafların ekonomik durumlarını araştıracak, delilleri toplayacak ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca daha hızlı bir süreç olan basit yargılama usulüne göre davayı yürütecektir.
Nafaka Artışı Hesaplama
Mahkemeler, nafaka artış miktarını belirlerken hâkimin takdir yetkisini objektif ve öngörülebilir bir temele oturtmak amacıyla sıklıkla Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan ekonomik verileri referans alır. Özellikle Yargıtay’ın yerleşik içtihatları, nafakanın gelecek yıllardaki artış oranının belirlenmesinde Üretici Fiyat Endeksi’nin (ÜFE) esas alınması yönündedir. Dava sırasında taraflardan birinin talep etmesi halinde hâkim, hükmedilen nafakanın her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında otomatik olarak artırılmasına karar verebilir. Bu talep olmadıkça hâkimin kendiliğinden bir artış oranı belirlemesi mümkün değildir. Davacının talebine bağlı olarak mahkeme, artış oranı olarak Tüketici Fiyat Endeksi’ni (TÜFE) veya ÜFE-TÜFE ortalamasını da dikkate alabilir. Bu yöntem, tarafları her yıl yeniden dava açma zahmetinden kurtararak, nafakanın enflasyon karşısında erimesini önlemeyi amaçlayan adil bir mekanizma sunar.
Nafaka Artırımı Harca Esas Değer
Nafaka artırım davalarında mahkemeye ödenecek olan dava harcı, maktu (sabit) bir tutar olmayıp, talep edilen artış miktarına göre hesaplanan nispi harca tabidir. Bu harcın hesaplanmasında kullanılan temel değere “harca esas değer” denir ve bu değer, davacının talep ettiği yıllık toplam artış miktarı üzerinden belirlenir. Örneğin, mevcut aylık nafaka 2.000 TL ise ve davacı bu miktarın aylık 5.000 TL’ye çıkarılmasını istiyorsa, talep edilen aylık artış 3.000 TL’dir. Bu durumda harca esas değer, bu aylık artışın 12 ile çarpılmasıyla bulunan 3.000 TL×12=36.000 TL olacaktır. Dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan peşin harç, bu harca esas değer üzerinden Harçlar Kanunu’nda belirtilen yasal oranlara (örneğin binde 68,31’in dörtte biri) göre hesaplanır. Bu sistem, davacıları gerçekçi ve ispatlanabilir taleplerde bulunmaya teşvik eden bir mali kontrol mekanizması işlevi görür.
Nafaka Artırım Davası Ne Zaman Açılır?
Nafaka artırım davası açmak için kanunda belirlenmiş herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Nafaka alacağı devam ettiği müddetçe, nafaka alacaklısı, koşulların değiştiğini ve mevcut nafakanın yetersiz kaldığını düşündüğü her zaman bu davayı açma hakkına sahiptir. Ancak bu yasal esneklik, davanın her an keyfi olarak açılabileceği anlamına gelmez. Yargı pratiğinde, nafaka kararının kesinleşmesinden çok kısa bir süre sonra, haklı ve önemli bir değişiklik olmaksızın açılan davalar, mahkeme tarafından “kötü niyetli” olarak değerlendirilip reddedilebilir. Bu nedenle, dava açmak için en doğru zaman, tarafların ekonomik durumlarında veya alacaklının ihtiyaçlarında ortaya çıkan değişikliğin somut, kanıtlanabilir ve sürekli bir nitelik kazandığı andır. Unutulmamalıdır ki, davanın kabulü halinde hükmedilecek yeni nafaka miktarı, davanın açıldığı tarihten itibaren geçerli sayılacağından, haklı bir neden oluştuğunda davanın geciktirilmemesi de hak kaybını önleyecektir.
Nafaka Artırım Davası Ve Şartları Nelerdir?
Nafaka artırım davasının mahkeme tarafından kabul edilebilmesi için, nafakanın ilk takdir edildiği tarihten sonra tarafların yaşam koşullarında veya ülkenin ekonomik durumunda önemli ve ispatlanabilir değişikliklerin meydana gelmiş olması gerekmektedir. Bu davanın temel şartı, mevcut nafaka miktarının artık adil ve yeterli olmamasıdır. Bu şartlar arasında; nafaka alacaklısının veya çocuğun artan ihtiyaçları (örneğin çocuğun okula başlaması, özel eğitim veya sağlık giderlerinin ortaya çıkması), nafaka borçlusunun mali durumunda yaşanan olumlu gelişmeler (terfi alması, gelirinin artması), ülkedeki yüksek enflasyon nedeniyle paranın alım gücünün ciddi şekilde düşmesi ve nafakanın yetersiz kalması gibi durumlar yer alır. Bu maddi koşulların yanı sıra, mevcut durumun “hakkaniyet” ilkesi gereği bir artışı zorunlu kılması da başlı başına bir dava sebebidir. Taraflar anlaşmalı boşanmış olsalar dahi, sonradan değişen bu olağanüstü koşullara dayanarak nafaka artırım davası açma hakları saklıdır.
Nafaka Artırımı Hesaplama
Nafaka artırımının hesaplanması, özellikle mahkemenin ilk boşanma kararında geleceğe yönelik bir artış oranı belirlemesi durumunda, taraflar için pratik bir yol sunar. Eğer mahkeme kararında, “hükmedilen nafakanın her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında artırılmasına” gibi bir hüküm yer alıyorsa, her yıl yeniden dava açmaya gerek kalmaksızın nafaka miktarı otomatik olarak güncellenir. Bu durumda hesaplama, nafakanın başlangıç tarihinden itibaren her yıl dönümünde, ilgili dönem için TÜİK tarafından ilan edilen 12 aylık ortalama ÜFE (veya kararda belirtilen başka bir endeks olan TÜFE) artış oranının mevcut nafaka miktarına uygulanmasıyla yapılır. Örneğin, aylık 5.000 TL olan bir nafaka için yıl dönümünde ilgili ÜFE oranı %70 olarak açıklanmışsa, yeni nafaka miktarı 5.000+(5.000×0.70)=8.500 TL olarak hesaplanır ve bir sonraki artış dönemine kadar bu miktar üzerinden ödenmeye devam eder.
Nafaka Artırımı Ne Zaman Yapılır?
Nafaka artırımı, mahkemenin davayı kabul etmesi durumunda, kararın verildiği tarihten değil, davanın açıldığı tarihten itibaren geçerli olacak şekilde yapılır. Bu kural, yargılama sürecinin uzamasından kaynaklı olarak nafaka alacaklısının hak kaybı yaşamasını önlemeyi amaçlar ve dava ile karar tarihi arasında biriken farkın toplu olarak talep edilebilmesine olanak tanır. Davanın ne sıklıkla açılabileceğine ilişkin ise kanunda belirli bir zaman aralığı öngörülmemiştir; koşullar oluştuğu sürece dava her zaman açılabilir. Hatta çocuğun artan eğitim masrafları gibi olağanüstü ve acil durumların varlığı halinde, bir yıl içinde birden fazla kez artırım talep edilmesi teorik olarak mümkündür. Ancak mahkemeler, sık aralıklarla ve yeterli gerekçe olmaksızın açılan davaları hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirebileceğinden, artırım talebinin önemli ve sürekli bir değişikliğe dayanması esastır.
Nafaka Artırım Davası Kaç Yılda Bir Açılır
Nafaka artırım davasının açılması için herhangi bir zaman sınırlaması bulunmamaktadır. Dolayısıyla hükmedilen nafakanın ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığının tespit edilmesi halinde nafaka alacaklısı her zaman nafaka artırım davası açabilir. Fakat nafaka talebinde bulunurken dürüstlük kuralına uygun hareket edilmesi gerekmektedir.
Boşanma kararının kesinleşmesinden kısa bir zaman sonra nafaka artırım davasının açılması durumunda nafaka artırım talebinin olağanüstü sebeplerden kaynaklandığının ispat edilmesi gerekir. Aksi halde çok kısa süre içerisinde açılan davanın kötü niyetli olduğu mahkemece kabul edilecektir.
Nafaka alacaklısı ile nafaka borçlusunun sürekli olarak karşı karşıya gelmemesi için nafaka artırım davasında mahkemece hükmedilecek nafaka miktarının her yıl TUİK tarafından belirlenen oranlarda artırılması talep etmek gerekmektedir. Bu hallerde nafaka miktarı mahkeme tarafından hüküm altına alınan nafaka artış oranları üzerinden belirlenir. Böyle bir talepte bulunulmaması durumunda birkaç yıl sonra tarafların yine nafaka davası ile karşı karşıya kalması muhtemel olacaktır.
Nafaka Artırım Davasına Karşı Dava
Nafaka artırım davasında davalı tarafın, davacının talebine itiraz etme hakkı bulunmaktadır. Bu itiraz, mahkemeye sunulacak bir cevap dilekçesi ile yapılabileceği gibi, aynı dava kapsamında karşı dava açılarak da gerçekleştirilebilir. Karşı dava, davalının, asıl dava konusuyla ilgili ancak kendi lehine farklı bir talepte bulunması anlamına gelmektedir. Örneğin, nafaka artırım davası açan eski eşe karşı, nafakanın tamamen kaldırılması için bir karşı dava açılabilir.
Davalı, itirazlarını genellikle talep edilen artış miktarının kötü niyetli veya haksız olduğu, nafaka yükümlüsünün bu miktarı karşılayacak mali gücünün bulunmadığı veya nafaka alacaklısının yoksulluğunun ortadan kalktığı gibi gerekçelere dayandırabilir. Nafaka artırım davası açmanın önemli bir stratejik riski, davalının yalnızca savunma yapmakla yetinmeyip, nafakanın tamamen sona ermesi için bir karşı dava açma ihtimalidir. Bu durum, basit bir artırım talebini, nafakanın devam edip etmeyeceğine dair yüksek riskli bir davaya dönüştürebilir. Bu nedenle, nafaka artırım davası açmadan önce bu potansiyel risklerin titizlikle değerlendirilmesi ve müvekkilin konu hakkında bilgilendirilmesi son derece önemlidir.
Nafaka Nasıl Belirlenir?
Nafaka, tarafların ekonomik durumları ve nafaka alacaklısının ihtiyaçları doğrultusunda belirlenir. Bu durumda müşterek çocuk için iştirak nafakası, anne ve babanın ekonomik durumları ile çocuğun giderleri dikkate alınarak belirleme yapılacaktır. Yine yardım nafakası, nafaka isteyen eşin ekonomik durumu ile nafaka borçlusunun ekonomik durumuna göre belirleme yapılacaktır. Yoksulluk nafakasının belirlenmesinde de aynı yöntem uygulanacaktır.
Nafaka belirlemede hakimlere geniş bir takdir yetkisi verilmiştir. Bu takdir hakkına dayanarak hakim nafaka miktarını hakkaniyet ilkesi çerçevesinde belirler. Nafaka miktarı, nafaka borçlusu eşin ekonomik olarak aczine sebep olmayacak şekilde belirlenir. Bunun yanında nafaka alacaklısının da mağduriyetine neden olmayacak şekilde nafaka miktarı belirlenmelidir.
Tarafların ekonomik durumları mahkemece yapılacak sosyal ve ekonomik durum araştırması ile tespit edilecektir. Bu araştırmanın adı SED araştırmasıdır. Aile mahkemesi SED araştırması için davanın taraflarının bulunduğu yerdeki polis ve jandarmaya müzekkere yazarak tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılmasını isteyecektir. SED araştırmasında tarafların gelirleri, sahip oldukları malvarlıkları, gider durumları, bakmakla yükümlü olduğu kişiler,kira gelirleri, kira giderleri, sağlık sorunları vb birçok sorunun cevabı tespit edilir. Nafakanın belirlenmesinde SED araştırması önemli bir delildir. Erkeğin hangi hallerde nafaka ödemediği durumlar hakkında detaylı bilgi için Erkek Hangi Hallerde Nafaka Ödemez adlı makalemizi okuyabilirsiniz.
Nafaka Nasıl Arttırılır?
Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra belirlenen nafakanın, değişen koşullar karşısında yetersiz kalması durumunda nafaka artırım davası açılması hukuki bir imkandır. Bu davanın temel hukuki dayanağını Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 176. maddesinin 4. fıkrası ve 331. maddesi oluşturmaktadır. Bu maddeler, tarafların mali durumlarında önemli bir değişiklik olması veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde nafaka miktarının yeniden belirlenebileceğini öngörmektedir. Mahkeme tarafından belirlenen nafaka miktarı, tarafların değişen ekonomik ve sosyal durumlarına uyarlanabilir olması nedeniyle kesin hüküm niteliğinde değildir.
Nafaka artırımının en temel gerekçesi, nafaka alacaklısının (nafaka alan kişinin) yaşam giderlerinin artması ya da nafaka borçlusunun (nafaka ödeyen kişinin) gelirinde önemli bir artış olması gibi somut ekonomik değişikliklerin varlığıdır. Türkiye gibi yüksek enflasyon oranlarına sahip ülkelerde, hayat pahalılığının artması tek başına bir nafaka artırım davası için yeterli bir gerekçe oluşturabilmektedir. Kanun maddelerinde yer alan hakkaniyet ilkesi, mahkemeye sadece somut ekonomik verilere dayanmakla kalmayıp, somut olayın özelliklerine göre adil bir değerlendirme yapma yetkisi tanımaktadır. Bu, nafaka davalarının sadece matematiksel bir hesaplama olmadığını, aynı zamanda yargıcın bir değer yargısı taşıdığını gösterir. Nafaka artırım davası, görevli Aile Mahkemesi’nde sunulacak bir dava dilekçesi ile başlatılır ve bu tür davalar, yargılamanın daha hızlı ve pratik bir şekilde sonuçlanmasını sağlamayı amaçlayan basit yargılama usulüne tabidir.
Nafaka Artışı Nasıl Hesaplanır?
Nafaka artışının hesaplanması için yasal olarak belirlenmiş standart bir formül bulunmamaktadır. Mahkeme, kararını verirken birçok faktörü bir arada değerlendirerek hakkaniyet ilkesine göre bir takdir yetkisi kullanır. Bu faktörler arasında tarafların sosyal ve ekonomik durumları, evlilik süresi, çocukların sayısı ve artan eğitim masrafları, boşanmadaki kusur durumu, mal rejimi ve ülkenin güncel ekonomik koşulları yer almaktadır. Yargıtay içtihatları, yıllık artış oranlarının belirlenmesinde genellikle Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) veya Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verilerini esas almaktadır. Gelecek yıllarda nafakanın otomatik olarak artması için, bu oranın dava dilekçesinde açıkça talep edilmesi stratejik bir öneme sahiptir. Ayrıca, asgari ücrete yapılan zamlar da nafaka miktarlarını doğrudan etkileyen önemli bir kriter olarak değerlendirilmektedir.
Anlaşmalı Boşanmada Nafaka Artırımı
1 yıldan uzun süren evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da eşlerden birinin açtığı davayı diğer eşin kabul etmesi halinde tarafların ivedi olarak boşanmaları için başvurdukları boşanma şekline anlaşmalı boşanma denir. Anlaşmalı boşanmada eşlerin; boşanma, velayet, nafaka, ziynet alacağı, maddi tazminat, manevi tazminat ve mal paylaşımı gibi bütün hususlarda anlaşmış olmaları gerekmektedir.
Yukarıda da açıkladığımız üzere anlaşmalı boşanmada taraflar nafaka hususunda da anlaşarak mahkemeye başvururlar. Taraflar birbirlerine nafaka ödememeyi kararlaştırabilecekleri gibi ödenecek nafakanın miktarını belirlemekte de özgürdürler.
Paranın alım gücünün düşmesi, halihazırdaki nafakanın nafaka alacaklısı tarafın ihtiyaçlarını karşılamaması ya da nafaka borçlusunun gelirinde ya da mal varlığında meydana gelen olağanüstü değişiklikler nafakanın artırılması sebebidir. Bu sebepler anlaşmalı boşanma davası sonrasında da meydana gelebilir. Bu nedenle anlaşmalı boşanma davalarında nafaka artış oranı belirlenmesinde büyük yarar vardır. Aksi halde sonraki yıllarda da taraflar nafaka artırım davaları ile karşı karşıya kalabilirler. Sonuç olarak anlaşmalı boşanma davası sonucunda hükmedilen nafaka hakkında da nafaka artırım davası açılabilir.
Boşanma Davası Devam Ederken Nafaka Artırımı
Boşanma veya ayrılık davası süreci devam ederken eşlerin ve varsa çocukların geçimini sağlamak amacıyla mahkeme tarafından geçici bir süreyle hükmedilen mali desteğe tedbir nafakası denir. Bu nafaka türü, davanın kesinleşmesine kadar geçerli olup, hâkimin kararıyla miktarı değiştirilebilir. Özellikle müşterek çocukların menfaati söz konusu olduğunda, hâkim taraflardan bir talep gelmese dahi kendiliğinden (re’sen) çocuk lehine nafaka belirleme yetkisine sahiptir.
Boşanma davası devam ederken tedbir nafakasının artırılıp artırılamayacağı konusu hukuken farklı yaklaşımlara sahiptir. Bir görüş, mahkemenin taleple bağlılık ilkesi gereği başlangıçta talep edilen nafaka miktarından daha fazlasına hükmedemeyeceğini öne sürerken, diğer bir görüş ıslah dilekçesi yoluyla bu talebin artırılabileceğini savunmaktadır. Bu, dava devam ederken nafaka artırımı için bağımsız bir dava açmak yerine, mevcut davada dilekçenin güncellenmesi stratejisinin kullanılabileceğini göstermektedir. Tedbir nafakasının artırılması talebinin dayandığı başlıca gerekçeler arasında, nafaka alan tarafın ekonomik koşullarının olumsuz yönde değişmesi, çocuğun büyümesiyle birlikte artan eğitim ve sağlık masrafları, ülkenin genel ekonomik şartları ve enflasyon etkisi veya nafaka ödeyen kişinin gelirinde önemli bir artış yaşanması sayılabilir. Önemli bir hukuki detay olarak, boşanma kararına ilişkin istinaf başvurusunun devam ettiği süreçte yeni bir nafaka artırım davası açılamaması, hukuki süreçlerin birbirine olan bağını ve zamanlama stratejisinin önemini ortaya koymaktadır.
Nafaka Artırım Davası Dilekçesi Nasıl Yazılır
Nafaka artırım dava dilekçesinde ilk olarak davanın açılacağı mahkemenin belirtilmesi gerekmektedir. Sonra davanın taraflarının isim, soy isim, kimlik numaraları ve adresleri dilekçede belirtilmelidir. Dilekçenin açıklamalar kısmında ise hangi nedenlerle nafaka miktarının artırılmasının istendiği açıklanmalıdır. Bu bölümde nafakanın artırılmasının istenmesi nedenlerinin açık ve net bir şekilde belirtilmesi önemlidir.
Açıklamalar kısmından sonra ise deliller kısmında delillerin neler olduğu bildirilmelidir. Önemle belirtmek isteriz ki delil listesinde bildirilmeyen bir delilin davanın ilerleyen süreçlerinde istenilmesi hukuken mümkün değildir. Örneğin deliller kısmında tanık deliline dayanılmamışsa davacı hukuken artık tanık dinletemez.
Nafaka dava dilekçesinin sonuç kısmında artırılması talep edilen nafaka miktarının tereddüt oluşturmayacak şekilde açıkça ifade edilmesi ve dava dilekçesinin imzalanması gerekmektedir.
Nafaka Artırım Dilekçesine Yazılması Gerekenler
Nafaka artırım davası dilekçesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 119. maddesi uyarınca belirli zorunlu unsurları içermelidir. Dilekçenin başında davacı ve davalının ad, soyad, T.C. Kimlik numarası ve adres bilgileri eksiksiz bir şekilde yer almalıdır. Dilekçenin konusu kısmında, talep edilen nafaka türleri (yoksulluk ve/veya iştirak nafakası) ile birlikte artırım talebi açıkça belirtilmelidir.
Açıklamalar bölümü, davanın temelini oluşturan gerekçelerin detaylı bir şekilde izah edildiği en önemli kısımdır. Bu bölümde, boşanma kararının tarihi ve sayısı, mevcut nafaka miktarının yetersiz kalma nedenleri ve güncel ekonomik koşullardan kaynaklanan geçim zorlukları ayrıntılı olarak anlatılmalıdır. Dilekçenin bir anlatı oluşturma aracı olduğu unutulmamalıdır; bu nedenle, davalının maaşında meydana gelen bir artış, yeni bir işe girmesi veya miras yoluyla ek gelir elde etmesi gibi somut durumlar, iddiaları desteklemek için örneklerle birlikte sunulmalıdır. Dilekçenin hukuki deliller kısmında, iddiaları ispatlamak için sunulacak belgeler (önceki mahkeme kararı, tarafların mali durumuna ilişkin belgeler), tanık ifadeleri ve diğer ispat vasıtaları listelenmelidir. Son olarak, netice-i talep bölümü, mahkemeden talep edilen hususların eksiksiz ve açık bir şekilde yazıldığı bölümdür.
Çocuğun Nafaka Artırım Davası
İştirak nafakası boşanma kararının kesinleşmesi ile velayeti kendisine bırakılmayan ebeveynin müşterek çocuğun bakımı, eğitimi, sağlığı ve zorunlu giderlere katılması için tesis edilen nafakadır. İştirak nafakası boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren hesaplanmaya başlanır. Mahkeme tarafından hükmedilen iştirak nafakası paranın alım gücü, müşterek çocuğun yaşı, müşterek çocuğun ihtiyaçlarında yaşanan artış, özel okul eğitim masraflarının ortaya çıkması gibi hallerde nafaka artırım davası açılır.
Çocuğun nafakasının artırılması davasında davacı taraf müşterek çocuğun giderlerini somut deliller ile kanıtlanması gerekir. Müşterek çocuğun okul masrafları, sağlık giderleri, servis ücreti, devam ettiği kurs ücretleri, kıyafet harcamaları ve genel masraflarının elde bulunan somut deliller ile kanıtlaması gerekmektedir. Fakat her giderin fatura ya da fişlerle kanıtlanması bazen mümkün olmamaktadır. Bu sebeple iştirak nafakası artırım davasında hayatın olağan akışı ve müşterek hayat tecrübeleri ile giderlerin arttığı tespiti yapılabilir.
Davalı taraf mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile nafaka artırım dava dilekçesinde iddia edilen hususlara cevap verecektir. Mahkeme tarafların bu iddialarını değerlendirecektir. Bu değerlendirmede nafakanın artırılması için gerekli şartların oluştuğunu tespit ederse nafakanın artırılmasına karar verecektir.
Çocuğun Nafaka Artırım Davası Dilekçesi
İştirak nafakası artırım davası açılırken aile mahkemesine bir dilekçe yazılır. Bu dilekçede yer alması gereken hususlar davacının ve davalının kimlik bilgileri, davanın konusu, nafakanın artırılmasını gerektiren nedenlerin detaylı şekilde izah edildiği açıklama bölümü, hukuki nedenler ve delillerdir. Sonuç ve istem de dilekçenin sonuna eklenerek dilekçe tamamlanır.
İştirak nafakası artırım davasında çocuğun yaşı ve ihtiyaçlarının artması, okula başlaması ya da mevcut okulunu değiştirip özel okula başlaması, sağlığında yaşanan önemli değişiklikler gibi bir çok neden nafakanın artırılmasına dayanak gösterilebilir. Bu hususlar dilekçenin açıklamalar kısmında ayrıntılı bir şekilde açıklanmalıdır. Nafaka Artırım Dava Dilekçesi Örneği adlı makalemizde Nafaka Artırım Davası Cevap Dilekçesi Örneğine ulaşabilirsiniz.
Çocuğun Nafaka Artırım Hesaplama
Mahkemece boşanma neticesinde hükmedilen iştirak nafakası zaman içerisinde çocuğun ihtiyaçlarına yetmeyebilir. Böyle durumların yaşanmaması için mahkemece nafakaya hükmedilirken bunun her yıl ÜFE, TÜFE, ÜFE TÜFE ortalaması ya da enflasyon oranında artırılmasına karar verilebilir. Bu şekilde nafaka artış oranı belirlenmişse çocuğun nafaka artırımı hesaplanırken bu artış oranı dikkate alınır.
Hakim nafaka artış oranı belirlememişse nafaka artırım davası açılmalıdır. Artık bu durumda nafaka artırım hesaplaması çocuğun değişen ihtiyaçlarına ve anne babanın yeni ekonomik durumlarına göre belirlenecektir. Hakim nafaka artırım davası sırasında tarafların sahip oldukları mal varlıklarını yeniden inceler, müşterek çocuğun harcamalarını tespit eder ve hakkaniyet ilkesine göre karar verir.
Yoksulluk Nafakasının Artırılması Davası
Yoksulluk nafakası, boşanma davasında eşlerin boşanmaları yönünde karar verilmesi halinde kendi ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanacak ve boşanma yüzünden hayat standartları olumsuz etkilenecek eşin, diğer eşten isteyeceği nafaka türüdür.
Boşanma davaları neticesinde karar verilen yoksulluk nafakası, paranın alım gücünde azalma meydana gelmesi ya da tarafların ekonomik durumlarında değişiklikler yaşanması halinde ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kalabilir. Bu durumların mevcudiyeti halinde yoksulluk nafakasının artırılması için dava açılması gerekmektedir.
Mahkeme yoksulluk nafakası artırımı davasında davacı ve davalının ekonomik durumlarını araştırır. Bu araştırmada tarafların sahip oldukları mal varlıklarının, sosyal ekonomik durumlarının ve yaşam standartlarının tespiti yapılır. Yoksulluk nafakasının ihtiyaçları karşılamada yetersiz olduğunun tespit edilmesi durumunda mahkemece yoksulluk nafakasının artırım davasının kabulüne karar verilir.
Mahkemece yoksulluk nafakasının diğer nafaka türlerinden ayrı olarak toplu şekilde ödenmesi kararlaştırılabilir. Nafaka ödemekle yükümlü kişi yoksulluk nafakasının toplu şekilde ödenmesinin kararlaştırıldığı hallerde, toplu şekilde ödeme yaparak yoksulluk nafakasına dair tüm sorumluluğundan kurtulur. Yoksulluk nafakasının artırılması davası nafakanın toplu olarak ödenmesinin kararlaştırıldığı durumda açılamaz. Bu şekilde dava açılırsa davanın reddi ile karşı karşıya kalınır.
Tedbir Nafakasının Artırılması Davası
Boşanma ve ayrılık davalarında taraflardan birinin barınması ve geçinmesi ile müşterek çocukların korunması ve bakımı için eşlerden birinin diğer eşe dava neticelenene kadar ödeyeceği nafakanın adı tedbir nafakasıdır. Boşanma davasının açılmasından kararın kesinleşmesine kadar geçen süre için tedbir nafakası talep edilebilir. Boşanma davasının görüldüğü mahkeme yargılama neticesinde paranın alım gücünde kaybolma yaşanması ya da ihtiyaçların değişmesi halinde tedbir nafakasının artırılması kararı verebilir. Yine mahkeme koşulların gerektirmesi durumunda tedbir nafakasının azaltılmasına ya da tedbir nafakasının kaldırılmasına karar verebilir.
Tedbir nafakası boşanma davası devam ederken hükmedilen bir nafakadır. Mahkeme yargılamanın her safhasında tedbir nafakasını artırma yetkisi bulunmaktadır. Bu nedenle tedbir nafakasının artırılması davası açılması mümkün değildir. Böyle bir dava açılması durumunda aynı konuda derdest olan boşanma davasının bulunması sebebiyle reddedilecektir. Özetle tedbir nafakasının artırılması davasının açılması yerine boşanma ve ayrılık davasının görüldüğü mahkemeden tedbir nafakasının artırılması talep edilmelidir.
Önlem Nafakası Artırım Davası
Evlilik birliği sürerken ayrı yaşama hakkı doğan eşin diğer eşten isteyeceği nafakanın adı önlem nafakasıdır. Önlem nafakası ayrı yaşama sebebiyle tedbir nafakası olarak da bilinmektedir. Eşler arasında boşanma davası olmadığı hallerde dahi boşanma davasından bağımsız şekilde önlem nafakası davası açılabilir. Bu nedenle paranın alım gücünde azalma meydana gelmesi, ihtiyaçlarda artış yaşanması ya da tarafların ekonomik durumlarda değişiklikler meydana gelmesi önlem nafakasının artırım davası açılmasına gerekçe olabilir.
Nafaka Artırım Davası Harç
Nafaka artırım davaları bağımsız olarak açılması gereken davalardır. Nafaka artırım davalarında dava değeri üzerinden nisbi harç ödenmelidir. Nisbi harç artırılması istenen nafakanın bir yıllık karşılığı üzerinden hesap edilir. Artış istenilen miktarın 12 aylık bedeli üzerinden harca esas değer hesap edilir ve harç ödemesi yapılır.
Mesela aylık nafaka miktarının 2.000 TL olduğunu, bu nafakanın 3.000 TL yükseltilerek toplamda 5.000 TL’ye çıkartılmasının talep edildiğini varsayalım. Bu halde dava değeri 3.000 x 12 olmaz üzere toplamda 36.000 TL idir. Dava harcının da bu miktar üzerinden mahkeme veznesine ödenmesi lazım. Harca esas değer üzerinden harcın yatırılmadan dava açılması usul hatasıdır. Böyle bir durumda mahkemece davacı yana eksik harcı yatırması için süre verilir. Verilen bu süre içerisinde harcın tamamlanmaması durumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilecektir.
Nafaka Artırım Harç Hesaplama
Nafaka artırım davaları, talep edilen yıllık artış miktarı üzerinden hesaplanan nispi harca tabidir. Dava açılırken, sabit bir tutar olan başvurma harcı ile birlikte, talep edilen artış miktarına göre belirlenen peşin harç ödenir. Peşin harç, talep edilen yıllık artış tutarı üzerinden özel bir formülle hesaplanır: ((( Talep Edilen Aylık Nafaka Tutarı x 12) x 68,31) / 1000 / 4) Bu formül, dava masrafının talep edilen artış miktarıyla doğru orantılı olduğunu gösterir. Harçlara ek olarak, tanık dinleme veya keşif gibi masraflar için gider avansı ödemesi de yapılmalıdır. 2025 yılı için belirlenen başvurma harcı 615,40 TL, iki taraflı davalar için ortalama gider avansı 2.000 TL ve avukat aracılığıyla açılan davalarda vekalet pulu 138 TL’dir. Bu maliyetler, davanın başlangıcında mahkeme veznesine veya banka hesabına yatırılmalıdır.
Nafaka Artırım Davası Ücreti
Nafaka artırım davasında ilk önce dava değeri üzerinden hesap edilen harcın yatırılması gerekmektedir. Yukarıda da açıkladığımız üzere dava değeri nafakanın artırılması istenen miktar ile 12 ayın çarpılması neticesinde bulunur. Bunların yanında davacı taraf gider avansı, tebligat gideri, bilirkişi, tanık için delil avansı gideri ödemelidir. Eğer süreç avukat ile takip ediliyorsa bu durumda da avukata vekalet ücreti ödenir.
Nafaka Artırım Davası Vekalet Ücreti
Nafaka artırım davasının bir avukat ile takibinin yapılması durumunda avukata vekalet ücreti ödemesi yapılır. Bu vekalet ücreti her yıl yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesindeki miktardan az olmamak şartıyla belirlenecektir. Bu taban miktar 2023 – 2024 yılı için 17.900 TL olarak belirlenmiştir.
Nafaka Artırım Davası Reddi Vekalet Ücreti
Nafaka artırım davasının reddedilmesi durumunda vekalet ücreti yükümlülüğü, davanın tamamen mi yoksa kısmen mi reddedildiğine göre farklılık gösterir. Dava tamamen reddedilirse, davayı kaybeden davacı, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ndeki nispi miktara göre hesaplanan vekalet ücretini karşı tarafa ödemekle yükümlüdür.
Ancak, nafaka artırım davalarında geçerli olan özel bir hukuki kural bulunmaktadır. Buna göre, talep edilen miktarın bir kısmının reddedilmesi durumunda, reddedilen miktar üzerinden karşı taraf lehine vekalet ücreti verilmez. Bu önemli kural, Yargıtay’ın yerleşik içtihadı olup, nafaka alacaklısının hak arama sürecindeki riskini en aza indirmeyi hedefler. Zira, nafaka alacaklısı, ihtiyaçlarındaki artışı kesin bir parasal değerle tahmin edemeyebilir. Eğer talep edilen her fazla kuruş için vekalet ücreti riski olsaydı, davacılar gerçek ihtiyaçlarının bile altında talepte bulunmak zorunda kalabilirlerdi. Bu kural, sosyal ve ekonomik adaleti önceleyerek, nafaka alacaklısının cesaretini kırmamayı ve adalete erişimini kolaylaştırmayı amaçlamaktadır.
Nafaka Artırım Davasında Karşı Vekalet Ücreti
Karşı vekalet ücreti, bir davayı kaybeden tarafın, davayı kazanan tarafın avukatına ödemekle yükümlü olduğu yasal bir ücrettir. Bu ücret, her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) ile belirlenen taban ücretin altında olamaz. Bu tarife, hukuki sürecin önemli bir mali unsurudur.
Nafaka artırım davası karşı vekalet ücreti, mahkemenin hükmettiği aylık artış tutarının bir yıllık toplamı üzerinden, yani nispi olarak hesaplanır. Örneğin, bazı kaynaklarda 2023-2024 yılı için en az 17.900 TL veya 2025 yılı için en az 30.000 TL olarak belirtilen bu ücretler, tarifelerin yıllık olarak güncellendiğinin somut bir göstergesidir. Farklı yıllara ait bu tür parasal verilerdeki tutarsızlık, hukuki bilginin dinamik doğasını ve güncel mevzuata erişimin önemini vurgulamaktadır. Bu durum, hukuki süreçlerde avukatla çalışmanın sadece dava takibi için değil, aynı zamanda maliyetler ve yasal güncellemeler hakkında doğru bilgi almak için de hayati olduğunu göstermektedir.
Nafaka Artırım Davası Cevap Dilekçesi
Nafaka alacaklısı tarafından nafaka davasının açılması durumunda nafaka yükümlüsü davalı bu davaya bir cevap dilekçesi sunmalıdır. Bu dilekçe davanın açıldığı mahkemeye karşı yazılmalıdır. Dosya numarası, davacının bilgileri, davalının bilgileri, vekillerin bilgileri, nafaka artırım talebinin hukuka uygun olmadığının ayrıntılı gerekçelerin belirtildiği açıklama bölümü, son olarak deliller ve netice bölümü cevap dilekçesinde yer almalıdır. Nafaka Artırım Davası Cevap Dilekçesi Örneği adlı makalemizde Nafaka Artırım Davası Cevap Dilekçesi Örneğine ulaşabilirsiniz.
Nafaka Artırım Davasında Karşı Dava
Açılan davada davalının aynı konuda dava açmasına karşı dava denir. Nafaka artırım davasında da karşı dava açılabilir. Örneğin yoksulluk nafakasının artırımı için dava açan eski eşe karşı yoksulluk nafakasının kaldırılması davası açılabilir.
Karşı dava açılması durumunda karşı davanın hukuki gerekçelerinin ve delillerinin usulüne uygun şekilde mahkemeye bildirilmesi gerekir. Yani mahkemeden talep edilenler net şekilde tüm açıklığı ile belirtilmelidir. Bu gerekçelerin bildirilmesi ve karşı dava için yatırılması gereken harçların mahkeme veznesine tevdi edilmesi durumunda mahkeme karşı davadaki hususları inceleyerek nihai kararını verecektir.
Nafaka Artırım Davası Hangi Mahkemede Açılır?
Nafaka artırım davasında görevli ve yetkili mahkemenin doğru belirlenmesi, davanın usulden reddedilmesini önlemek için kritik bir öneme sahiptir. Bu iki hukuki kavram, farklı kurallara tabi olarak değerlendirilmelidir.
Davanın niteliği itibarıyla görevli mahkeme, 4787 sayılı Kanun ile kurulan ve aile hukuku davalarına bakmakla yükümlü olan Aile Mahkemeleridir. Ancak, Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde, bu davalara Asliye Hukuk Mahkemeleri, Aile Mahkemesi sıfatıyla bakarlar. Bu durum, her yerde Aile Mahkemesi kurulmamış olmasından kaynaklanan bir kanuni düzenlemedir.
Yetkili mahkeme ise coğrafi olarak davanın hangi mahkemede açılacağını belirler. Türk Medeni Kanunu’nun 177. maddesi, boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında yetkili mahkemenin “nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi” olduğunu düzenlemektedir. Bu kural, nafaka alacaklısının hak arama sürecini kolaylaştırmayı, yasal süreci hızlandırmayı ve kendisini nafaka yükümlüsünün bulunduğu yere gitme zorunluluğundan kurtarmayı amaçlayan özel bir düzenlemedir. Nafaka borçlusunun yerleşim yerinde de dava açılabilmesi mümkün olmakla birlikte, bu özel yetki kuralı, hukukun, genellikle mali olarak daha zayıf durumda olan nafaka alacaklısının menfaatini koruma eğilimini açıkça göstermektedir.
Nafaka Artırım Davası Yetkili Mahkeme
Nafaka alacaklısının bulunduğu yer mahkemesi, nafaka artırım davalarında yetkili mahkemedir. Nafaka artırım davasının borçlunun bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerekmemektedir. İştirak nafakasının arttırılmasını isteyen velayeti elinde bulunduran ebeveyn, diğer taraf başka bir şehirde bulunsa dahi bulunduğu yerden nafaka artırım davası açabilecektir. Nafaka alacaklısı yine yoksulluk nafakası ve yardım nafakasının arttırılması için yaşadığı yer aile mahkemesinde nafaka artırım davasını açabilecektir.
Nafaka davaların kesin yetki kuralı yoktur. Bu nedenle davanın yetkisiz mahkemede açılması halinde davalı yetki itirazında bulunmalıdır. Yetki itirazında bulunulmaması halinde mahkeme yetkili olup olmadığını kendiliğinden inceleyemez.
Nafaka Artırım Davasının Reddedilmesi
Nafakanın artırılması nedenlerinin gerçekleşmemesi durumunda açılan nafakanın artırılması davası reddedilecektir. Yukarıda da açıkladığımız üzere nafakanın artırım sebeplerinden bazıları şunlardır:
- Paranın alım gücünün azalması
- Enflasyonun artması
- Mevcut nafaka miktarının nafaka alacaklısının ihtiyaçlarına yeterli gelmemesi
- Nafaka yükümlüsünün malvarlığında veya gelirinde meydana gelen olağanüstü artışların meydana gelmesi
Yukarıdaki durumların mevcudiyeti halinde nafakanın artırılması kararı verilecektir. Ancak bu durumlar mevcut değil ise dava reddedilir.
İştirak nafakasının arttırılması davası açıldığında halihazırdaki nafakanın müşterek çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığı hususu ispat edilir. Bu durumun kanıtlanmaması ya da nafaka borçlusunun ekonomik gücünün bu miktarı karşılamaya yetmemesi hallerinde dava reddedilir.
Nafaka Artırım Davası Harç Hesabı
Nafaka artırım davası açarken ödenmesi gereken harç ve giderler, sürecin hukuki olarak geçerli bir şekilde başlaması için zorunlu mali kalemlerdir. Bu davalar, konusunun para ile ölçülebilir nitelikte olması nedeniyle, harç hesabında nispi esasa tabi tutulmaktadır. Avukatlık ücreti dışında, bir nafaka artırım davası için mahkemeye yatırılması gereken başlıca gider kalemleri arasında başvuru harcı, peşin harç, dosya gideri, tebligat gideri, vekalet suret harcı ve duruma göre bilirkişi veya keşif gideri bulunmaktadır.
Nafaka artırım davalarında harç, davacının talep ettiği bir yıllık artış miktarı üzerinden hesaplanan nispi bir harçtır. Bu hesaplama, dava değerinin binde 68,31’inin dörtte biri veya dava değerinin yüzde 11,38’inin dörtte biri olarak yapılmaktadır. Geriye kalan dörtte üçlük kısım ise davanın karara bağlanmasıyla birlikte ödenir. Harçlar Kanunu ve ilgili tarifelerin her yıl güncellenmesi nedeniyle, farklı kaynaklarda ve yıllara ait harç rakamlarında farklılıklar görülmektedir. Bu durum, spesifik parasal değerlerin kısa sürede geçerliliğini yitirebildiğini ve hukuki sürecin maliyetini anlamak için rakamlardan ziyade, hesaplamanın dayandığı yönteme odaklanmanın önemini göstermektedir.
Davacının eksik harçla dava açması durumunda, mahkeme eksikliğin giderilmesi için makul bir süre tanır. Verilen bu süre içerisinde harcın tamamlanmaması halinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) uyarınca davanın “açılmamış sayılmasına” karar verilir. Bu, hukuki sürecin masraflarının usulü bir şart olduğunu ve davanın ilerleyebilmesi için eksiksiz ödenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Nafaka Davası Harç Hesaplama
Nafaka davalarında ödenecek harçlar, davanın türüne ve talep edilen miktara göre farklılık göstermekle birlikte, genellikle başvurma harcı, peşin harç ve gider avansı gibi kalemleri içerir. Özellikle nafaka artırım davalarında harç, talep edilen aylık artış miktarının bir yıllık toplamı üzerinden hesaplanan nispi bir harçtır. Bu harç, dava konusu alacak miktarının binde 68,31’i oranının dörtte biri olarak belirlenir ve doğru hesaplanması, dava sürecinin hukuki olarak geçerli bir şekilde başlaması için kritik bir ön koşuldur.
Nafaka Yükseltme Davası
Nafaka yükseltme davası, mahkeme kararıyla belirlenen nafaka miktarının, değişen ekonomik şartlar, enflasyon veya tarafların mali durumlarındaki önemli değişiklikler nedeniyle artık yetersiz kalması durumunda, bu miktarın yeniden belirlenmesi amacıyla açılan bir davadır. Bu davanın yasal dayanağı, Türk Medeni Kanunu’nun 176. ve 331. maddeleridir. Davanın açılabilmesi için öncelikle mevcut bir nafaka kararının kesinleşmiş olması ve nafaka alacaklısının ihtiyaçlarının artmış olması veya nafaka yükümlüsünün gelirinde iyileşme gibi haklı bir sebebin bulunması gerekir.
Nafaka Artırım Davası Nerede Açılır
Nafaka artırım davalarında görevli mahkeme, Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise davalara Asliye Hukuk Mahkemeleri, aile mahkemesi sıfatıyla bakmakla görevlidir. Davanın yetkili mahkemesi ise, Türk Medeni Kanunu’nun 177. maddesi uyarınca, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesidir. Bu yetki kuralı, nafaka alacaklısının hak arama sürecini kolaylaştırmayı ve kendisini nafaka yükümlüsünün bulunduğu yere gitme zorunluluğundan kurtarmayı amaçlayan özel bir düzenlemedir.
Nafaka Yükseltme Davası Nasıl Açılır
Nafaka yükseltme davası, nafaka alacaklısı veya avukatı tarafından, yetkili ve görevli Aile Mahkemesi’ne hitaben hazırlanan bir dava dilekçesi ile açılır. Dilekçede, mevcut nafakanın yetersiz kalma gerekçeleri, talep edilen yeni miktar ve bu iddiaları destekleyen deliller açıkça belirtilmelidir. Enflasyon oranları, artan giderler, nafaka yükümlüsünün gelirindeki artışlar ve diğer tüm değişiklikler hukuki delillerle desteklenerek dosyaya sunulmalıdır. Dava açılışı sırasında, Harçlar Kanunu’na göre belirlenen harç ve gider avanslarının eksiksiz ödenmesi gerekir.
Nafaka Artırım Davası Vekalet Ücreti Hesaplama
Nafaka artırım davalarında vekalet ücreti, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne (AAÜT) göre hesaplanır ve davanın parasal değeri olan yıllık nafaka artış miktarı üzerinden belirlenen nispi bir ücrettir. Vekalet ücretinin hesaplanmasında, mahkemece hükmedilen aylık artış tutarının bir yıllık toplamı esas alınır. Mahkeme, hükmettiği vekalet ücretini, davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplayarak davayı kaybeden tarafa yükler.
Nafaka Artırım Davasında Reddedilen Kısım İçin Vekalet Ücreti
Nafaka artırım davalarında Yargıtay’ın yerleşik içtihadı ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ndeki özel hükümler uyarınca, mahkemenin nafaka artırım talebinin bir kısmını reddetmesi halinde, reddedilen kısım için davalı lehine vekalet ücretine hükmedilemez. Bu kural, nafaka davalarının kendine özgü niteliği gereği, geçimini sağlamak için dava açan tarafın, talebinin tamamının kabul edilmemesi nedeniyle ek bir mali yükümlülük altına girmesini engellemeyi amaçlar ve hakkaniyet ilkesinin bir yansımasıdır.
Nafaka Artırımı Nasıl Yapılır
Nafaka artırımı, esas olarak dava yoluyla gerçekleştirilir. Nafaka alacaklısı, değişen ekonomik veya sosyal koşulları gerekçe göstererek Aile Mahkemesi’nde dava açabilir. Hakim, delilleri değerlendirerek hakkaniyete uygun yeni bir nafaka miktarı belirler. Bunun yanı sıra, taraflar aralarında anlaşarak da nafaka miktarını artırabilir. Ancak, bu anlaşmanın resmiyet kazanması ve hukuki bağlayıcılık taşıması için bir protokol ile düzenlenmesi ve eski mahkeme kararını geçersiz kılması gerekliliği söz konusu olabilir.
Nafaka Artırım Davası Ne Kadar Sürer?
Nafaka artırım davaları, Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca basit yargılama usulüne tabi olduğu için, teorik olarak daha hızlı sonuçlanması amaçlanır. Ancak, davanın gerçekte ne kadar süreceği, mahkemenin iş yükü, davanın karmaşıklığı ve tarafların sürece yaklaşımları gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak değişmektedir. Genel bir ortalama olarak, bu tür davalar 6 ila 18 ay arasında tamamlanmaktadır. Davanın uzamasına neden olabilecek başlıca unsurlar, delil toplama süreçleri, tanık dinleme işlemleri veya tarafların cevap dilekçelerini yasal süreler içinde sunmamasıdır. Kararın uygulanabilir hale gelmesi ve nafaka miktarındaki artışın kesinlik kazanması için ise, taraflarca
Nafaka Artırım Davası Kaç Duruşma Sürer?
Nafaka artırım davaları, Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 316’ya göre “basit yargılama usulüne” tabi davalardır. Bu usul, yargılamanın hızlı ve kısa sürmesini hedefler ve genellikle dava 2 ila 3 celsede sonuçlanır. Duruşma sayısının az olması, dilekçe teatisinin birer dilekçe ile sınırlı olmasına ve mahkemenin gerekli gördüğü hallerde duruşma yapmadan dosya üzerinden karar verebilmesine dayanmaktadır.
Ancak, davanın toplam süresi, mahkemenin iş yükü ve dosyanın karmaşıklığı gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Ortalama bir nafaka artırım davası 6 ay ile 1 yıl arasında bir sürede sonuçlanabilir. Süreci uzatan en yaygın faktörlerden biri, tarafların sosyo-ekonomik durumlarının (SED) araştırılması için kolluk kuvvetleri ve diğer kurumlardan bilgi beklenmesidir; bu raporların hazırlanması bazen aylar sürebilir. Ayrıca, tebligatların usulüne uygun şekilde yapılamaması ve delil yetersizliği de davanın uzamasına neden olabilir. Bu durum, yasal düzenlemelerin tek başına yeterli olmadığını, adli sistemin işleyişi ve idari süreçlerin de adaletin tecellisinde kritik bir rol oynadığını göstermektedir.
Nafakanın Üfe Oranında Artırılması
Nafaka artırım davalarında mahkemeler, genellikle nafakanın her yıl belirli bir oranda otomatik olarak artırılmasına karar verir. Bu artış oranı, yerleşik Yargıtay içtihadı doğrultusunda, enflasyonun etkisini dengelemek ve nafaka miktarının değerini korumak amacıyla Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) baz alınarak belirlenir. Bu uygulama, sürekli olarak aynı mağduriyetlerin yaşanmasını önler ve taraflar için öngörülebilirlik sağlar.
Dava Tarihinden İtibaren Nafaka Hesaplama
Nafaka artırım davası sonucunda belirlenen yeni nafaka miktarı, mahkeme kararının kesinleştiği tarihten değil, davanın açıldığı tarihten itibaren geçerli olur. Bu önemli hukuki prensip, yargılama sürecinin uzun sürmesinden kaynaklanan hak kayıplarının önüne geçmeyi amaçlar. Mahkemenin davanın kabulüne karar vermesi durumunda, nafaka alacaklısı, dava tarihi ile karar tarihi arasındaki dönem için ortaya çıkan nafaka farkını toplu olarak talep edebilir.
Anlaşmalı Boşanmadan Sonra Nafaka Artırım Davası
Anlaşmalı boşanma protokolünde tarafların nafaka miktarı üzerinde uzlaşmış olmaları, değişen hayat koşulları ve ekonomik şartlar karşısında gelecekte nafaka artırım davası açılmasına hukuken bir engel teşkil etmemektedir. Ancak bu noktada, yoksulluk nafakası ile iştirak nafakası arasında kritik bir ayrım bulunmaktadır. Eğer taraflardan biri anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakası hakkından açıkça feragat etmişse, bu feragat kesin ve bağlayıcı olup, boşanma sonrası bu kişi kendi adına tekrar yoksulluk nafakası talep edemez. Buna karşın, müşterek çocuğun menfaatini korumaya yönelik olan ve kamu düzenine ilişkin kabul edilen iştirak nafakasından feragat edilmesi hukuken geçersizdir. Dolayısıyla, protokolde iştirak nafakası talep edilmemiş veya sembolik bir rakam belirlenmiş olsa dahi, velayeti elinde bulunduran taraf, çocuğun artan ihtiyaçlarını (eğitim, sağlık, sosyal giderler) ve paranın alım gücündeki düşüşü gerekçe göstererek her zaman iştirak nafakası bağlanması veya mevcut nafakanın artırılması için dava açma hakkına sahiptir. Bu dava, nafaka alacaklısının yerleşim yerindeki Aile Mahkemesi’nde açılarak, mevcut durumun hakkaniyet ilkesi çerçevesinde yeniden değerlendirilmesi talep edilebilir.
Nafaka Yükseltme Davası Ne Kadar Sürer?
Nafaka yükseltme (artırım) davasının süresi, bu tür davaların tabi olduğu özel usul kuralları sayesinde diğer birçok davaya kıyasla oldukça kısadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) uyarınca tüm nafaka davaları “basit yargılama usulü” ile görülür, bu da sürecin hızlandırılmasını amaçlayan bir dizi kural içerir. Bu usulde, taraflar genellikle sadece birer dilekçe (dava dilekçesi ve cevap dilekçesi) sunar ve mahkeme, delillerin toplanmasının ardından karmaşık ve uzun bir tahkikat sürecine girmeden karar verme eğilimindedir. Kanun gereği, basit yargılama usulünde en fazla iki duruşma yapılması ve bu duruşmalar arasındaki sürenin de en fazla bir ay olması öngörülmüştür. Bu nedenle nafaka artırım davaları, uygulamada genellikle 2 ila 3 celsede tamamlanmaktadır. Davanın toplam süresi, davanın açıldığı mahkemenin iş yükü, tarafların delillerini sunma hızı ve bilirkişi incelemesi gibi ek işlemlere ihtiyaç duyulup duyulmamasına bağlı olarak değişkenlik gösterse de, genellikle 6 ay ile 1 yıl arasında sonuçlanmaktadır. Hatta bazı durumlarda, tarafların sunduğu delillerin yeterli görülmesi halinde, mahkeme duruşma yapmaksızın dosya üzerinden de karar verebilmektedir.
Nafaka Artış Oranı Neye Göre Belirlenir?
Nafaka artış oranının belirlenmesi, hakimin tek bir formüle bağlı kalmaksızın, somut olayın özelliklerini bütüncül bir yaklaşımla değerlendirdiği hassas bir süreçtir. Mahkeme, bu kararı verirken öncelikli olarak Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 176. ve 331. maddelerinde yer alan “tarafların mali durumlarının değişmesi” ve “hakkaniyetin gerektirdiği haller” kriterlerini esas alır. Bu çerçevede hakim; nafaka alacaklısının ve müşterek çocuğun artan ve ispatlanmış ihtiyaçlarını (örneğin çocuğun okul masraflarındaki artış, yeni sağlık giderleri), paranın alım gücünde enflasyon nedeniyle meydana gelen erimeyi, nafaka borçlusunun gelir durumundaki artışı veya ekonomik gücündeki iyileşmeyi ve tarafların boşanma sırasında sahip oldukları yaşam standartlarını dikkate alır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları, bu değerlendirmede objektif bir ölçüt olarak Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) yıllık artış oranının bir referans noktası olarak kullanılmasını teşvik etmektedir. Ancak bu oran bağlayıcı olmayıp, hakim tüm bu unsurları birlikte değerlendirerek, taraflar arasındaki ekonomik dengeyi yeniden tesis edecek ve hakkaniyete uygun bulduğu makul bir artış oranına hükmeder.
ÜFE Oranına Göre Nafaka Hesaplama
Mahkeme tarafından verilen boşanma veya nafaka kararında, hükmedilen nafakanın ilerleyen yıllarda tarafların yeniden dava açmasına gerek kalmaksızın otomatik olarak artırılmasına karar verilmişse, bu artış Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca genellikle Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından ilan edilen Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) temel alınarak yapılır. Bu hesaplama, nafaka ödemesinin başlangıç tarihinin yıl dönümünde gerçekleştirilir. Pratik olarak hesaplama şu adımlarla yapılır: Öncelikle, artışın yapılacağı ay için TÜİK tarafından açıklanan “on iki aylık ortalamalara göre ÜFE değişim oranı” resmi veri kaynaklarından tespit edilir. Ardından, o tarihe kadar ödenmekte olan mevcut aylık nafaka miktarı, bulunan bu yüzde oran ile çarpılarak yıllık artış tutarı hesaplanır. Son olarak, bu artış tutarı mevcut nafaka miktarına eklenerek, takip eden bir yıl boyunca ödenecek olan yeni ve güncel nafaka bedeli belirlenir. Örneğin, aylık 10.000 TL olan bir nafakaya, ilgili aydaki 12 aylık ortalama ÜFE oranı %60 olarak açıklanmışsa, artış miktarı 10.000×0.60=6.000 TL olacak ve yeni aylık nafaka tutarı 16.000 TL olarak güncellenecektir.
İştirak Nafakası Artırım Dilekçesi
Müşterek çocuğun ihtiyaçlarının zamanla artması ve mevcut nafakanın yetersiz kalması durumunda açılacak iştirak nafakası artırım davası, usulüne uygun hazırlanmış bir dava dilekçesinin görevli ve yetkili Aile Mahkemesi’ne sunulmasıyla başlar. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 119. maddesindeki unsurları taşıması gereken bu dilekçede; davacı (velayet hakkı sahibi ebeveyn) ve davalı (nafaka yükümlüsü ebeveyn) kimlik ve adres bilgileri, davanın dayanağı olan önceki boşanma ilamının mahkeme ve dosya numarası, o kararla hükmedilen nafaka miktarı ve davanın konusu açıkça belirtilmelidir. Dilekçenin “Açıklamalar” bölümünde, nafaka artırımını zorunlu kılan somut sebepler; örneğin çocuğun yaşının büyümesi, eğitim kademesinin değişmesi (kreşten ilkokula, liseden üniversiteye geçiş), özel okul, kurs veya özel ders masraflarının ortaya çıkması, sağlık giderlerindeki artış ve genel ekonomik koşullar ile enflasyonun paranın alım gücünü düşürmesi gibi nedenler, delilleriyle birlikte detaylı bir şekilde izah edilmelidir. Talep edilen yeni nafaka miktarı net bir rakam olarak ifade edilmeli ve bu talebi destekleyen deliller (okul ücreti faturaları, kurs ödeme makbuzları, sağlık harcamalarına ilişkin belgeler, tanık listesi vb.) dilekçeye eklenerek mahkemeye sunulmalıdır. Ayrıca, gelecekteki olası mağduriyetleri önlemek adına, hükmedilecek yeni nafakaya her yıl ÜFE oranında artış yapılması talebinin de dilekçeye eklenmesi yerinde olacaktır.
Nafaka Artışı Neye Göre Yapılır?
Nafaka artışı, boşanma anında kurulan ekonomik dengenin zamanla taraflardan birinin aleyhine bozulması durumunda bu dengeyi yeniden sağlamak amacıyla yapılır ve hukuki temelini Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) ilgili maddelerinden alır. Bir artış davasında mahkemenin kararını dayandırdığı temel kriterler; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında meydana gelen esaslı değişiklikler ile hakkaniyet ilkesidir. Mahkeme, artış talebini değerlendirirken şu somut olguları inceler: Birincisi, paranın alım gücünün enflasyon karşısında önemli ölçüde azalması, bu durum mevcut nafakanın reel değerini düşürerek alacaklıyı yoksullaştırır. İkincisi, nafaka alacaklısının veya özellikle iştirak nafakasına konu olan çocuğun ihtiyaçlarının objektif olarak artmasıdır; çocuğun büyümesi, eğitim hayatındaki değişiklikler veya ortaya çıkan yeni sağlık giderleri bu kapsamdadır. Üçüncüsü, nafaka borçlusunun mali durumunda, boşanma sonrasında meydana gelen ve nafaka artışını karşılayabilecek düzeydeki olumlu gelişmelerdir. Hakim, tüm bu faktörleri bir arada ele alarak, tarafların güncel yaşam standartları ve ödeme kapasitelerini göz önünde bulundurur ve nafaka miktarını günün koşullarına uyarlayarak adil ve makul bir artışa hükmeder.
ÜFE Oranında Nafaka Artış Hesaplama
Boşanma veya nafaka davası sonucunda mahkeme, hükmettiği nafakanın enflasyon karşısında erimesini önlemek ve tarafları her yıl yeni bir dava açma külfetinden kurtarmak amacıyla, nafakanın gelecek yıllarda belirli bir endekse göre otomatik olarak artırılmasına karar verebilir. Yargıtay’ın bu konudaki yerleşik ve istikrarlı uygulaması, artış oranı olarak Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından aylık olarak ilan edilen Üretici Fiyat Endeksi’nin (ÜFE) kullanılmasını öngörmektedir. Hesaplama yapılırken, nafaka kararının kesinleştiği tarihin yıl dönümü olan ayda TÜİK tarafından yayımlanan “on iki aylık ortalamalara göre ÜFE değişim oranı” dikkate alınır. Bu oran, on iki aylık periyottaki fiyat değişimlerinin ortalamasını yansıtarak ani dalgalanmalardan arındırılmış daha istikrarlı bir artış sağlar. Pratik hesaplama, mevcut nafaka miktarının bu yüzde oranı ile çarpılmasıyla elde edilen artış tutarının, mevcut nafakaya eklenmesiyle yapılır. Örneğin, aylık 5.000 TL nafaka ödeniyorsa ve yıl dönümündeki 12 aylık ortalama ÜFE oranı %70 ise, yeni nafaka 5.000+(5.000×0.70)=8.500 TL olacaktır ve bu miktar bir sonraki yıl dönümüne kadar geçerli olacaktır.
Nafaka Yıllık Artış Oranı
Nafaka yıllık artış oranı, mahkeme tarafından hükmedilen nafaka miktarının enflasyon karşısında erimesini önlemek ve alım gücünü korumak amacıyla belirlenen bir mekanizmadır. Türk hukuk sisteminde nafakanın her yıl otomatik olarak artması gibi bir durum söz konusu değildir; bu artışın sağlanabilmesi için nafaka davası sırasında taraflardan birinin bu yönde bir talepte bulunması ve hakimin de bu talebi kabul ederek karara işlemesi zorunludur. Mahkeme kararında (ilamda) bir artış oranı belirtilmemişse, nafaka miktarı sabit kalır ve artırılması için gelecekte “nafaka artırım davası” açılması gerekir. Mahkemeler, artış oranı olarak genellikle Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan ekonomik endeksleri esas alır. Yargıtay içtihatlarında sıklıkla Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) artış oranının, özellikle de on iki aylık ortalamaların kullanılması gerektiği belirtilmiştir ve bu oran, uygulamada bir standart haline gelmiştir. Bununla birlikte, mahkeme talebe ve hakkaniyet ilkesine bağlı olarak Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), ÜFE-TÜFE ortalaması veya başka bir makul oranı da artış ölçütü olarak belirleyebilir. Artış, genellikle mahkeme kararının kesinleştiği tarihin yıl dönümünde, o tarihte geçerli olan endeks verisi kullanılarak mevcut nafaka miktarına uygulanır ve takip eden bir yıl boyunca yeni miktar ödenir.
Nafaka Davası Ücreti
Nafaka davası ücreti, tek bir kalemden oluşmayan ve davanın başında ve süreç içerisinde ödenmesi gereken birden fazla masrafın toplamını ifade eden bir kavramdır. Bu ücretin ana bileşenleri; mahkeme masrafları, yargılama giderleri ve avukatlık ücretidir. Mahkeme masrafları, dava açılırken devlete ödenen ve maktu olan “başvurma harcı” ile davanın değerine göre değişen “nispi peşin harç”tan oluşur. Yargılama giderleri ise, davanın yürütülmesi için gerekli olan tebligat, bilirkişi, tanık ücreti gibi masrafları karşılamak amacıyla mahkeme veznesine yatırılan “gider avansı”dır ve davanın niteliğine göre bu miktar artabilir. En önemli maliyet kalemlerinden biri olan avukatlık ücreti ise, davayı yürüten avukata ödenen ücrettir ve bu ücret, Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde belirtilen miktardan az olamaz. Ayrıca, dava sonunda haksız çıkan tarafın, haklı çıkan tarafın avukatına ödemekle yükümlü olduğu ve yine tarife üzerinden hesaplanan bir “karşı vekalet ücreti” de bulunmaktadır ki bu durum, davanın toplam maliyetini ve finansal riskini etkileyen önemli bir unsurdur.
Çocuğun Nafaka Artırım Davası
Çocuğun nafaka artırım davası, daha önce mahkeme kararıyla hükmedilmiş olan iştirak nafakasının, değişen yaşam koşulları ve çocuğun artan ihtiyaçları karşısında yetersiz kalması durumunda açılan bir davadır. Bu davanın hukuki dayanağı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 331. maddesidir ve temel şartı, nafakanın takdir edildiği tarihten sonra “durumun değişmesi” olgusunun ispat edilmesidir. Değişen durumlar arasında çocuğun büyümesiyle birlikte eğitim masraflarının artması (örneğin özel okula veya üniversiteye başlaması), sağlık giderlerinin ortaya çıkması, sosyal ve kültürel faaliyetlere katılımı gibi ihtiyaçlardaki somut artışlar yer alır. Ayrıca, paranın alım gücünün düşmesi, yüksek enflasyon veya nafaka yükümlüsü ebeveynin gelirinde kayda değer bir artış olması da davanın açılması için haklı bir sebep teşkil eder. Davayı, velayet hakkına sahip olan ebeveyn çocuk adına açabileceği gibi, çocuk ergin olduktan sonra eğitimi devam ediyorsa “yardım nafakası” talebiyle bizzat kendisi de açabilir. Davada ispat yükü davacıda olup; okul faturaları, kurs ücretleri, sağlık raporları, tanık beyanları ve özellikle tarafların güncel mali durumlarını ortaya koyan Sosyal ve Ekonomik Durum (SED) araştırması gibi deliller, davanın sonucunu belirlemede kritik rol oynar.
Nafaka Davası Vekalet Ücreti
Nafaka davası vekalet ücreti, dava sürecinde sıkça karıştırılan iki farklı kavram olan “avukatlık ücreti” ile “karşı vekalet ücreti”ni kapsar. Avukatlık ücreti, bir kişinin davasını takip etmesi için kendi avukatıyla anlaştığı ve doğrudan avukatına ödediği ücrettir. Bu ücret, Türkiye Barolar Birliği’nin belirlediği asgari tarifenin altında olmamak kaydıyla taraflar arasında serbestçe belirlenir. Buna karşılık, “vekalet ücreti” veya daha doğru bir ifadeyle “karşı taraf vekalet ücreti”, yargılama sonunda davayı kaybeden tarafın, davayı kazanan tarafın avukatına ödemesine mahkemece hükmedilen yasal bir ücrettir. Bu ücretin miktarı, davanın görüldüğü mahkeme türüne göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde (AAÜT) maktu veya nispi olarak belirlenmiş olup, kazanan tarafın kendi avukatına ne kadar ödediğinden bağımsızdır. Dolayısıyla, nafaka davasını kazanan tarafın avukatı, hem müvekkilinden anlaştığı avukatlık ücretini hem de mahkemenin karşı tarafa yüklediği vekalet ücretini almaya hak kazanır. Bu mekanizma, davayı kazanan tarafın yaptığı yargılama giderlerinin bir kısmını telafi etmeyi amaçlarken, aynı zamanda haksız ve mesnetsiz dava açılmasını caydırıcı bir rol oynar.
Nafaka Davası Cevap Dilekçesi
Nafaka davası cevap dilekçesi, davalının kendisine karşı açılan davaya ilişkin savunmalarını, itirazlarını ve bu savunmaları destekleyen delilleri usulüne uygun olarak mahkemeye sunduğu, davanın seyri açısından hayati öneme sahip bir hukuki belgedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) uyarınca, davalı, dava dilekçesinin kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta içinde cevap dilekçesini mahkemeye sunmak zorundadır. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup, süresi içinde cevap dilekçesi verilmemesi durumunda davalı, davacının iddialarının tamamını inkar etmiş sayılsa da, sonrasında delil bildirme ve savunmasını genişletme hakkını kaybeder; bu da savunma hakkının ciddi şekilde kısıtlanması anlamına gelir. HMK Madde 129’a göre cevap dilekçesi; mahkemenin adını, tarafların kimlik ve adres bilgilerini, savunmanın dayanağı olan tüm vakıaların (olguların) sıralı ve açık özetlerini, her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini (örneğin maaş bordrosu, borç belgeleri, tanık listesi), dayanılan hukuki sebepleri ve net bir talep sonucunu (genellikle davanın reddi talebi) içermelidir. Davalı bu dilekçede, nafaka artırım talebinin haksız olduğunu, kendi mali durumunun iddia edildiği gibi iyi olmadığını, davacının ihtiyaçlarının abartıldığını veya davacının mali durumunun iyileştiğini somut delillerle ortaya koyarak davanın reddini talep edebilir.
Nafaka Davalarında Harç
Nafaka davalarında harç, davanın açılması ve yürütülmesi için devlete ödenen yasal bir mali yükümlülüktür ve temel olarak iki ana kalemden oluşur: başvurma harcı ve peşin harç. Başvurma harcı, dava türü ne olursa olsun, dosyanın mahkemeye ilk sunulduğu anda ödenen maktu, yani sabit bir ücrettir. Nafaka davalarının asıl harç yükünü ise, davanın konusu para ile ölçülebildiği için “nispi harç” oluşturur. Nafaka artırım davalarında harca esas değer, talep edilen aylık nafaka miktarının tamamı değil, artırılması istenen aylık tutarın bir yıllık (12 aylık) toplamıdır. Örneğin, mevcut 2,000 TL’lik nafakanın 5,000 TL’ye çıkarılması isteniyorsa, harç hesaplaması aylık 3,000 TL’lik artış talebi üzerinden, yani yıllık 36,000 TL’lik dava değeri üzerinden yapılır. Davacı, dava açarken bu hesaplanan toplam nispi harcın tamamını değil, kanunen belirlenmiş olan dörtte birini “peşin harç” olarak yatırmak zorundadır. Harcın eksik yatırılması durumunda mahkeme, davacıya eksikliği tamamlaması için bir süre verir; bu süre içinde harç tamamlanmazsa dava usulden reddedilebilir.
2025 Nafaka Artış Hesaplama
2025 yılı için nafaka artış hesaplaması yapabilmenin temel şartı, mevcut nafaka kararında, nafakanın gelecek yıllarda hangi oranda artırılacağına dair bir hükmün bulunmasıdır. Eğer mahkeme ilamında “nafakanın her yıl ÜFE/TÜFE oranında artırılmasına” gibi bir ibare yer almıyorsa, nafaka miktarı sabittir ve artış ancak yeni bir dava ile talep edilebilir. Artış hükmü varsa, hesaplama şu adımlarla yapılır: İlk olarak, mevcut aylık nafaka tutarı belirlenir. İkinci olarak, mahkeme kararında artış için hangi ekonomik endeksin (örneğin, ÜFE, TÜFE, 12 aylık ortalama ÜFE vb.) baz alınacağı netleştirilir. Üçüncü adımda, artışın yapılacağı ayda (genellikle kararın kesinleşme tarihinin yıl dönümü) Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) resmi olarak açıkladığı ilgili endeksin yıllık değişim oranı bulunur. Son olarak, bu oran mevcut nafaka miktarına uygulanarak yeni nafaka tutarı hesaplanır. Örneğin, 2024 yılında aylık 4,000 TL nafaka ödeniyorsa ve mahkeme kararı “her yıl Ocak ayında 12 aylık ortalama ÜFE oranında artış” öngörüyorsa, Ocak 2025’te TÜİK tarafından açıklanan 12 aylık ortalama ÜFE artış oranının varsayımsal olarak %55 olduğu bir durumda, artış miktarı 4,000×0.55=2,200 TL olacaktır. Böylece, 2025 yılı boyunca ödenecek yeni aylık nafaka tutarı 4,000+2,200=6,200 TL olarak belirlenir.
İştirak Nafakası Artış Oranı
İştirak nafakası artış oranı, velayeti kendisine verilmeyen ebeveynin, müşterek çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılım payının zaman içinde güncellenmesini sağlayan orandır. Diğer nafaka türleri gibi, iştirak nafakasının da her yıl belirli bir oranda artırılmasına, boşanma davası sırasında talep üzerine mahkemece karar verilebilir ve bu artış genellikle TÜİK’in açıkladığı ÜFE veya TÜFE gibi ekonomik endekslere bağlanır. Ancak iştirak nafakasının doğası gereği, çocuğun yaşının ilerlemesi, eğitim kademesinin değişmesi (örneğin, ilkokuldan liseye geçiş veya üniversiteye başlama), sağlık ihtiyaçlarının artması gibi durumlar, standart bir enflasyon artışının çok ötesinde masraf artışlarına neden olabilir. Bu gibi durumlarda, mahkeme kararında otomatik bir artış oranı olsa dahi, bu oranın yetersiz kaldığı gerekçesiyle her zaman nafaka artırım davası açma hakkı mevcuttur. Yeni bir davada hakim, artış oranını belirlerken sadece ekonomik endekslere değil, aynı zamanda çocuğun güncel ve somut ihtiyaçlarını, tarafların (hem nafaka alacaklısı hem de borçlusunun) mali gücünü ve hakkaniyet ilkesini bir bütün olarak değerlendirerek çocuğun üstün yararını gözeten yeni bir nafaka miktarına hükmeder.
Nafaka Davası Avukatlık Ücreti
Nafaka davası avukatlık ücreti, davada bir tarafı temsil eden avukatın, sunduğu hukuki hizmet karşılığında müvekkilinden aldığı profesyonel hizmet bedelidir. Bu ücret, avukat ile müvekkil arasında yapılan bir avukatlık sözleşmesi ile serbestçe belirlenir; ancak bu serbesti sınırsız değildir. Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından her yıl Resmi Gazete’de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT), bir avukatın herhangi bir dava veya hukuki iş için alabileceği en düşük yasal ücreti belirler ve bu tarifenin altında bir ücrete anlaşmak avukatlar için disiplin suçu teşkil eder. 2025 yılı için Aile Mahkemelerinde görülen davalarda asgari ücret 30,000 TL + KDV olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerin baroları, TBB’nin belirlediği asgari ücretin üzerinde, kendi tavsiye niteliğindeki ücret tarifelerini yayımlarlar; örneğin İstanbul Barosu’nun 2025 yılı için nafaka davası tavsiye ücreti 60,000 TL’dir. Nihai avukatlık ücreti; davanın karmaşıklığı, harcanacak emek ve zaman, avukatın tecrübesi ve uzmanlığı gibi faktörlere bağlı olarak bu asgari ve tavsiye edilen ücretler dikkate alınarak müvekkil ile avukat arasında kararlaştırılır.
Son Olarak Dikkat Edilmesi Gerekenler
Boşanma süreci ve nafaka davaları, bireysel durumların özelliklerine göre farklılıklar gösterebilir. Her somut olay, kendine özgü hukuki argümanlar ve dilekçelerle ele alınmalıdır. İstanbul Şişli Mecidiyeköy’de hizmet veren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi, aile hukuku ve boşanma davaları konusunda müvekkillerine profesyonel destek sunmaktadır. Ofisin tecrübeli İstanbul boşanma avukatı ve aile hukuku avukatları, nafaka artırım davaları gibi konularda size yardımcı olabilir. Eğer bir boşanma avukatına danışmak isterseniz, kendilerine iletişim kanalları üzerinden ulaşabilirsiniz.