Evlilik Sözleşmesi
Evlilik sözleşmesi, aile içerisindeki işleyişi, eşlerin birbirlerine karşı konumunu, malların paylaşımını, gelir ve giderlerin akıbetini belirleyen her iki eşin ortak iradesi ile kurulan sözleşmedir. Eşlerin boşanma ihtimallerini düşünerek bu paylaşımlara ilişkin sözleşme yapmaları birbirlerine karşı güvensizlik duydukları anlamına gelmez. Çünkü her evlilik boşanma ihtimalini içerisinde barındırmaktadır.
Boşanmanın gerçekleşmesi halinde mal paylaşımının ne şekilde yapılacağına ilişkin sözleşme yapılması uygulamada sıkça karşımıza çıkmaktadır. Evlilik sözleşmesi şartları ne şekilde yapılacağı, özellikleri, neticeleri ve iptali gibi diğer önemli hususları makalemizde açıklamaya çalışacağız.
Evlilik Sözleşmesi Nedir?
Evlilik sözleşmesi eşlerin veya evlenecek kişilerin ileride boşanma ihtimali durumunda mevcut mal varlıklarının ne şekilde paylaştırılacağına ilişkin yaptıkları sözleşmeye denir. Aslında Türk Hukuk Sisteminde bunun adı mal rejimi sözleşmesidir. Fakat uygulamadaki yaygın kullanımı evlilik sözleşmesidir. Eşler mal rejimi sözleşmesi ile nasıl bir paylaşım usulü belirleyebilirler. İstedikleri paylaşım prosedürünü serbestçe belirleyebilirler mi? Bu soruya hayır şeklinde yanıt verebiliriz. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda boşanmada mal paylaşımına ilişkin farklı farklı paylaşım usulleri belirlenmiştir.
Eşler ve evlenecek kişiler bu paylaşım usullerinden birisini seçmek zorundadırlar. Bu paylaşım şekillerinin ayrıntılarını başka makalelerimizde izah ettik. Bu makalemizde evlilik sözleşmesine ilişkin ayrıntılara değineceğiz. Bu paylaşım prosedürlerine aşağıda kısaca değindik önemle okumanızı tavsiye ederiz.
Mal Ayrılığı Rejimi
Evlilik sözleşmesi ile en çok tercih edilen paylaşma türü mal ayrılığı rejimidir. Çünkü bu paylaşma usulünün tercih edilmesi halinde boşanma sonrasındaki eşler arasındaki mal paylaşımı çok kolay olmaktadır. Çünkü eşlerden hangisi hangi varlığa sahipse o varlığa malik olmaya devam etmektedir. Yani aslında bir paylaşma yapılmamaktadır. Bu makalemizde mal ayrılığının ayrıntılarına girmeyeceğiz. Bununla ilgili olarak mal ayrılığı rejimi başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.
Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi
Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi mal ayrılığı rejiminin özel bir türüdür. Bu paylaşım türünde eşler yine kendi mallarına sahip olmaya devam eder. Fakat burada kısmi bir tasfiye süreci söz konusu olacaktır. Eşler birbirlerinde olan mallarını geri alırlar, paylı malik olunan mallar üzerinde yarar dengesi ölçülerek bir denkleştirme yapılır. Yine ortak kullanıma tabi olan eşya ve yatırımlar paylaştırılır.
Mal Ortaklığı Rejimi
Mal ortaklığı rejimi ise mal ayrılığı rejiminin tersi bir tercihtir. Eşlerin bu paylaşım usulünü seçmesi halinde eşler ister ortak mal ister kişisel mal edinsin fark etmeksizin bütün mallara ortak olurlar. Eşler mal rejimi sözleşmesi yaparak bu usulü de tercih edebilirler.
Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi
Eşlerin tercih edebileceği diğer bir prosedür ise edinilmiş mallara katılma rejimidir. Önemle belirtmek isteriz ki edinilmiş mallara katılma rejimi evlilik sözleşmesi ile tercih edilecek bir paylaşma usulü değildir. Yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Eşler evlilik sözleşmesi akdederek yukarıda açıkladığımız üç paylaşma usulünden birisini seçer yahut sözleşme yapmayarak edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar. Edinilmiş mallara katılma rejiminde evlilik birliği içerisinde edinilen mallar eşler arasında ortak paylaştırılır.
ÖNEMLİ: Yukarıda açıkladığımı hususlar Türk Medeni Kanununda yer alan paylaşma usulleridir. Boşanmada mal paylaşımı muhakkak bu 4 usulden birine göre yapılır. Evlilik sözleşmesi ile ilk üçünden biri seçilebilir. Elbette her iki eş mutabık kalarak boşanma sonrasında kendi aralarında yukarıdaki anlattığımız usullerden farklı bir paylaşım yapması mümkündür, ancak yapılacak bu paylaşım resmi anlamda bir paylaşım olmayıp rızai mal devri olacaktır.
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için evlilik sözleşmesi ile seçilebilecek mal rejimi türlerini aşağıda bir tablo ile açıkladık.
Özellikleri | |
Mal Ayrılığı Rejimi | Eşler arasında en çok tercih edilen paylaşım türüdür. Bu paylaşım türünde tasfiye yapılmaz eşler kendi mallarına sahip olmaya devam ederler. |
Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi | Mal ayrılığı rejiminin özel bir türüdür. Eşler kendi mallarına sahip olmaya devam ederler ve bazı denkleştirmeler yapılır. |
Mal Ortaklığı Rejim | Mal ayrılığı rejiminin tam tersidir. Eşlerin kişisel malları da dahil olmak üzere tüm malların ortak paylaşımının kararlaştırılmasıdır. |
Evlilik Sözleşmesi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Bu makalemizde evlilik sözleşmesinin genel özelliklerinden bahsedeceğiz. Ancak öncesinde evlilik sözleşmesiyle ilgili sıkça sorulan soruları açıklayacağız.
Hangi Rejimler Seçilebilir?
Evlilik sözleşmesi ile mal ayrılığı rejimi, paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ve mal ortaklığı rejiminden birisi seçilebilir.
Evlilik Sözleşmesi Yapmak Zorunlu Mudur?
Eşler tarafından evlilik sözleşmesinin yapılması zorunlu değildir.
Evlilik Sözleşmesi Yapılmazsa Ne Olur?
Bu sözleşme yapılmazsa eşler edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olur.
Evlilik Sözleşmesi Nasıl Yapılır?
Taraflar evlenirken nikah dairesine bildirimle ya da sonradan noter aracılığı ile bu sözleşmeyi gerçekleştirilebilir.
Evlilik Sözleşmesi Ne Zaman Yapılır?
Evlilik sözleşmesinin yapılması konusunda bir zaman sınırlaması yoktur.
Evlilik Sözleşmesinde Nafaka Belirlenir mi?
Evlilik sözleşmesine nafaka ile ilgili hüküm konulamaz. Evlilik sözleşmesi nafaka ödememe hususuna ilişkin bir hüküm içeremeyeceği gibi nafaka ödenmesine ilişkin de bir hüküm içeremez.
Şarta Bağlı Evlilik Sözleşmesi Yapılabilir Mi?
Tanzim edilecek bu sözleşme şarta bağlı yapılamaz.
Kimler Evlilik Sözleşmesi Yapabilir?
Ayırt etme gücüne sahip olan eşler bu sözleşmeyi yapabilir.
Evlilik Sözleşmesi Ölüm Halinde Geçerli Olur Mu?
Yapılacak bu sözleşme ölüm halinde geçerliliğini korur. Ve paylaşım evlilik sözleşmesinde belirlenen mal rejimine göre gerçekleştirilir.
Evlilik Sözleşmesi Mirası Etkiler Mi?
Bu sözleşme miras paylaşımını dolaylı olsa da etkiler.
Evlilik Sözleşmesinin Masrafı Ne Kadar?
Avukat yardımı alınması halinde avukatlık ücreti ödenir. Bunun yanında noter ücreti ve kırtasiye masrafları da vardır.
Evlilik Sözleşmesi Sonradan Değiştirilebilir Mi?
Eşler tekrar aynı prosedürü gerçekleştirerek, yeni bir sözleşme yapabilir ve seçtikleri mal rejimini değiştirebilirler.
Evlilik Sözleşmesini Eşlerden Birisi Tek Başına Değiştirebilir Mi?
Haklı nedenlerin bulunması halinde eşlerden birisi bu değişimi hakimden tek başına talep edebilecektir.
Evlilik Sözleşmesi Yapmak Zorunlu Mudur?
Eşlerin evlilik sözleşmesi yapması kanunen zorunlu değildir. Fakat bu sözleşmenin yapılıp yapılmaması gerektiği, yapılması halinde hangi şartları içereceği ve hangi mal rejimi türünün seçileceği belirlenirken mutlaka avukat yardımından yararlanılmalıdır.
Bu sözleşme eşlerin geleceği açısından önemli bir konudur. Dolayısıyla bu sözleşme yapılırken dikkatli olunmalı detay içeren ifadelere yer verilmelidir. Evlilik sözleşmesinin ne gibi neticeleri meydana getireceği ve hangi durumlarda mal rejimi sözleşmesine ihtiyaç duyulacağı gibi hususların değerlendirmesi yapılmalıdır.
Evlilik Sözleşmesi Yapılmazsa Mal Paylaşımı Nasıl Olur?
Yukarıda da açıkladığımız üzere eşlerin veya evlenecek olan kişilerin üç farklı mal paylaşımı türünden birini seçme hakkı bulunmaktadır. Eğer evlilik sözleşmesi yapılmazsa yanı eşler üç farklı mal paylaşımı türünden birini seçmezse eşler edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar.
Türkiye’de uygulamada evlilik sözleşmesinin yapıldığı çok sık görülmemektedir. Fakat yapılan mal rejimi sözleşmesi sayısı da oldukça fazladır. Bu sözleşme yapılırken ileride telafisi imkansız zararların doğmaması için mutlaka avukat yardımından yararlanılmalıdır.
01.01.2002’den Önce Yapılan Evliliklerin Durumları
01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında mal ayrılığı rejimi esastı. Yani başka bir deyişle 01.01.2002 tarihinden önce yasal mal rejimi mal ayrılığı rejimiydi. Eşler herhangi bir işlem yapmadan mal ayrılığı rejimine tabi oluyorlardı.
Yeni Türk Medeni Kanunu ile 01.01.2002 tarihinde yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edildi ve eşlerin mal rejimi sözleşmesi yapmaması halinde bu rejime tabi olacakları belirlendi. O halde 01.01.2002 tarihinden önce evlenenler hangi mal rejimine tabidirler.
4772 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun ile 01.01.2002’den önce evlenenlere eski mal rejimini devam ettirme hakkı tanındı. Eşler TMK’nın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 yıl içerisinde yani 01.01.2003 tarihine kadar başka bir mal rejimi seçmemeleri durumunda yeni yasal mal rejimine otomatik olarak tabi oldular.
Eşler Tarafından 1 Yıl İçerisinde Mal Rejimi Seçilmişse
Seçtikleri mal rejimi geçerli olup eşler istedikleri zaman evlilik sözleşmesi prosedürü ile başka bir rejim seçebilir. Önemle belirtmek isteriz ki yeni seçtikleri rejim evlenme tarihinden itibaren geçerli olur.
Eşler Tarafından 1 Yıl İçerisinde Mal Rejimi Seçilmemişse
Eşler bu durumda edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaklardır. Taraflar diledikleri zaman evlilik sözleşmesi ile başka bir rejimini seçebilirler. Eşler bu bir yıllık süre içerisinde edinilmiş mallara katılma rejiminin evlilik tarihinden itibaren geçerli olmasına karar verebilirler.
Özetle 01.01.2002 tarihinden önce evlenen eşler her zaman mal rejimi sözleşmesi yapabilirler. Fakat eşler yukarıda açıkladığımız 1 yıllık süre içerisinde mal rejimi konusunda herhangi bir seçim yapmamışlarsa artık bu eşler için 01.01.2002 tarihine kadar ki süreç için mal ayrılığı rejimi, sonrasına edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacaktır.
Evlilik Sözleşmesi Nasıl Yapılır?
Bu makalemizde cevaplamamız gereken en önemli sorulardan bir tanesi evlilik sözleşmesi nasıl yapılır evlendikten sonra mal ayrılığı sözleşmesi yapılır mı sorularıdır. Evlilik sözleşmesinin hatalı yapılması veya ihmal edilen unsurları içermesi evlilik sözleşmesinin geçersizliğine sebep olabilir.
Evlilik sözleşmesi nasıl yapılır sorusundan önce evlilik sözleşmesinin ne zaman yapılacağı sorusuna cevap vereceğiz. Çünkü evlilik sözleşmesinin ne zaman yapılacağı, ne zaman yapıldığına göre değişmektedir.
Evlilik sözleşmesi ne zaman yapılır? Evlenirken veya evlendikten sonra yapılabilir. Başka bir deyişle evlenen kişiler evlenirken mal rejimi sözleşmesi yapabilirler. Veya evlendikten sonra başka bir zamanda da mal rejimi sözleşmesi yapabilirler. Evlilik sözleşmesinin yapılması herhangi bir süreye tabi değildir.
Evlilik sözleşmesi evlendikten sonra yapılır mı? Evliyken evlilik sözleşmesi yapılır mı? Yukarıda da açıkladığımız üzere bu sözleşme evlenmeden önce ve evlendikten sonra olmak üzere iki farklı zamanda yapılabilmektedir. Görüleceği üzere evlilik sözleşmesinin sonradan yapılacağı sonucuna ulaştık. Evlilik sözleşmesinin farklı zamanlarda yapılmasına göre nasıl yapılacağını aşağıda bir tablo ile gösterdik.
Evlenmeden Önce | Evlendikten Sonra |
Evlenmeden önce yapılacak evlilik sözleşmesinin ayrıntıları TMK madde 203 ile Evlendirme Yönetmeliği Ek Madde 1’de yer almaktadır. | Evlendikten sonra yapılacak evlilik sözleşmesinin ayrıntıları TMK madde 205’de yer almaktadır. |
Evlilik sözleşmesi yazılı olmalıdır. | Evlilik sözleşmesi yazılı olmalıdır. |
Evlilik sözleşmesi taraflarca imzalanmalıdır. | Evlilik sözleşmesi taraflarca imzalanmalıdır. |
Gerekmesi halinde yasal temsilci de imzalamalıdır. | Gerekmesi halinde yasal temsilci de imzalamalıdır. |
Tarafların imzasını içeren evlilik sözleşmesi evlendirme dairesine verilir. | Tarafların imzasını içeren evlilik sözleşmesi notere onaylatılır veya noterin düzenlediği sözleşme taraflarca imzalanır. |
Tabloda açıkladığımız üzere bu sözleşme evlenirken nikah memuru ile evlendikten sonra ise noter ile yapılıyor. Mal rejimi sözleşmesi şekil şartı nedir? Mal rejimi sözleşmesi noterde düzenleme veya onaylama şeklinde olabilir. Noterin hazırlaması ve tarafların imzalamasına düzenleme şekli, tarafların hazırlayıp noterin onaylaması halinde onaylama şekli denilmektedir.
DİKKAT: Evlilik sözleşmesinin noterde düzenleme şeklinde yapılması çok fazla önerilmemektedir. Zira noterler tarafından taraf bilgilerinin taslak metinlere eklenmesiyle bu taslak metinler taraflara imzalattırılıyor. Bu taslak metinlere evlilik sözleşmesi örneği deniliyor ve bu metinler noterlerce tarafların somut olaylarına uyarlanmadan tanzim ediliyor. Bu sebeplerle taslak metinler üzerinden oluşturulan evlilik sözleşmeleri hukuki hatalar içerebiliyor. Dolasıyla avukat yardımından faydalanılarak eşlerin somut olayları gözetilerek kanuni anlamda eksiksiz bir sözleşmenin hazırlanıp noterlere onaylatılmasını öneriyoruz.
Evlilik Sözleşmesinde Nafaka
Uygulamada sıklıkla karşılaştığımız sorulardan biri de evlilik sözleşmesinde nafaka olur mu sorusudur. Nafaka kamu düzenine ilişkin bir husustur. Bütün nafaka türleri tarafların ekonomik durumlarına göre her zaman arttırılabilir, azaltılabilir veya kaldırılabilir. Evlilik sözleşmesinde bu konuda anlaşma yapılamaz. Başka bir deyişle nafaka vermemek için evlilik sözleşmesi yapılamaz.
Evlilik Sözleşmesi Şarta Bağlanabilir Mi?
Evlilik sözleşmesi herhangi bir şarta bağlı olarak yapılamaz. Uygulamada çoğunlukla aldatma, terk etme gibi konularda sözleşmeye şart koymak isteyen kişilerle karşılaşılmaktadır. Fakat nafaka hususunda olduğu gibi şart içeren hükümler evlilik sözleşmesine konulamaz.
Evlilik Sözleşmesi Örneği
Yukarıda mal rejimi sözleşmesinin evlenirken nikah memuru ile , evlendikten sonra da notere gidilerek düzenleneceğini anlattık. Ne zaman yapılırsa yapılsın evlilik sözleşmesinin tarafların özelliklerinin, mal varlığı durumlarının ve ileride ortaya çıkabilecek hukuki ihtilaflar düşünülerek tanzim edilmesi gerekir.
Dolayısıyla internette rastlanılan evlilik sözleşmesi örneği, mal ayrılığı sözleşmesi örneği, noter evlilik sözleşmesi örneği, mal ortaklığı rejimi sözleşmesi örneği, mal ayrılığı evlilik sözleşmesi örneği, mal ayrılığı rejimi sözleşmesi örneği vb. isimli metinlerden yararlanılması halinde somut olaya uygun olmayan sağlıksız bir sözleşme düzenlenebilmektedir. Sözleşmeler kaleme alınırken hukuki problem yaratacak eksiklik veya fazlalıklar bulunmamalıdır. Tüm bu nedenlerle internette dolaşımda olan veya arzuhalcilerde taslak metin seklinde bulunan evlilik sözleşmesi örneği metinlerinden uzak durulmalıdır.
Evlilik Sözleşmesi Geçerlilik Şartları
Evlilik sözleşmesinin hukuki geçerliliği önemlidir. Evlilik sözleşmesinin geçerlilik şartlarını şu şekilde sıralayabiliriz.
- Yukarıda detaylarına yer verdiğimiz 3 seçimlik mal rejiminden birini konu ediniyor olması gerekmektedir.
- Evlilik sözleşmesini kesin hükümsüz hale getirecek hükümler sözleşme içerisinde yer almamalıdır.
- Eşler arasında yapılacak bu sözleşme yazılı olmalıdır. Tarafların ve gerekli görülmesi halinde yasal temsilcilerinin imzası olmalıdır.
- Tarafların bu sözleşmeyi yapma konusunda ehliyeti bulunmalıdır.
- Sözleşme evlenirken nikah dairesine bildirimle ya da sonradan noter aracılığı ile gerçekleştirilebilir.
Kimler Evlilik Sözleşmesi Yapabilir?
Türk Medeni Kanunu’nun 204. maddesinde mal rejimi sözleşmesini ancak ayırt etme gücüne sahip olan kişilerce yapılabileceği hüküm altına alınmıştır. Başka bir deyişle küçük veya kısıtlılar evlilik sözleşmesi tanzim ederken yasal temsilcilerinin rızasını almak zorundadırlar.
Dayanak kanun maddesine göre yaşının küçüklüğünden ötürü ya da akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk veya bunlar gibi sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan kişiler ayırt etme gücüne sahip oldukları için bu sözleşmeyi yapabilirler.
Mal Ayrılığı Sözleşmesi Geçmişe Etkili Olur Mu?
Evlendikten sonra yapılan evlilik sözleşmelerinde en sık rastladığımız sorulardan biri evlilikte mal ayrılığı sözleşmesi geçmişe etkili olur mu sorusudur. Çünkü evlenirken yapılan sözleşmelerde henüz mal rejimi başlamamıştır.
Evlendikten sonra yapılan evlilik sözleşmelerinde mal ayrılığı geçmişe etkili olur mu? Bu sözleşme tanzim edildiği tarihten sonraki süreci etkileyecektir. Yargıtay eşlerin geçmişe etkili olacak şekilde mal rejimi sözleşmesi yapmasına imkan vermemektedir.
Evlilik Sözleşmesi Ölüm Halinde Geçerli Mi?
Evliliğin sona erdiği hallerde mal rejiminin tasfiyesi gerçekleştirilir. Evlilik ölüm halinde sona erer. Mal rejimi sözleşmesi, evliliğin sona ermesi durumunda mal paylaşımının nasıl gerçekleştirileceğine ilişkindir. Dolayısıyla düzenlenecek sözleşme ölüm halinde de geçerli olur ve mal paylaşımı bu sözleşmeye göre yapılır.
Mal Ayrılığı Sözleşmesinin Mirasa Etkisi
Evlilik sözleşmesi mirasa ilişkim hüküm içermez fakat eşlerden birinin ölümü halinde hem boşanmadan kaynaklı mal rejimi sonuçları doğar hem de miras paylaşımı gerçekleştirilir. Yani dolaylı şekilde etkisi olacaktır.
Eşler arasında mal rejimi sözleşmesi tanzim edilmeseydi eşler arasında ölümle evliliğin sona ermesine bağlı olarak normal şartlardan daha farklı bir mal paylaşımı yapılacaktı. Fakat mal rejimi sözleşmesi olduğu için daha farklı bir paylaşımı olur. Bunun ardından miras paylaşımı gerçekleştirilir.
Evlilik Sözleşmesi Masrafları
Evlilik sözleşmesinde fazla bir masraf kalemi bulunmamaktadır. Noter ücreti dışında kırtasiye giderleri söz konusudur. Ayrıca evlilik sözleşmesinin avukat yardımı ile hazırlanma zorunluluğu yoktur. Fakat yukarıda açıkladığımız nedenlerden dolayı bu sürecin tecrübeli bir avukat yardımı ile takip edilmesini öneriyoruz. Evlilik Sözleşmesi Noter Ücretinde belirleyici olan husus sözleşmenin sayfa sayısıdır. Evlilik sözleşmesinde dava harcı, teminat vb. gider kalemleri bulunmamaktadır. Evlilik Sözleşmesi Avukat Ücreti mal rejimi sözleşmesinin avukat yardımı alınarak yapılması durumunda gündeme gelecektir. Avukat ücreti avukat ile müvekkil arasında somut olayın özellikleri dikkate alınarak serbest şekilde kararlaştırılır. Uygulamada genel olarak baroların belirlediği ücret tarifeleri üzerinden bir anlaşma gerçekleştirilir. Baroların belirlediği bu ücret sözleşmenin özelliklerine göre artabileceği gibi azabilir de. Ücretin net şekilde belirlenmesi için bir avukat ile iletişime geçilmelidir.
Evlilik Sözleşmesi Sonradan Değiştirilebilir Mi?
Eşler tabi oldukları mal rejimini sonradan değiştirebilirler. Eşler hiç mal rejimi sözleşmesi yapmamışlarsa sonradan mal rejimi sözleşmesi yaparak tabi oldukları mal rejimini değiştirebilirler. Veya daha önce yapmış oldukları mal rejimi sözleşmesini yine noterden onaylama veya düzenleme suretiyle değiştirebilirler. Başka bir mal rejimi türünün seçilmesi ile bu değişlik gerçekleştirilir. Başka bir deyişle kanunda yazan mal paylaşım usullerinden biri seçilmek zorundadır.
Eşlerden Biri Tek Başına Mal Rejimini Değiştirebilir Mi?
Kural olarak evlilik sözleşmesi tarafların ortak iradeleri ile tanzim edilir. Fakat bazı hallerde eşlerden yalnızca biri mal rejiminin değişmesi için hukuki süreç başlatabilir. Bu yalnızca mahkeme kararı ile mümkündür. (TMK 208/1)
Hakim haklı sebeplerin bulunması halinde eşlerden birisinin talebi üzerine eşlerin tabi oldukları mal rejimini mal ayrılığı rejimine dönüştürebilir. Bu haklı nedenler sınırlı sayıda olmayıp her türlü hal haklı neden olarak kabul edilebilir. Kanun bazı halleri örnek olarak saymıştır. (TMK 206) Bunları şu şekilde sıralayabiliriz.
- Diğer eşe ait mal varlığının borca batık olması veya ortaklık payının haczedilmiş olması
- Talep eden eş veya ortakların diğer eş tarafından menfaatlerinin diğer eş tarafından tehlikeye düşürülmüş olması
- Diğer eşin, ortaklık malları üzerinde yapılması gereken bir tasarruf işlemi için gerekli rızayı haksız şekilde vermemesi
- Diğer eşin, talepte bulunan eşe malvarlığı, geliri, borçları veya ortakları malları hakkında bilgi vermekten kaçınması
- Diğer eşin sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi (eşlerden biri ayırt etme gücün yok ise, onun yasal temsilcisi de bu sebebe dayanarak mal ayrılığı kararı talep edilebilir.)
Mahkeme kararı ile mal rejiminin değiştirilmesinde görevli mahkeme aile mahkemesidir. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde asliye hukuk mahkemesine müracaat edilmelidir. Eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi ise yetkili mahkemedir. Hakim kararı ile mal ayrılığına geçildikten sonra haklı sebebin son bulması halinde eşlerden birisinin talebi ile hakim önceki mal rejimine geçilmesine karar verebilir. Buna mal ayrılığına geçişin iptali denir.
Sözleşmeli Evlilik Nasıl Olur?
Türk hukukunda halk arasında “evlilik sözleşmesi” olarak bilinen hukuki düzenleme, Medeni Kanun’da “mal rejimi sözleşmesi” adı altında düzenlenmiştir. Bu sözleşme, evlilik birliği kurulmadan önce veya evlilik sırasında eşlerin malvarlıklarının yönetimini, tasarrufunu ve evliliğin boşanma veya ölüm gibi nedenlerle sona ermesi halinde bu malvarlığının nasıl tasfiye edileceğini belirleyen bağlayıcı bir akittir. Sözleşmenin hukuki geçerliliği, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 202. ve devamı maddelerindeki şartlara titizlikle uyulmasına bağlıdır.
Türk Medeni Kanunu, 01.01.2002 tarihinden sonraki evlilikler için yasal mal rejimi olarak “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi”ni esas almıştır. Eşler, bu yasal rejim yerine, kanunda sınırlı sayıda öngörülen üç “seçimlik mal rejimi”nden birini mal rejimi sözleşmesi ile kararlaştırabilirler. Bu rejimler; “Mal Ayrılığı Rejimi”, “Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi” ve “Mal Ortaklığı Rejimi”dir. Kanun koyucu, bu üç rejim dışında eşlerin kendilerine özgü bir mal rejimi oluşturmasına izin vermez; bu durum, “kapalı sayı ilkesi” ve “tipe bağlılık ilkesi” olarak adlandırılan hukuki prensiplerin bir sonucudur. Bu sözleşme yalnızca mal rejimine dair düzenlemeleri içerebilir; boşanma halinde nafaka, velayet veya diğer boşanma sonrası yükümlülüklere dair hükümlerin sözleşmeye eklenmesi hukuken geçersizdir.
Sözleşmenin geçerliliği için, her iki tarafın da ayırt etme gücüne sahip olması şarttır. Ayırt etme gücüne sahip küçükler veya kısıtlılar ancak yasal temsilcilerinin (veli veya vasi) rızası ile sözleşme yapabilirler. Bu sözleşme, “şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak” niteliği taşır; bu nedenle eşlerin bizzat kendilerinin imzalaması gerekmektedir ve bir avukat veya yasal temsilci vekâleten imza atamaz. Yasal temsilcinin rolü, küçük veya kısıtlının iradesine ek olarak kendi rızasını sözleşmeye eklemekten ibarettir, doğrudan onun adına sözleşme yapma yetkisi yoktur. Sözleşme, evlenmeden önce nişanlılık döneminde de yapılabilir; ancak bu sözleşmenin geçerliliği, evliliğin gerçekleşmesi şartına bağlıdır.
Hukuk düzeni, mal rejimi sözleşmelerinin her şeyi kapsayan bir ön anlaşma olmasından ziyade, kanunla belirlenmiş sınırlar içinde bir “mal rejimi seçimi beyanı” haline getirilmiştir. Bu yaklaşım, Türk Medeni Kanunu’nun aile birliğini koruma ve tarafların gelecekte oluşabilecek koşullara göre haklarından mahrum bırakılmasını engelleme amacı taşıdığının bir göstergesidir. Bir örnek vermek gerekirse, yasal mal rejimi olan “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi”nde eşlerden birine miras kalan bir evin kendisi kişisel mal olarak kalırken, bu evin kira geliri gibi getirileri “edinilmiş mal” statüsüne geçer ve paylaşıma tabidir. Bu gibi karmaşık durumlar, sözleşme hazırlarken avukatlık danışmanlığının ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır; zira bu tür hukuki incelikler, hukuki yardım almayan kişilerce kolaylıkla gözden kaçırılabilir ve ileride beklenmedik bir hak kaybına yol açabilir.
Rejim Adı | Temel Prensip | Hangi Malları Kapsar | Evlilik Sona Erdiğinde Paylaşım Şekli |
Edinilmiş Mallara Katılma (Yasal Rejim) | Eşlerin evlilik süresince edindiği mallar ortaktır, kişisel mallar ise hariç tutulur. | Edinilmiş mallar (maaş, gelirler, sosyal yardımlar vb.) ve kişisel mallar (miras, bağış, kişisel kullanım eşyası). | Edinilmiş malların değeri eşit olarak paylaşılır (katılma alacağı); kişisel mallar paylaşım dışıdır. |
Mal Ayrılığı | Eşlerin malvarlıkları birbirinden tamamen bağımsızdır; her eş kendi malı üzerinde tek başına tasarruf hakkına sahiptir. | Her eşin kendi adına kayıtlı olan tüm malları. | Mallar paylaşıma konu olmaz; her eş kendi malını alır. Ancak, diğer eşin katkısı varsa “katkı payı alacağı” istenebilir. |
Paylaşmalı Mal Ayrılığı | Mal ayrılığı rejimi gibidir, ancak evliliğin sona ermesi halinde eşlerin ortak kullanıma özgülenmiş malları eşit olarak paylaşılır. | Her eşin kendi malı ile ortak kullanıma özgülenen mallar. | Ortak kullanıma özgülenen mallar eşit paylaşılır, kişisel mallar ise paylaşım dışıdır. |
Mal Ortaklığı | Eşlerin tüm malları (kişisel kullanım eşyası hariç) ortak mülkiyet olarak kabul edilir. | Miras, bağış ve kişisel kullanım eşyası hariç tüm mallar. | Ortaklık malları eşit olarak paylaşılır. |
Evlilik Sözleşmesi Ölüm Halinde Ne Olur?
Türk hukukunda eşlerden birinin ölümü, evlilik birliğini sona erdiren ve bu nedenle mal rejimini de sona erdiren hukuki nedenlerden biridir. Bu durum, hukuken iki aşamalı bir süreci tetikler: öncelikle mal rejiminin tasfiyesi, ardından miras paylaşımı. Bu iki süreç birbirinden bağımsız ancak birbiriyle ilişkilidir ve sağ kalan eşin haklarının korunması için her ikisinin de doğru şekilde yürütülmesi gerekmektedir.
İlk aşama, mal rejiminin tasfiyesidir. Mal rejiminin tasfiyesi, boşanma durumunda olduğu gibi, sağ kalan eş ile ölen eşin yasal mirasçıları arasında gerçekleştirilir. Şayet evlilik sözleşmesi ile “mal ayrılığı” rejimi benimsenmişse, eşlerin malvarlıkları zaten birbirinden bağımsız olduğu için, sağ kalan eşin diğer eşin malları üzerinde bir katılma alacağı hakkı doğmaz; sadece ölen eşin malvarlığına bir katkısı varsa “katkı payı alacağı” talep edebilir. Ancak, eğer eşler arasında herhangi bir sözleşme yapılmamışsa, yasal mal rejimi olan “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi” uygulanır. Bu rejimde, sağ kalan eş, evlilik süresince edinilen malların “artık değerinin” yarısı üzerinde bir “katılma alacağı” hakkına sahip olur. Bu alacak hakkı, miras hukukundan bağımsız olarak, mirasçılara karşı dava yoluyla talep edilmesi gereken nakdi bir alacak niteliğindedir ve terekenin (miras malvarlığının) bir borcu olarak kabul edilir. Bu durum, sağ kalan eşin evlilik birliğine olan katkısının miras paylaşımı öncesinde güvence altına alınmasını sağlar.
İkinci aşama, mal rejimi tasfiyesi tamamlandıktan sonra kalan net terekenin mirasçılar arasında dağıtılmasıdır. Sağ kalan eş, mal rejiminden doğan alacağını aldıktan sonra, aynı zamanda yasal mirasçı sıfatıyla ölen eşin malvarlığından miras payını da alır. Miras payı, ölen eşin diğer yasal mirasçılarının kim olduğuna göre değişiklik gösterir. Örneğin, ölen eşin çocukları varsa, sağ kalan eş mirasın dörtte birini alır; eğer ölenin anne ve babasıyla mirasçı oluyorsa mirasın yarısını, büyükanne/büyükbabalarıyla mirasçı oluyorsa dörtte üçünü alır. Bu çift katmanlı süreç, sağ kalan eşin hem evlilik birliğindeki emek ve katkılarının karşılığını almasını hem de mirasçı olarak yasal payından yararlanmasını temin eder. Bu süreç, kendiliğinden işlemez ve hakların dava yoluyla talep edilmesi gerekebilir.
Noter Evlilik Sözleşmesi Ücreti
Bir evlilik sözleşmesinin geçerlilik kazanması için noterde yapılması zorunluluğu nedeniyle, bu işlemin bir maliyeti bulunmaktadır. Sözleşme için ödenecek ücret, birden fazla bileşenden oluşur ve tek bir sabit tutar değildir. Noterlik tarafından sözleşmenin düzenlenmesi veya onaylanması karşılığında alınan temel noterlik ücreti, sözleşmenin sayfa sayısına, karmaşıklığına ve ilgili noterliğin kendi tarifesine göre değişiklik gösterebilir. Bu temel ücretin yanı sıra, kanun uyarınca tescili gereken işlemler için maktu tescil ücreti ve vergi/harçlar da toplam maliyete eklenir.
2025 yılı itibarıyla, çok fazla sayfa içermeyen standart bir mal rejimi sözleşmesinin noterlik ücretinin 5,000-5,500 TL civarında olacağı öngörülmektedir. Ancak bu rakam, sözleşmenin detaylarına ve noterlik ofisinin uyguladığı güncel tarifelere göre farklılık gösterebilir. Bu maliyetin yanı sıra, sözleşme için kırtasiye giderleri de söz konusu olabilir. Bir diğer önemli maliyet kalemi ise, bir avukat tarafından hukuki danışmanlık hizmeti alınmasıdır. Evlilik sözleşmesi hazırlığı için avukat yardımı almak zorunlu olmamakla birlikte , hukuki karmaşıklığı nedeniyle hak kaybı yaşanmaması ve sözleşmenin tüm hukuki sonuçlarının doğru bir şekilde anlaşılması için uzman bir avukattan yardım alınması önerilir. Bir avukatın, Yargıtay kararlarını ve kanundaki kısıtlamaları (örneğin, sözleşmenin geriye yürümemesi ) göz önünde bulundurarak hazırlayacağı bir sözleşme, ileride oluşabilecek anlaşmazlıkları ve potansiyel mal kayıplarını engelleyerek ödenen maliyetten çok daha fazlasını koruyacaktır. Bu nedenle, evlilik sözleşmesi maliyetinin basit bir masraf kaleminden ziyade, hukuki bir güvence yatırımı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Evlilik Sözleşmesi Nerede Yapılır?
Bir evlilik sözleşmesinin hukuki olarak geçerlilik kazanabilmesi için Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen resmi şekil şartlarına uygun olarak yapılması gerekmektedir. Bu şartlar, sözleşmenin noterde düzenlenmesi veya onaylanması zorunluluğunu içermektedir. Sözleşmenin hukuki geçerliliği için bu resmiyet esastır ve bu şartlara uyulmadan hazırlanan sözleşmeler hiçbir hüküm ifade etmez. Bu işlem, Türkiye’de herhangi bir noterlik ofisinde gerçekleştirilebilir.
Mal rejimi sözleşmesi yapılabilecek üç farklı makam bulunmaktadır. En yaygın yöntem, eşlerin bir noter huzurunda sözleşmeyi imzalamasıdır. Noterler, sözleşmeyi ya tarafların beyanlarına göre kendileri “düzenleyebilir” ya da taraflarca veya avukatları tarafından hazırlanan bir sözleşme metnini “onaylayabilirler”. Her iki durumda da, tarafların bizzat imzası gereklidir. Noterler, genellikle hazır sözleşme örneklerine sahip olsalar da, tarafların özel durumlarına ve beklentilerine göre uzman bir avukatın hazırlayacağı sözleşmenin noterde onaylanması, olası hak kayıplarını engellemek adına daha doğru bir yaklaşımdır.
Sözleşme yapılabilecek bir diğer yetkili makam ise evlendirme memurluklarıdır. Eşler, evlenme başvurusu sırasında veya nikah sırasında, hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak evlendirme memuruna beyan edebilirler. Bu beyan, evlilik kütüğüne kaydedilerek hukuki geçerlilik kazanır ve noter dışında resmiyet kazandıran bir istisna teşkil eder. Ancak, evlendirme memurluğunda yapılan bu beyan genellikle standart bir seçimi içerir ve noterde bir avukat yardımıyla hazırlanan detaylı ve kişiselleştirilmiş sözleşme metinlerinin sunduğu derinlik ve güvenceyi sağlayamaz. Son olarak, yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları için, evlilik sözleşmesi bulundukları ülkedeki Türk konsoloslukları önünde de yapılabilir.
Mal Ayrılığı Sözleşmesi Şekil Şartı
Mal ayrılığı rejimini seçmek isteyen eşler, bu tercihlerini resmi bir sözleşmeyle hukuki güvence altına almak zorundadırlar. Bu sözleşme, Türk Medeni Kanunu’nun 205. maddesinde belirtilen katı resmi şekil şartına tabidir. Bu şartın en temel gerekliliği, sözleşmenin bir noter huzurunda düzenlenmesi veya onaylanmasıdır. Bu zorunluluk, sözleşmenin yalnızca yazılı olmasıyla değil, aynı zamanda yetkili bir resmi makamın gözetiminde ve onayıyla kurulmasıyla sağlanır. Şekil şartına uygun yapılmayan bir mal ayrılığı sözleşmesi, hukuken geçersiz kabul edilir ve bu durumda eşler arasında yasal mal rejimi olan “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi” uygulanmaya devam eder.
Bu resmi şekil şartı, basit bir bürokratik işlemden öte, hukuki güvenliği sağlamaya yönelik kritik bir fonksiyona sahiptir. Mal ayrılığı rejiminin temel prensibi, her eşin kendi malvarlığı üzerinde tam mülkiyet ve tasarruf hakkına sahip olmasıdır. Ancak bu durum, boşanma veya vefat gibi durumlarda bir malın kime ait olduğunun ispatını zorlaştırabilir. Hukukta, bir malın sahibi ispatlanamazsa, o mal eşlerin “paylı mülkiyetinde” kabul edilir. İşte bu noktada, noterde usulüne uygun olarak yapılan bir mal ayrılığı sözleşmesi, hem bu rejimin tercih edildiğini resmi olarak kanıtlar hem de gelecekteki malvarlığı uyuşmazlıklarında ispat kolaylığı sağlar. Sözleşme, eşlerin irade beyanını resmi bir kayıt altına alarak, hukuki belirsizlikleri ortadan kaldıran güçlü bir delil niteliği taşır.
Evlendikten Sonra Evlilik Sözleşmesi
Türk Medeni Kanunu’na göre, eşler mal rejimi sözleşmesini evlenmeden önce yapabileceği gibi, evlilik birliği kurulduktan sonra da yapabilirler. Kanunda bu konuda herhangi bir zaman sınırlaması bulunmamaktadır. Dolayısıyla, evlendikten sonra da eşlerin aralarındaki mal rejimini değiştirme veya yeni bir sözleşme yapma hakları mevcuttur. Bu değişiklik, yine kanunun öngördüğü sınırlar içinde ve aynı resmi şekil şartlarına uyularak yapılmalıdır. Yani, eşlerin noter huzurunda bir araya gelerek mevcut mal rejimini değiştirmek istediklerini beyan etmeleri ve bu değişikliği yansıtan yeni bir sözleşme imzalamaları gerekmektedir.
Olağanüstü durumlarda ise, eşlerden biri mahkemeye başvurarak mevcut mal rejiminin mal ayrılığına çevrilmesini talep edebilir. Bu durum, genellikle diğer eşin malvarlığını kötü niyetle azaltması veya ekonomik olarak diğer eşi mağdur edecek şekilde kullanması gibi haklı sebeplerin varlığı halinde hakim kararıyla gerçekleşir.
Evlendikten sonra yapılan bir evlilik sözleşmesi, kural olarak yalnızca ileriye dönük sonuçlar doğurur. Bu, sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren geçerli olduğu, geçmişte edinilmiş malların paylaşımına etki etmediği anlamına gelir. Bu prensip, mal rejiminin tasfiyesi sürecini karmaşık hale getirebilir; zira sözleşme öncesinde edinilmiş malların paylaşımı, eşlerin daha önce tabi olduğu mal rejimine (örneğin yasal rejim olan Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi) göre yapılırken, sözleşme tarihinden sonra edinilen mallar yeni seçilen rejime göre değerlendirilecektir. Bu durum, gelecekteki olası uyuşmazlıklarda iki farklı dönemin tasfiyesinin ayrı ayrı yapılmasını gerektirebilir ve bu nedenle uzman bir hukuki danışmanlık alınmasını zorunlu kılar.
Mal Ayrılığı Sözleşmesi Geçmişe Etkili Yapılabilir Mi?
Türk Medeni Kanunu’ndaki genel kurala göre, evlilik sözleşmeleri geriye dönük (geçmişe etkili) olarak yapılamaz. Sözleşmeler, ancak kuruldukları tarihten itibaren ileriye dönük hukuki sonuçlar doğurur. Yargıtay’ın bu konudaki kararları da bu prensibi kesin bir şekilde desteklemektedir ve sözleşmelerin geriye yürümesine izin vermemektedir. Bu katı kural, hukuki güvenlik ilkesiyle doğrudan ilişkilidir. Sözleşmelerin geriye dönük etki yapması, üçüncü şahısların (örneğin alacaklıların) haklarını tehlikeye atabilir ve malvarlığı ilişkilerinde belirsizlik yaratabilir. Bu nedenle kanun koyucu, evlilik sözleşmelerinin geçmişteki edinilmiş malları etkilemesine izin vermeyen net bir duruş sergilemiştir.
Bu kuralın istisnası, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren yeni Medeni Kanun ile getirilmiştir. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan çiftlere, yasanın yürürlük tarihinden itibaren bir yıllık süre içinde özel bir sözleşme yaparak, yasal mal rejimini (Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi) evlilik tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde seçme hakkı tanınmıştır. Ancak bu, geçiş dönemi için tanınmış, sınırlı ve bir defaya mahsus bir düzenlemedir ve söz konusu bir yıllık süre sona ermiştir. Bu özel durum haricinde, evlilik sözleşmelerinin geriye dönük olarak hüküm ifade etmesi mümkün değildir.
Evlilik Sözleşmesi Yabancı Dilde Hazırlanabilir Mi?
Türk vatandaşı olmayan bireylerin, Türk vatandaşlarıyla veya kendi aralarında Türkiye’de evlilik sözleşmesi yapmaları hukuken mümkündür. Ancak, sözleşmenin geçerliliği için Türk hukukundaki prosedürlere uygun hareket edilmesi şarttır. Türk hukuku, resmi makamlar önünde yapılan tüm işlemlerin Türkçe olmasını esas alır. Bu nedenle, taraflardan birinin Türkçe bilmemesi durumunda, sözleşmenin içeriğinin tam olarak anlaşıldığından emin olmak amacıyla yeminli bir tercüman bulundurulması zorunludur.
Yabancı bir dilde hazırlanan bir evlilik sözleşmesi, ancak yeminli tercümesi ile birlikte noterde onaylandığında geçerlilik kazanabilir. Noterlik genelgeleri, yabancı dildeki bir belgenin onaylanması veya düzenlenmesi sırasında tercüman bulundurulmasını şart koşmaktadır. Tercüman, sözleşme metnini ilgili tarafa kendi dilinde okuyarak veya anlatarak içeriği tam olarak anlamasını sağlar ve sözleşmeyi taraflarla birlikte imzalayarak resmiyete kavuşturur.
Bu tercüman zorunluluğu, basit bir idari işlemden ziyade, sözleşmenin temelini oluşturan irade beyanının sağlıklı bir şekilde gerçekleştiğinin güvencesidir. Bu kural, Türkçe bilmeyen tarafın sözleşmenin tüm hukuki hükümlerini, özellikle karmaşık sonuçlarını tam olarak anladığının resmi bir kanıtını oluşturur. İleride olası bir uyuşmazlık durumunda, bu prosedür, tarafın “sözleşmenin içeriğini anlamıyordum” şeklindeki bir irade sakatlığı iddiasını ileri sürmesini zorlaştırır. Dolayısıyla, yabancı dildeki bir sözleşmenin geçerliliği, sadece metnin doğru çevrilmiş olmasıyla değil, bu çeviri işleminin resmi makamlar ve yeminli bir tercüman eşliğinde gerçekleştirilmesiyle sağlanmaktadır.
Evlendikten Sonra Evlilik Sözleşmesi Yapılır Mı?
Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 203. maddesi uyarınca, halk arasında evlilik sözleşmesi olarak bilinen mal rejimi sözleşmesi, evlenmeden önce veya evlilik birliği devam ederken herhangi bir zamanda yapılabilir. Taraflar, evlilik öncesinde noterde düzenleme veya onaylama şeklinde sözleşme yapabilecekleri gibi, evlendirme memuruna yazılı beyanda bulunarak da mal rejimini seçebilirler. Ancak, evlendikten sonra yapılacak olan sözleşmeler için kanun, tarafların sadece noter huzurunda resmi bir senetle işlem yapmasını zorunlu kılmaktadır; evlendirme memuru aracılığıyla sözleşme yapma imkanı bu aşamada mevcut değildir. Bu düzenleme, eşlerin ileriki dönemde ortaya çıkabilecek ihtiyaçlarına göre mal rejimlerini değiştirme konusunda yasal bir esneklik sağlamaktadır.
Evlilik Sözleşmesi Nasıl İptal Edilir?
Evlilik sözleşmesi, öncelikle eşlerin ortak iradesiyle her zaman feshedilebilir veya değiştirilebilir. Ancak, bir sözleşmenin hukuken iptali, ancak birtakım geçerlilik şartlarının sağlanmaması durumunda söz konusu olur. Sözleşme, Türk Medeni Kanunu’nda öngörülen noterlik şartına uyulmadan yapılmışsa kendiliğinden geçersizdir. İptal davası ise, sözleşmenin kurulması sırasında hata, hile veya korkutma gibi iradeyi sakatlayan durumların varlığı halinde, ilgili tarafça aile mahkemesinde açılabilir. Hukuk sistemimiz, sözleşmeye konulsa dahi boşanma tazminatı, çocuk velayeti veya nafaka gibi kamu düzenine ilişkin hükümleri kesin olarak hükümsüz kabul eder; bu tür maddeler, sözleşmenin kendisi geçerli olsa dahi hukuki bir sonuç doğurmaz.
Evlilik Sözleşmesi Noter Ücreti 2025
Evlilik sözleşmesi için noter ücreti, tek bir sabit tutardan ziyade, çeşitli kalemlerden oluşan bir maliyettir ve sözleşmenin içeriğiyle doğrudan ilişkilidir. 2025 yılı noterlik tarifesine göre, sözleşmenin hazırlanması için alınan düzenleme ücreti 783,82 TL olarak belirlenmiş olup , bunun yanında noterin kaleme aldığı her sayfa için 61,12 TL yazı ücreti ve işlemden elde edilen harcın yüzde 30’u oranında bir genel noter ücreti tahsil edilmektedir. Bu maliyetler, sözleşmenin kapsamına ve sayfa sayısına göre değişkenlik gösterebileceği için, net bir rakam elde etmek amacıyla işlemin yapılacağı notere başvurularak detaylı bir hesaplama yapılması en doğru yaklaşım olacaktır.
Anlaşmalı Evlilik Nedir?
Türk hukukunda “anlaşmalı evlilik” şeklinde bir hukuki terim bulunmamaktadır; doğru kavram, evliliğin sona erdirilmesi sürecini ifade eden “anlaşmalı boşanma”dır. Bu boşanma türü, tarafların evliliklerinin en az bir yıl sürmüş olması koşuluyla, boşanmanın tüm sonuçları üzerinde (mal paylaşımı, velayet, nafaka ve tazminat gibi) tam bir mutabakata varmasıyla gerçekleşir. Eşlerin bu mutabakatı bir protokol haline getirerek mahkemeye sunması ve hakimin bu protokolü onaylamasıyla süreç tek celsede tamamlanabilmekte, böylece çekişmeli yargılamaların getirdiği uzun ve yıpratıcı süreçler önlenmektedir.
Mal Ayrılığı Sözleşmesi Ne Zaman Yapılır?
Mal ayrılığı sözleşmesi, Türk Medeni Kanunu’na göre, evlenmeden önce nişanlılık döneminde veya evlilik birliği devam ederken herhangi bir zamanda yapılabilir. Bu sözleşme ile eşler, kanun gereği geçerli olan “edinilmiş mallara katılma rejimi” yerine, evlilik süresince edindikleri malların her bir eşin kendi mülkiyetinde kalmasını ve boşanma halinde bir tasfiye işlemine tabi tutulmamasını kararlaştırırlar. Yasal mal rejiminin otomatik olarak uygulanmasını istemeyen taraflar için bu sözleşme, kişisel mal varlıklarını koruma altına almak adına önemli bir hukuki araçtır ve zorunlu noterlik şekil şartına tabidir.
Eşim Evlilik Sözleşmesi İstiyor
Eşinizin evlilik sözleşmesi istemesi, genellikle gelecekteki olası durumlara karşı bir tür finansal güvence sağlama amacı taşır ve bu durumun bir güvensizlik göstergesi olarak algılanmaması önemlidir. Böyle bir talep karşısında atılacak en doğru adım, her iki tarafın da kendi haklarını ve yükümlülüklerini tam olarak anlayabilmesi için bağımsız birer boşanma avukatından hukuki danışmanlık almasıdır. Evlilik sözleşmeleri, yalnızca mal rejiminin düzenlenmesiyle sınırlı olup, sadakat yükümlülüğü, çocuk velayeti, nafaka veya tazminat gibi kişisel hukuk alanına giren konulara ilişkin hükümler içermesi yasal olarak mümkün değildir.
Evlilik Sözleşmesi Yasal Mı?
Evlilik sözleşmesi, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 202. ve 203. maddeleriyle yasal dayanağa oturtulmuş, tamamen geçerli ve hukuki bir belgedir. Bu sözleşmenin yasal geçerliliği, kanunun öngördüğü sıkı şartlara bağlıdır: öncelikle eşlerin ayırt etme gücüne sahip olması, sözleşmenin noterde düzenlenmesi veya onaylanması ve tarafların bizzat imzalaması zorunludur. Ayrıca, sözleşmenin içeriği de kanuni sınırlar içinde kalmalıdır; yani eşler, ancak kanunda sayılan edinilmiş mallara katılma, mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı veya mal ortaklığı rejimlerinden birini seçebilirler, kendilerine özgü yeni bir rejim oluşturamazlar.
Evlilik Sözleşmesi Geçerli Mi?
Bir evlilik sözleşmesinin geçerli kabul edilebilmesi için, Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü şekil şartlarına eksiksiz uyulması gereklidir; noter huzurunda düzenlenmeyen veya onaylanmayan bir sözleşme kesin olarak hükümsüzdür. Ancak, sözleşmenin sadece şekilsel olarak geçerli olması yetmez; içeriğindeki hükümlerin de hukuka uygun olması şarttır. Tarafların boşanma durumunda nafaka, tazminat veya çocukların velayeti gibi kişisel haklardan feragat etmesini öngören maddeler, sözleşmeye dahil edilseler dahi, kanun tarafından kesin hükümsüz kabul edilir ve mahkeme tarafından dikkate alınmaz. Bu nedenle, sözleşmenin tümü geçerli olsa bile, hukuka aykırı hükümleri mahkeme nezdinde herhangi bir bağlayıcılık taşımaz.
Evlilik Sözleşmesi Nedir?
Halk arasında “evlilik sözleşmesi” olarak bilinen hukuki belge, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) “mal rejimi sözleşmesi” olarak tanımlanmaktadır. Bu sözleşme, evlenmek üzere olan nişanlıların veya evli çiftlerin, evlilik birliği süresince edinecekleri mal varlıklarının yönetimini, bu mallardan doğan sorumlulukları ve evliliğin boşanma veya ölüm gibi bir sebeple sona ermesi durumunda mal varlığının nasıl paylaşılacağını (tasfiye edileceğini) düzenleyen resmi bir anlaşmadır. Türkiye’de, 1 Ocak 2002’den sonra evlenen çiftler arasında, aksine bir sözleşme yapılmadığı takdirde yasal mal rejimi olan “edinilmiş mallara katılma rejimi” otomatik olarak uygulanır. Bu rejimde, evlilik sırasında emek karşılığı edinilen mallar boşanma halinde eşler arasında eşit olarak paylaşılır. Ancak çiftler, bu yasal rejimi benimsemek istemiyorlarsa, noter huzurunda bir mal rejimi sözleşmesi imzalayarak kanunda belirtilen diğer üç seçimlik rejimden birini tercih edebilirler: Bunlar; her eşin kendi mal varlığından sorumlu olduğu “mal ayrılığı rejimi”, mal ayrılığının temel prensiplerini benimseyip aile için kullanılan bazı malların eşit paylaşımını öngören “paylaşmalı mal ayrılığı rejimi” veya eşlerin kişisel malları dışındaki tüm varlıklarını birleştirdiği “mal ortaklığı rejimi”dir. Bu sözleşmenin kapsamı yalnızca mali konularla sınırlıdır; velayet, nafaka veya sadakat yükümlülüğü gibi kişisel konuları düzenleyemez.
Evlilik Sözleşmesinin Hukuki Geçerliliği
Bir evlilik sözleşmesinin, yani mal rejimi sözleşmesinin hukuken geçerli ve bağlayıcı olabilmesi için Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen sıkı şartlara uyması zorunludur. İlk olarak, sözleşmeyi imzalayan tarafların ayırt etme gücüne sahip olması, yani yaptıkları işlemin anlam ve sonuçlarını kavrayabilecek hukuki ehliyete haiz olmaları gerekir. Eğer taraflardan biri reşit değilse veya kısıtlı ise, yasal temsilcilerinin (veli veya vasi) rızası ve sözleşmeye imza atması zorunludur. İkinci ve en kritik şart, sözleşmenin resmi şekilde yapılmasıdır. Kanun bu konuda iki yöntem öngörmektedir: Taraflar, evlilikten önce veya sonra bir notere giderek sözleşmeyi “düzenleme” (noterin metni hazırlaması) veya “onaylama” (tarafların hazırladığı metindeki imzaların noter tarafından tasdik edilmesi) şeklinde yapabilirler. Alternatif olarak, yalnızca evlilik başvurusu sırasında, seçtikleri mal rejimini yazılı bir beyanla evlendirme memurluğuna bildirebilirler. Tarafların kendi aralarında, noter veya evlendirme memuru olmaksızın yaptıkları yazılı anlaşmalar hukuken kesin olarak geçersizdir. Son olarak, sözleşmenin içeriği kanunun emredici hükümlerine, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olamaz; yalnızca kanunda tanımlanan mal rejimlerinden birinin seçilmesi ve bu rejimin yasal sınırlar içinde düzenlenmesi mümkündür.
Noterde Mal Ayrılığı Sözleşmesi Nasıl Yapılır?
Noterde mal ayrılığı veya başka bir mal rejimi sözleşmesi yapmak, belirli adımları içeren resmi bir süreçtir. Sürecin sağlıklı ilerlemesi için tarafların öncelikle bir aile hukuku avukatından danışmanlık alarak kendi mali durumlarına en uygun rejimi belirlemeleri ve sözleşme taslağını hazırlamaları tavsiye edilir. Ardından, taraflar geçerli kimlik belgeleriyle (nüfus cüzdanı, pasaport vb.) birlikte notere başvururlar. Eğer taraflardan biri Türkçe bilmiyorsa, işlemlerin yeminli bir tercüman eşliğinde yapılması zorunludur ve bu durumun notere önceden bildirilmesi gerekir. Noterde süreç iki şekilde ilerleyebilir: Birincisi “düzenleme” şeklinde olup, taraflar taleplerini notere iletir ve noter hukuki çerçeveye uygun olarak sözleşmeyi hazırlar. İkincisi ise “onaylama” şeklinde olup, tarafların kendi hazırladıkları veya avukatları aracılığıyla hazırlattıkları sözleşme metnini notere sunmalarıdır; bu durumda noter, metnin hukuka uygunluğunu denetler ve imzaların taraflara ait olduğunu tasdik eder. Her iki durumda da noter, tarafların kimliklerini doğrular, hukuki ehliyetlerinin tam olduğunu ve sözleşmeyi özgür iradeleriyle imzaladıklarını teyit eder. Noter ayrıca, sözleşmenin hukuki sonuçları hakkında tarafları bilgilendirme (aydınlatma) yükümlülüğünü yerine getirir. Tüm kontrollerin ardından sözleşme, taraflarca (ve gerekiyorsa yasal temsilcilerince) noter huzurunda imzalanır ve noter tarafından mühürlenerek resmiyet kazanır.
Evlilik Sözleşmesi Noter Ücreti 2025
Evlilik sözleşmesi (mal rejimi sözleşmesi) için noterde ödenecek ücret, sabit bir tutar olmayıp, Adalet Bakanlığı tarafından her yıl Resmi Gazete’de yayımlanan “Noterlik Ücret Tarifesi”ne göre hesaplanan birden fazla kalemden oluşur. Mal rejimi sözleşmeleri, belirli bir parasal değer içermeyen işlemler kategorisinde değerlendirilir. 2025 yılı tarifesine göre toplam maliyeti oluşturan temel bileşenler şunlardır: Her sayfa için alınan 61,12 TL tutarındaki “yazı ücreti” (sözleşmenin dairede kalan nüshası ile taraflara verilen asıl ve örneklerin her bir sayfası için ayrı ayrı hesaplanır) ; noter tarafından hazırlanan belgeler için alınan ve 2025 yılı için yaklaşık 783,82 TL olan “düzenleme ücreti” ; işlem başına maktu olarak alınan 19,10 TL’lik “tescil ücreti” ; ve yapılan işleme ilişkin devlet harcının %30’u oranında hesaplanan ve minimum 44,56 TL olan genel “noter ücreti”. Bu kalemlere ek olarak, damga vergisi ve değerli kâğıt bedeli gibi ek masraflar da toplam ücrete dahil edilir. Bu bileşenler bir araya geldiğinde, 2025 yılı itibarıyla standart ve çok uzun olmayan bir mal rejimi sözleşmesinin toplam noter masrafının yaklaşık olarak 5.000 TL ile 5.500 TL arasında olacağı tahmin edilmektedir.
Evlilik Sözleşmesi Dijital Ortamda Düzenlenebilir Mi?
Mevcut Türk hukuku düzenlemeleri çerçevesinde, evlilik sözleşmesinin (mal rejimi sözleşmesi) tamamen dijital veya online bir ortamda, e-noter sistemleri aracılığıyla yapılması mümkün değildir. Bunun temel nedeni, kanunun bu tür sözleşmeler için aradığı geçerlilik şartıdır. Hukuk sistemimizde sözleşmeler için “adi yazılı şekil” ve “resmi şekil” olmak üzere iki temel form bulunur. Güvenli elektronik imza, kanunen ıslak imzanın tüm hukuki sonuçlarını doğurur ve “adi yazılı şekil” gerektiren sözleşmelerin (örneğin kira sözleşmeleri) dijital ortamda geçerli bir şekilde kurulmasını sağlar. Ancak, evlilik sözleşmesi gibi aile hukukunun temelini oluşturan ve yüksek önem atfedilen belgeler için kanun “resmi şekil” şartı aramaktadır. Resmi şekil, sadece metnin yazılı olup imzalanmasından ibaret değildir; aynı zamanda tarafların kimliklerinin, hukuki ehliyetlerinin ve iradelerinin özgür olduğunun devlet tarafından yetkilendirilmiş bir memur (noter) huzurunda fiziksel olarak teyit edilmesini gerektirir. Noterin tarafları sözleşmenin sonuçları hakkında bilgilendirme (aydınlatma) gibi aktif ve koruyucu rolü, mevcut dijital sistemlerle ikame edilemediğinden, bu sözleşmelerin geçerliliği için noter huzurunda bizzat bulunma zorunluluğu devam etmektedir.
Mal Ayrılığı Sözleşmesi Geçmişe Etki Eder Mi?
Hayır, evlilik birliği devam ederken yapılan bir mal ayrılığı sözleşmesi, yapıldığı tarihten öncesine, yani geçmişe etki etmez (makable şamil değildir). Bu kural, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarıyla kesin ve net bir şekilde uygulanmaktadır. Hukuki olarak, evlilik sırasında akdedilen bir mal rejimi sözleşmesi, yalnızca imzalandığı tarihten itibaren ileriye dönük olarak hüküm ve sonuç doğurur. Bu ilkenin temelinde “hukuki güvenlik” ve “kazanılmış hakların korunması” prensipleri yatmaktadır. Evlilik tarihinden sözleşme tarihine kadar geçen sürede, eşler o dönemde geçerli olan mal rejimine (genellikle yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine) göre hak ve yükümlülüklere sahip olmuşlardır. Sonradan yapılan bir sözleşmenin bu kazanılmış hakları geriye dönük olarak değiştirmesine izin verilmesi, hukuki durumu belirsizleştirir ve tarafların mevcut hukuki rejime olan güvenini sarsardı. Dolayısıyla, örneğin 2015’te evlenen ve 2025’te mal ayrılığı sözleşmesi yapan bir çiftin boşanması halinde, 2015-2025 arasında edinilen mallar “edinilmiş mallara katılma rejimi” kurallarına göre tasfiye edilirken, 2025’ten sonra edinilen mallar “mal ayrılığı rejimi” gereğince kişisel mal sayılacaktır. Kanunun, 1 Ocak 2002’den önce evlenenler için tanıdığı ve yasal mal rejimini geçmişe etkili kılma imkanı veren bir yıllık geçiş süresi ise давно sona ermiştir ve günümüzdeki sözleşmeler için geçerli değildir.
Evlilik Sözleşmesi Nedir Nasıl Yapılır?
Evlilik sözleşmesi, hukuki adıyla mal rejimi sözleşmesi, eşlerin evlilik birliğindeki mal varlıklarını yönetme ve evliliğin sona ermesi durumunda bu varlıkları paylaşma usulünü belirledikleri resmi bir anlaşmadır. Bu sözleşme, kanunun otomatik olarak uyguladığı “edinilmiş mallara katılma rejimi” yerine, tarafların kendi mali durumlarına daha uygun olan “mal ayrılığı”, “paylaşmalı mal ayrılığı” veya “mal ortaklığı” rejimlerinden birini seçmelerine olanak tanır. Sözleşmenin yapılabilmesi için kanun, sıkı şekil şartları öngörmüştür ve bu şartlara uyulmaması halinde sözleşme geçersiz sayılır. Sözleşme yapmanın iki geçerli yolu bulunmaktadır: Birincisi ve en yaygın olanı, evlilikten önce veya evlilik sırasında bir notere başvurmaktır. Noterde, tarafların taleplerine göre metnin noter tarafından hazırlanması (düzenleme) veya tarafların hazırladığı metindeki imzaların noter tarafından tasdik edilmesi (onaylama) şeklinde yapılabilir. İkinci yol ise sadece evlilik öncesinde mümkündür; çiftler, evlilik başvurusu esnasında evlendirme memurluğuna, seçtikleri mal rejimini belirten imzalı yazılı bir belge sunabilirler. Her iki yöntemde de sözleşmeyi imzalayacak kişilerin ayırt etme gücüne sahip olması, küçük veya kısıtlı iseler yasal temsilcilerinin de imzasıyla onay vermesi ve işlemin bizzat taraflarca yapılması (vekâletname ile yapılamaz) esastır.
Noter Evlilik Sözleşmesi Ücreti
Noterde yapılan bir evlilik sözleşmesinin (mal rejimi sözleşmesi) ücreti, 2025 yılı için Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen resmi tarifeye göre hesaplanır ve çeşitli kalemlerin toplamından oluşur. Bu işlem, belirli bir maddi değeri olmadığı için maktu ücretlere tabidir. Toplam maliyeti etkileyen ana unsurlar; sözleşmenin her bir sayfası ve nüshası için alınan 61,12 TL’lik “yazı ücreti”, belgenin noter tarafından düzenlenmesi halinde alınan ve yaklaşık 783,82 TL olan “düzenleme ücreti”, işlem başına sabit 19,10 TL olan “tescil ücreti” ve yasal harç üzerinden hesaplanan minimum 44,56 TL’lik genel “noter ücreti”dir. Bu temel ücretlere ek olarak, devlete ödenen damga vergisi ve değerli kâğıt bedeli gibi ek maliyetler de faturaya yansıtılır. Dolayısıyla, sözleşmenin sayfa sayısı ve karmaşıklığına bağlı olarak nihai ücret değişiklik gösterse de, 2025 yılı itibarıyla ortalama bir evlilik sözleşmesinin noter masrafının yaklaşık 5.000 TL ile 5.500 TL aralığında olması beklenmektedir. Bu rakamlar, işlemin yapılacağı noterden teyit edilmelidir, zira sayfa sayısı gibi değişkenler nihai tutarı doğrudan etkileyecektir.
Mal Ayrılığı Sözleşmesi Ne Zaman Yapılır?
Mal ayrılığı sözleşmesi, hukuki adıyla mal rejimi sözleşmesi, zamanlama açısından taraflara büyük bir esneklik sunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 203. maddesi uyarınca bu sözleşme, evlilikten önce (nişanlılık döneminde) yapılabileceği gibi, evlilik birliği devam ederken herhangi bir zamanda da yapılabilir. Sözleşmenin ne zaman yapıldığı, hukuki olarak ne zaman yürürlüğe gireceğini belirler. Eğer sözleşme evlenmeden önce yapılırsa, evliliğin resmi olarak gerçekleştiği andan itibaren geçerlilik kazanır ve evlilik boyunca edinilen tüm mallar bu sözleşme hükümlerine tabi olur. Eğer sözleşme evlilik devam ederken yapılırsa, noterde imzalandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer ve sadece o tarihten sonra edinilen malları kapsar; önceki dönemde edinilen mallar ise o dönemde geçerli olan mal rejimine (genellikle yasal mal rejimi) göre tasfiye edilir. Ayrıca, kanun belirli haklı sebeplerin varlığı halinde (örneğin eşlerden birinin mal varlığının borca batık olması veya diğer eşin menfaatlerini tehlikeye düşürmesi gibi), eşlerden birinin tek taraflı olarak mahkemeye başvurarak mevcut mal rejiminin hâkim kararıyla mal ayrılığına dönüştürülmesini talep etmesine de olanak tanır; bu duruma “olağanüstü mal rejimi” denir.
Evlilik Sözleşmesinde Tazminat Düzenlenebilir Mi?
Evlilik sözleşmelerinde, boşanma halinde ödenecek maddi ve manevi tazminat veya nafaka gibi konulara ilişkin düzenlemeler yapılması hukuken mümkün değildir. Bu tür hükümler sözleşmeye konulsa dahi, Türk hukukunda “kesin hükümsüzlük” ilkesi gereğince hiçbir geçerlilikleri yoktur ve mahkemeler tarafından kesinlikle uygulanmaz. Mal rejimi sözleşmeleri, sadece evlilik birliği içindeki malların yönetimi ve boşanma anındaki paylaşımını düzenlerken, tazminat ve nafaka gibi konular, ancak boşanma davası sırasında tarafların kusur durumu ve ekonomik şartları gibi somut koşullar gözetilerek hakim tarafından karara bağlanabilecek hususlardır.
Evlilik Sözleşmesi Ne İşe Yarar?
Halk arasında “evlilik sözleşmesi” olarak bilinen, hukuki adıyla “mal rejimi sözleşmesi”, evlilik birliği süresince ve evliliğin sona ermesi durumunda (boşanma veya ölüm) eşlerin mal varlıklarının nasıl yönetileceğini ve paylaşılacağını düzenleyen resmi bir belgedir. Türk Medeni Kanunu’na göre, 01.01.2002 tarihinden sonra evlenen çiftler arasında herhangi bir sözleşme yapılmadığı takdirde yasal mal rejimi olan “edinilmiş mallara katılma rejimi” otomatik olarak uygulanır. Evlilik sözleşmesinin temel işlevi, eşlere bu yasal rejimin dışına çıkarak kanunda sınırlı sayıda belirtilmiş olan diğer mal rejimlerinden birini seçme imkanı tanımasıdır. Eşler bu sözleşme ile mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı veya mal ortaklığı rejimlerinden birini tercih edebilirler. Bu sayede, evlilik öncesi sahip olunan veya evlilikte edinilecek malların mülkiyet durumunu, bir eşin ticari faaliyetlerinden doğan borçlarının diğer eşin mal varlığını etkilememesini ve olası bir ayrılık durumunda mal paylaşımının nasıl yapılacağını önceden netleştirerek hukuki bir güvence oluştururlar. Bu sözleşme, gelecekte yaşanabilecek uzun ve yıpratıcı mal paylaşımı davalarının önüne geçerek taraflara finansal öngörülebilirlik ve güvenlik sağlar. Ancak unutulmamalıdır ki, evlilik sözleşmesi yalnızca mal varlığına ilişkin düzenlemeler içerebilir; nafaka, velayet veya sadakat yükümlülüğü gibi şahsi konuları düzenleyemez ve bu yöndeki hükümler geçersiz sayılır.
Evlendikten Sonra Mal Ayrılığı Sözleşmesi Yapılabilir Mi?
Evet, Türk Medeni Kanunu uyarınca evlendikten sonra mal ayrılığı sözleşmesi yapılması hukuken mümkündür ve sıkça başvurulan bir yoldur. Kanun, eşlere evlilik birliği devam ederken diledikleri zaman mevcut mal rejimini değiştirme esnekliği tanımaktadır. Evli çiftler, karşılıklı anlaşarak bir notere başvurduklarında, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminden ayrılarak mal ayrılığı rejimini seçebilirler. Bu işlem, tıpkı evlilik öncesinde olduğu gibi, noter huzurunda düzenleme veya onaylama şeklinde yapılan resmi bir sözleşme ile gerçekleştirilir ve her iki eşin de bizzat katılımı ve imzası zorunludur. Evlendikten sonra yapılan mal ayrılığı sözleşmesinin en kritik hukuki sonucu, sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren ileriye dönük olarak hüküm ifade etmesidir. Bu durum, evlilik tarihinden sözleşmenin yapıldığı tarihe kadar edinilen malların, önceki rejime (genellikle edinilmiş mallara katılma rejimi) göre tasfiye edileceği, sözleşme tarihinden sonra edinilen malların ise mal ayrılığı rejimi kurallarına tabi olacağı anlamına gelir. Bu nedenle, evliyken mal rejimi değişikliği yapmak, çiftlerin mal varlıkları için iki aşamalı bir hukuki statü oluşturur.
Evlilik Sözleşmesinin Mirasa Etkisi
Evlilik sözleşmesi, bir eşin vefatı durumunda miras paylaşımını doğrudan değil, dolaylı yoldan ve oldukça önemli ölçüde etkiler. Bu sözleşme, sağ kalan eşin yasal mirasçılık sıfatını veya Türk Medeni Kanunu’nda belirlenmiş miras payı oranlarını (örneğin, çocuklar ile birlikte mirasçı ise dörtte bir) değiştirmez. Sözleşmenin asıl etkisi, vefat eden eşin geride bıraktığı ve mirasçılar arasında paylaştırılacak olan terekenin (miras bırakanın tüm mal varlığı) büyüklüğünü belirlemesinde ortaya çıkar. Bir eşin vefatıyla evlilik birliği sona erdiğinde, miras paylaşımından önce mal rejiminin tasfiyesi işlemi yapılır. Eğer eşler arasında yasal mal rejimi (edinilmiş mallara katılma) geçerliyse, sağ kalan eşin evlilik birliğinde edinilen malların değeri üzerinden “katılma alacağı” hakkı doğar ve bu alacak, terekenin borcu olarak kabul edilerek mirastan düşülür. Ancak, eşler mal ayrılığı rejimini seçmişlerse, sağ kalan eşin böyle bir alacak hakkı olmaz ve vefat eden eşin tüm kişisel mal varlığı, herhangi bir kesinti yapılmaksızın doğrudan terekeye dahil olur. Dolayısıyla, evlilik sözleşmesi ile seçilen mal rejimi, terekenin net değerini artırıp azaltarak sağ kalan eşin ve diğer mirasçıların alacağı nihai miras miktarını temelden değiştirir.
Mal Ayrılığı Sözleşmesi Ölüm Halinde Ne Olur?
Eşlerden birinin vefat etmesi durumunda, aralarında geçerli bir mal ayrılığı sözleşmesi varsa, mal paylaşımı süreci oldukça net ve öngörülebilirdir. Mal ayrılığı rejiminin temel prensibi gereği, her eş kendi mal varlığının tek sahibidir ve evlilik birliği bu durumu değiştirmez. Bu nedenle, bir eşin ölümüyle evlilik sona erdiğinde, sağ kalan eşin vefat eden eşin mal varlığı üzerinde mal rejiminden kaynaklanan herhangi bir alacak hakkı (örneğin edinilmiş mallara katılma rejimindeki “katılma alacağı”) bulunmaz. Vefat eden eşin adına kayıtlı olan tüm menkul ve gayrimenkul mallar, borçları düşüldükten sonra, bütünüyle onun terekesini oluşturur. Bu aşamadan sonra miras hukuku kuralları devreye girer. Sağ kalan eş, mal rejiminden bir hak iddia edemese de, vefat eden eşin yasal mirasçısı sıfatını korur. Dolayısıyla, vefat eden eşin terekesi, diğer yasal mirasçılar (çocuklar, anne-baba vb.) ile sağ kalan eş arasında kanunda belirtilen miras payları oranında paylaştırılır. Özetle, mal ayrılığı sözleşmesi ölüm halinde mal rejiminin tasfiyesini ortadan kaldırır ve vefat eden eşin tüm kişisel mallarının doğrudan miras konusu olmasını sağlar.
Noterde Evlilik Sözleşmesi Nasıl Yapılır?
Evlilik sözleşmesi, kanuni adıyla mal rejimi sözleşmesi, geçerli olabilmesi için mutlaka noter huzurunda yapılması gereken, sıkı şekil şartlarına tabi bir belgedir. Noterde evlilik sözleşmesi yapmak için eşlerin veya evlenecek çiftlerin birlikte hareket etmesi gerekir ve süreç şu adımları içerir: Öncelikle, tarafların notere bizzat başvurmaları esastır, zira bu hak kişiye sıkı sıkıya bağlıdır ve genellikle vekaletname ile kullanılamaz. Başvuru sırasında tarafların yanlarında geçerli Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartlarını (yabancı uyruklular için pasaport) ve vesikalık fotoğraflarını (genellikle üçer adet) bulundurmaları istenir. Taraflardan biri Türkçe bilmiyorsa, işlemlerin yeminli bir tercüman eşliğinde yapılması zorunludur ve bu durumun notere önceden bildirilmesi gerekir. Noterde iki temel yöntemle sözleşme yapılabilir: Birincisi “düzenleme” şeklinde olup, taraflar taleplerini notere iletir ve noter hukuki metni kendisi hazırlar. İkincisi ise “onaylama” şeklinde olup, tarafların genellikle bir avukat yardımıyla önceden hazırladıkları sözleşme metni notere sunulur ve noter tarafından incelenerek resmi onayı yapılır. Her iki durumda da noter, tarafların sözleşme yapma ehliyetine (ayırt etme gücüne) sahip olup olmadığını kontrol eder ve metin okunduktan sonra taraflarca imzalanarak işlem tamamlanır.
Mal Ayrılığı Sözleşmesi Noter Ücreti
Mal ayrılığı sözleşmesi yapmak için notere ödenecek ücret, sabit bir tutar olmayıp çeşitli kalemlerin toplamından oluşur ve sözleşmenin içeriği ile uzunluğuna göre değişiklik gösterebilir. 2025 yılı itibarıyla, standart ve çok uzun olmayan bir mal ayrılığı sözleşmesinin toplam noter masrafının yaklaşık olarak 5,000 TL ile 5,500 TL aralığında olması öngörülmektedir. Bu toplam maliyet, Adalet Bakanlığı tarafından her yıl yayımlanan Noterlik Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanır ve temel olarak şu bileşenleri içerir: Noter ücreti (genellikle işlemden alınan harcın %30’u oranında), damga vergisi, ve sözleşmenin her sayfası için alınan “yazı ücreti”. Eğer sözleşme noter tarafından hazırlanmak yerine taraflarca getirilip sadece onaylatılıyorsa, bu durumda “karşılaştırma ücreti” de eklenir. Ayrıca, taraflardan birinin yabancı uyruklu olması ve yeminli tercüman gerektirmesi halinde, noter tarafından alınacak çeviri ücreti ve tercümanın kendi hizmet bedeli de toplam maliyete dahil edilecektir. En doğru ve güncel ücret bilgisi, işlemin yapılacağı noterden doğrudan alınabilir.
Evlilik Sözleşmesi Evliyken Yapılır Mı?
Evet, Türk Medeni Kanunu, evli çiftlere evlilik birliği devam ederken diledikleri herhangi bir zamanda evlilik sözleşmesi (mal rejimi sözleşmesi) yapma hakkını açıkça tanımaktadır. Evlilik sözleşmesi yapmak için herhangi bir süre kısıtlaması bulunmamaktadır; dolayısıyla çiftler, evliliğin başında, ortasında veya ilerleyen yıllarında, değişen yaşam koşulları ve finansal durumlarına göre yeni bir mal rejimine geçmeye karar verebilirler. Örneğin, eşlerden birinin ticari bir faaliyete başlaması, önemli bir miras alması veya sadece mali durumlarını daha net bir hukuki çerçeveye oturtma ihtiyacı duymaları gibi nedenlerle evliyken bu yola başvurabilirler. Süreç, evlilik öncesi yapılan sözleşme ile aynıdır: Her iki eşin de rızasıyla noter huzurunda resmi bir sözleşme imzalanması gerekir. Dikkat edilmesi gereken en önemli hukuki nokta, evliyken yapılan evlilik sözleşmesinin, imzalandığı tarihten itibaren geleceğe yönelik olarak geçerli olmasıdır. Bu, sözleşme tarihine kadar edinilmiş malların eski rejime, sözleşmeden sonra edinilecek malların ise yeni seçilen rejime tabi olacağı anlamına gelir.
Evlilik Sözleşmesi Örneği Word
İnternette “Evlilik Sözleşmesi Örneği Word” formatında bulunan hazır şablonlar, genel bir çerçeve sunsa da her çiftin özel mali durumunu yansıtmadığı için ciddi hukuki riskler taşır. Hukuken geçerli bir sözleşme; tarafların kimlik bilgileri, evlilik tarihi, seçilen mal rejiminin (örneğin, mal ayrılığı) açıkça belirtilmesi ve noter onayı gibi temel unsurları içermelidir. Ancak standart bir metin, şirket hisseleri, fikri mülkiyet hakları veya aile konutu gibi özel varlıkların yönetimini ve tasfiyesini detaylandırmaz. Bu nedenle, gelecekte hak kayıpları ve ispat zorlukları yaşamamak adına, genel şablonlar yerine bir aile hukuku avukatıyla çalışarak kişiye özel, detaylı bir sözleşme hazırlatmak en güvenli yoldur.
Evlilik Sözleşmesi Örneği Word
Evlilik Sözleşmesinde Nafakadan Feragat
Evlilik sözleşmesi veya evlilik birliği devam ederken, ileride doğması muhtemel bir yoksulluk nafakası hakkından peşinen feragat etmek hukuken imkansızdır. Bu yönde sözleşmeye konulacak bir hüküm, nafakanın kamu düzenine ilişkin bir konu olması sebebiyle kesin olarak geçersizdir. Hukuk sistemi, henüz doğmamış ve soyut bir haktan vazgeçilmesini korumaz. Nafakadan feragat, ancak bu hak somutlaştıktan sonra, yani boşanma davası açıldıktan sonra mümkündür. Taraflar, bir anlaşmalı boşanma protokolü imzalayarak, dava sürecinde ortaya çıkan nafaka hakkından karşılıklı olarak veya tek taraflı olarak vazgeçebilirler; bu feragat, mevcut bir hakka yönelik olduğu için geçerli kabul edilir.
Evlilik Sözleşmesi Nafakayı Kapsar Mı?
Hukuken bu sorunun cevabı kesin bir “hayır”dır. Halk arasında evlilik sözleşmesi olarak bilinen mal rejimi sözleşmeleri, yalnızca eşlerin evlilik birliği içindeki mal varlıklarının nasıl yönetileceğini ve evliliğin sona ermesi durumunda nasıl paylaşılacağını düzenler. Nafaka, velayet, maddi ve manevi tazminat gibi konular boşanmanın kişisel sonuçlarıdır ve bu sözleşmenin kapsamı dışındadır. Sözleşmeye “boşanma halinde taraflar nafaka talep etmeyecektir” gibi bir madde eklenmesi durumunda dahi, bu madde kamu düzenine aykırı olduğu için kesin olarak hükümsüzdür ve hiçbir hukuki bağlayıcılığı yoktur. Nafaka miktarı ve koşulları, sözleşmeyle değil, boşanma anındaki tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre hakim tarafından belirlenir.
Mal Ayrılığı Sözleşmesi Geçmişe Etki Eder Mi?
Kural olarak, evlilik birliği devam ederken yapılan mal ayrılığı sözleşmesi geçmişe etki etmez, yani geriye yürümez. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, sözleşme yapıldığı tarihten itibaren ileriye dönük olarak hüküm doğurur. Bu ilkeye göre, sözleşme tarihine kadar edinilmiş olan tüm mallar, o ana kadar geçerli olan rejime (genellikle yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine) göre tasfiye edilir. Mal ayrılığı rejimi ise sadece sözleşme tarihinden sonra edinilecek mallar için geçerli olur. Bu kuralın tek istisnası, 1 Ocak 2002’de Medeni Kanun yürürlüğe girdiğinde, daha önce evlenmiş çiftlere tanınan bir yıllık süreydi; bu süre içinde yapılan sözleşmelerle yasal mal rejiminin evlilik tarihinden itibaren geçerli olması kararlaştırılabiliyordu, ancak bu istisnai durum artık geçerli değildir.
Evlilik Sözleşmesi Mal Ayrılığı Örneği
Bir mal ayrılığı sözleşmesi örneği, rejimin temel prensiplerini yansıtan maddeler içerir. Bu maddeler tipik olarak; her eşin kendi mal varlığı üzerinde tam yönetim, yararlanma ve tasarruf hakkına sahip olduğunu , her eşin kendi borçlarından şahsen ve tüm mal varlığıyla sorumlu olduğunu ve belirli bir malın kendisine ait olduğunu iddia eden eşin bunu ispatla yükümlü olduğunu belirtir. Özellikle ispat yükümlülüğü kritik bir maddedir; zira bir malın kime ait olduğu kanıtlanamazsa, o malın eşlerin paylı mülkiyetinde olduğu kabul edilir. Bu durum, eşlerin evlilik boyunca mal edinimlerine dair fatura, tapu kaydı gibi belgeleri dikkatle saklamasını gerektirir.
Evlilik Sözleşmesi Ne Zaman Yapılır?
Türk Medeni Kanunu’na göre mal rejimi sözleşmesi için herhangi bir zaman sınırlaması yoktur; hem evlilikten önce (nişanlılık döneminde) hem de evlilik birliği devam ederken herhangi bir zamanda yapılabilir. Sözleşmenin yapılma usulü zamanlamaya göre değişir. Çiftler, evlenme başvurusu sırasında evlendirme memurluğuna seçtikleri mal rejimini yazılı olarak bildirerek bu işlemi gerçekleştirebilirler. Ancak evlilik kurulduktan sonra bir sözleşme yapılacaksa, bu işlemin geçerli olabilmesi için mutlaka noter huzurunda düzenleme veya onaylama şeklinde yapılması zorunludur.
Evlilik Sözleşmesinde Neler Olur?
Evlilik sözleşmesi, temelde eşlerin evlilikleri süresince ve boşanma durumunda mal varlıklarının nasıl yönetileceğini ve paylaşılacağını düzenler. Taraflar, kanunda sınırlı sayıda belirtilmiş olan mal rejimlerinden birini (mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı veya mal ortaklığı) seçebilirler; kanunun belirlediği bu rejimler dışında kendilerine özgü yeni bir rejim yaratamazlar. Sözleşme, seçilen rejimin kuralları çerçevesinde malların yönetimi, gelirlerin paylaşımı gibi detayları içerir. Geçerli olması için tarafların ayırt etme gücüne sahip olması, sözleşmenin resmi şekilde (noterde veya evlendirme dairesine bildirimle) yapılması ve eğer taraflar küçük veya kısıtlı ise yasal temsilcilerinin de imzasıyla rızalarının alınması gerekir.
Evlilik Anlaşması Örneği
“Evlilik anlaşması” olarak da bilinen mal rejimi sözleşmesinin standart bir örneği, tarafların kimlik bilgileri, evlilik tarihi ve en önemlisi, Türk Medeni Kanunu’nda tanımlanan seçimlik mal rejimlerinden hangisinin (mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı, mal ortaklığı) seçildiğine dair açık bir irade beyanını içerir. Ancak internette bulunan genel örnekler, tarafların özel durumlarını yansıtmadığı için yetersiz kalabilir. Etkili bir anlaşma, bir avukat tarafından kişiye özel olarak hazırlanmalı ve aile konutunun durumu, şirket hisseleri, bir eşin diğerinin malına yaptığı katkıların nasıl hesaplanacağı gibi spesifik mali konuları detaylı bir şekilde düzenlemelidir.
Yasal Mal Rejiminin Mal Ayrımına Dönüşümü
Eşlerin yasal mal rejimi olan “edinilmiş mallara katılma” rejiminden “mal ayrılığı” rejimine geçişi iki yolla mümkündür. Birincisi, eşlerin ortak iradesiyle noter huzurunda bir mal ayrılığı sözleşmesi imzalamalarıdır. İkincisi ise, haklı bir sebebin varlığı halinde eşlerden birinin tek taraflı talebi üzerine mahkeme kararıyladır. Türk Medeni Kanunu’nun 206. maddesi uyarınca, diğer eşin mal varlığının borca batık olması, ortaklığın menfaatlerini tehlikeye atması veya mal kaçırma gibi girişimlerde bulunması gibi haklı nedenlerle, bir eş Aile Mahkemesi’ne başvurarak mevcut rejimin zorunlu olarak mal ayrılığına dönüştürülmesini talep edebilir. Bu “olağanüstü mal rejimi” davası, diğer eşin rızası olmaksızın mali bağları kopararak talepte bulunan eşin mal varlığını koruma altına almayı amaçlayan bir hukuki tedbirdir.
Evlendikten Sonra Mal Ayrılığı Sözleşmesi Yapılabilir Mi?
Evet, Türk Medeni Kanunu’nun 203. maddesi uyarınca eşler, evlilik birliği devam ederken herhangi bir zamanda mal ayrılığı sözleşmesi yapabilirler. Evlenirken herhangi bir sözleşme yapmadıkları için yasal mal rejimine (edinilmiş mallara katılma) tabi olan çiftler, sonradan noter huzurunda resmi bir sözleşme imzalayarak mal ayrılığı rejimine geçebilirler. Bu işlem için noter şartı, sözleşmenin geçerliliği için zorunludur. Ancak unutulmaması gereken en önemli nokta, bu sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren ileriye dönük olarak geçerli olmasıdır. Yani sözleşme, imzalandığı tarihten önceki mal edinimlerini kapsamaz ve geçmişe yürümez; önceki mallar, eski rejime göre tasfiye edilir.
Noter Mal Ayrılığı Sözleşmesi Örneği
Noterde hazırlanan bir mal ayrılığı sözleşmesi, tarafların iradesini net ve hukuka uygun bir şekilde yansıtan temel maddeler içerir ve bu maddeler, genel hatlarıyla aşağıdaki unsurları kapsar. (Bu bir hukuki tavsiye olmayıp, yalnızca bilgilendirme amaçlı genel bir yapıyı açıklamaktadır; her sözleşme, tarafların özel durumuna göre bir avukat tarafından hazırlanmalıdır.) Sözleşme, “Mal Ayrılığı Sözleşmesi” başlığı altında, tarafların kimlik ve adres bilgilerinin (Ad, Soyad, T.C. Kimlik Numarası, Adres) eksiksiz olarak belirtilmesiyle başlar. Ardından, tarafların hür iradeleriyle, evlilik birlikleri süresince Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen “Mal Ayrılığı Rejimi”ni kabul ettiklerine dair açık bir irade beyanı yer alır. Sözleşmenin ana gövdesinde ise şu temel hükümler bulunur: Her eşin, yasal sınırlar içinde kendi mal varlığı üzerinde tam bir yönetim, yararlanma ve tasarruf hakkına sahip olduğu belirtilir. Her eşin kendi kişisel borçlarından yalnızca kendi mal varlığıyla sorumlu olduğu ve diğer eşin mallarının bu borçlar için haczedilemeyeceği güvence altına alınır. Belirli bir malın kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık çıkması halinde, ispat yükünün o malın kendisine ait olduğunu iddia eden eşte olduğu; ispatlanamayan malların ise eşler arasında paylı mülkiyet sayılacağı kuralı konulur. Son olarak, mal rejiminin boşanma veya ölümle sona ermesi halinde her eşin (veya mirasçılarının) diğerinin zilyetliğinde bulunan kendi mallarını geri alacağı hükmü eklenir. Sözleşme, tarih ve yer belirtilerek taraflarca imzalanır ve noter tarafından onaylanarak resmiyet kazanır.
Evliyken Mal Ayrılığı Sözleşmesi Yapılır Mı?
Evet, mevcut bir evlilik devam ederken eşlerin mal ayrılığı sözleşmesi yapmaları Türk hukuk sisteminde tamamen yasal ve mümkündür. Türk Medeni Kanunu, evliliğin herhangi bir aşamasında çiftlere, aralarındaki mal rejimini karşılıklı anlaşarak belirleme veya değiştirme özgürlüğü vermektedir. Bu hak, çiftlerin evliliklerinin başlangıcında tabi oldukları yasal mal rejimi olan “edinilmiş mallara katılma” rejimini, sonradan mal ayrılığına çevirmelerine olanak tanır. Bu değişiklik genellikle, eşlerden birinin riskli bir ticari girişime atılması, aileden kalan mal varlığını koruma isteği veya finansal bağımsızlıklarını net bir şekilde tanımlama arzusu gibi hayatlarındaki önemli değişiklikler sonucunda gündeme gelir. İşlem, noter huzurunda her iki eşin de katılımıyla imzalanan resmi bir sözleşme ile tamamlanır. Bu noktada hayati öneme sahip olan husus, sözleşmenin ileriye dönük etkisidir: Mal ayrılığı rejimi, sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra edinilen mallar için geçerli olur. Evlilik tarihinden sözleşme tarihine kadar olan dönemde edinilen mallar ise, boşanma veya ölüm halinde, önceki mal rejiminin (genellikle yasal rejim) kurallarına göre tasfiye edilir. Bu nedenle, evliyken bu sözleşmeyi yapan çiftlerin, hangi malların hangi rejime tabi olduğunu netleştirmek için mali kayıtlarını düzenli tutmaları büyük önem taşır.
Evlilik Sözleşmesi Aldatma Maddesi
Türk hukuk sisteminde, halk arasında “evlilik sözleşmesi” olarak bilinen ve hukuki adı “mal rejimi sözleşmesi” olan anlaşmaya, eşlerden birinin aldatması (zina) durumunda diğer eşe mal varlığının tamamını devretmesi veya belirli bir cezai şart ödemesi gibi yaptırımlar içeren bir madde eklenmesi kesinlikle geçersizdir. Bu tür bir hükmün geçersizliğinin temelinde yatan sebep, sözleşmenin konusunun kanunun emredici hükümlerine, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olamamasıdır. Mal rejimi sözleşmesinin yegane amacı, evlilik birliği süresince edinilen malların nasıl yönetileceğini ve evliliğin sona ermesi durumunda bu malların nasıl paylaşılacağını düzenlemektir. Aldatma gibi boşanmaya sebep olan kusurlu davranışların mali sonuçları, yani manevi tazminat gibi talepler, ancak bir boşanma davası sırasında, olayın özelliklerine, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve kusur oranlarına göre hakim tarafından takdir edilebilir. Hukuk sistemi, evlilik birliğinin mali çerçevesini çizen mal rejimi sözleşmesi ile boşanma davasında kusur durumunu değerlendiren yargısal süreci bilinçli olarak birbirinden ayırmıştır. Bu ayrım, sözleşmenin bir tarafın diğeri üzerinde ahlaki bir baskı veya şantaj aracına dönüşmesini engeller ve hakimin boşanma anındaki adil ve hakkaniyetli bir karar verme yetkisini korur. Dolayısıyla, “aldatan eş tazminat öder” veya “tüm mal varlığını kaybeder” gibi bir madde sözleşmeye eklenmiş olsa dahi, bu madde yok hükmünde sayılır ve uygulanmaz; ancak bu durum genellikle sözleşmenin mal rejimini düzenleyen diğer geçerli kısımlarını etkilemez.
Mal Rejimi Değişikliği Geçmişe Etkisi
Türk Medeni Kanunu uyarınca, eşlerin evlilik sırasında mevcut mal rejimini değiştirmek amacıyla yaptıkları yeni bir mal rejimi sözleşmesi, kural olarak geçmişe etki etmez; yalnızca yapıldığı tarihten itibaren ileriye dönük olarak hukuki sonuç doğurur. Bu “ileriye etkililik” ilkesi, hukuki güvenlik ve kazanılmış hakların korunması prensiplerine dayanır ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları tarafından da istikrarlı bir şekilde desteklenmektedir. Yargıtay, sözleşmeye geçmişe dönük etki tanıyan her türlü hükmü “yok hükmünde” kabul ederek, bu kuralın tarafların anlaşmasıyla dahi aşılamayacağını net bir şekilde ortaya koymuştur. Bu durumun en önemli pratik sonucu, evliliğin tasfiyesi aşamasında ortaya çıkar. Örneğin, yasal mal rejimi olan “edinilmiş mallara katılma” rejimine tabi iken evliliğin beşinci yılında “mal ayrılığı” rejimine geçen bir çiftin boşanması durumunda, mahkeme iki ayrı tasfiye yapmak zorunda kalacaktır: Evlilik tarihinden yeni sözleşmenin yapıldığı tarihe kadar olan dönem için edinilmiş mallara katılma rejimi kuralları, sözleşme tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar olan dönem için ise mal ayrılığı rejimi kuralları uygulanır. Mal rejimi değişikliğinin geçmişe etkili olmasının tek istisnası, 4722 sayılı Kanun ile 1 Ocak 2002’den önce evlenmiş çiftlere tanınan ve 1 Ocak 2003’te sona eren bir yıllık süreydi; bu süre içinde çiftler, yasal mal rejiminin evlilik tarihinden itibaren geçerli olmasını kararlaştırabiliyorlardı. Bu tarihi ve sınırlı istisna dışında, mal rejimi değişikliğinin geçmişte edinilmiş malları kapsaması mümkün değildir.
Sözleşmeli Evlilik Nedir?
“Sözleşmeli evlilik”, Türk hukukunda belirli bir evlilik türünü değil, eşlerin kanunda belirtilen yasal mal rejimi yerine, kendi aralarında yaptıkları bir “mal rejimi sözleşmesi” ile farklı bir mal paylaşım usulünü benimsedikleri evlilikleri tanımlamak için kullanılan popüler bir ifadedir. Türkiye’de 1 Ocak 2002’den sonra evlenen çiftler, eğer aralarında aksine bir anlaşma yapmazlarsa, otomatik olarak “edinilmiş mallara katılma rejimi” olarak adlandırılan yasal mal rejimine tabi olurlar. Bu rejimde, eşlerin evlilik öncesi sahip oldukları veya miras gibi yollarla edindikleri kişisel malları kendilerine ait kalırken, evlilik birliği içinde emek karşılığı edindikleri malların değeri boşanma halinde eşit olarak paylaşılır. Ancak çiftler, noter huzurunda bir mal rejimi sözleşmesi imzalayarak kanunda tanımlanan diğer üç seçimlik rejimden birini tercih edebilirler. Bu rejimler, finansal entegrasyonun farklı seviyelerini temsil eder: Birincisi, her eşin kendi mal varlığının tamamen kendisine ait olduğu ve boşanmada herhangi bir paylaşımın yapılmadığı “mal ayrılığı rejimi”dir ve en sık tercih edilen sözleşme türüdür. İkincisi, mal ayrılığının temel prensiplerini korumakla birlikte aile konutu gibi belirli malların paylaşımına ve denkleştirme istemlerine olanak tanıyan “paylaşmalı mal ayrılığı rejimi”dir. Üçüncüsü ise, kişisel mallar dışındaki tüm mal varlıklarının ortak bir havuzda birleştiği ve eşlerin tek başlarına tasarruf edemediği, nadiren uygulanan “mal ortaklığı rejimi”dir. Dolayısıyla sözleşmeli evlilik, eşlerin yasal standart model yerine, bu seçenekler arasından kendi mali ilişkilerine en uygun olanı bilinçli bir şekilde seçerek evliliklerinin ekonomik çerçevesini belirlemeleri anlamına gelir.
Noterden Evlilik İçin Vekalet Verme
Türk hukukunda evlilik işlemleri için vekaletname kullanımı, sürecin iki aşaması arasında net bir ayrıma tabidir: evlilik başvurusu ve evlenme merasimi (nikah akdi). Evlenecek taraflardan birinin, evlendirme dairesine yapılacak resmi başvuru sırasında şahsen bulunamaması durumunda, diğer eşe veya üçüncü bir kişiye noter aracılığıyla “özel vekaletname” vermesi mümkündür. Bu vekaletnamenin geçerli olabilmesi için, “evlenme işlemlerinin yürütülmesi” amacıyla verildiğinin açıkça belirtilmesi, vekaleti verenin, vekilin ve evlenilecek kişinin kimlik bilgilerinin tam ve eksiksiz olarak yer alması zorunludur. Ancak, evlilik başvurusunun vekaleten yapılabilmesine karşın, evlenme merasiminin kendisi vekaletle gerçekleştirilemez. Kanun, nikah akdinin her iki tarafın da evlendirme memuru ve en az iki şahit huzurunda “bizzat” bulunarak, özgür iradelerini sözlü olarak beyan etmeleriyle gerçekleşmesini emreder. Bu kuralın ardındaki temel mantık, evliliğin sadece bürokratik bir işlem değil, aynı zamanda son derece kişisel ve geri dönülmez sonuçları olan ciddi bir hukuki eylem olmasıdır. Tarafların şahsen hazır bulunma zorunluluğu, irade beyanlarının özgür, bilinçli ve herhangi bir baskı altında olmadan yapıldığının son bir kez teyit edilmesini sağlayan önemli bir güvencedir ve olası sahtekarlıkları veya zorla evlendirmeleri önlemeyi amaçlar.
Evlilik Sözleşmesi İçin Gerekli Evraklar
Türkiye’de hukuken geçerli bir evlilik sözleşmesi, yani mal rejimi sözleşmesi yapmak için noter huzurunda belirli evrakların ibraz edilmesi gerekmektedir. Tarafların her ikisi için de temel ve zorunlu belgeler, geçerli bir resmi kimlik belgesi (Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartı veya pasaport) ve son altı ay içinde çekilmiş birkaç adet vesikalık fotoğraftır. Sözleşmenin içeriği iki farklı yolla hazırlanabilir: Taraflar, notere giderek hangi mal rejimini seçmek istediklerini beyan edebilir ve noter, standart usullere göre “düzenleme şeklinde” bir sözleşme hazırlayabilir. Alternatif olarak ve özellikle karmaşık mali durumlarda tavsiye edilen yöntem, tarafların öncelikle bir aile hukuku avukatına danışarak kendi özel durumlarına uygun bir sözleşme metni hazırlatması ve bu metni notere götürerek “onaylama şeklinde” resmiyet kazandırmasıdır. Bu süreçte noter, sadece imzaları onaylamakla kalmaz, aynı zamanda tarafların kimliklerini doğrular, sözleşme yapma ehliyetine (ayırt etme gücüne) sahip olup olmadıklarını kontrol eder ve iradelerinin serbestçe açıklandığından emin olur. Eğer taraflardan biri yabancı uyruklu ise pasaportunun noter tasdikli Türkçe tercümesi istenebilir. Tarafların 18 yaşından küçük veya kısıtlı olması durumunda ise, sözleşmenin geçerliliği için yasal temsilcilerinin (veli veya vasi) de noterde hazır bulunarak sözleşmeyi imzalaması şarttır.
Evlilik Sözleşmesi İsteyen Erkek
Bir erkeğin evlilik sözleşmesi talep etmesi, toplumsal olarak sıklıkla ilişkiye veya partnerine karşı bir güvensizlik işareti olarak algılansa da, modern hukuk ve finans perspektifinden bakıldığında bu talep, daha çok rasyonel bir risk yönetimi ve finansal planlama adımıdır. Bu talep, evliliğin başarısız olacağı varsayımından ziyade, her iki tarafın da gelecekteki mali belirsizliklere karşı korunması ve olası bir ayrılık durumunda yaşanabilecek çekişmeli ve yıpratıcı mal paylaşımı davalarının önlenmesi amacını taşır. Özellikle evlilik öncesinde sahip olunan önemli mal varlıklarını, aileden kalan veya kalacak olan mirasları, bir işletmenin veya şirketin ortaklık yapısını korumak gibi meşru ve mantıklı gerekçeler bu talebin arkasında yatabilir. Ayrıca, taraflardan birinin önceki evliliğinden olan çocuklarının haklarını güvence altına almak veya diğer eşin sahip olduğu yüksek miktardaki borçlardan kendi mal varlığını korumak da geçerli nedenler arasındadır. Dolayısıyla, evlilik sözleşmesi talebi, güvensizlikten çok, finansal şeffaflığı ve öngörülebilirliği önemseyen bir yaklaşımdan kaynaklanır. Bu sözleşme, evliliğin mali “kurallarını” en başında net bir şekilde ortaya koyarak, para konusunun ileride bir çatışma unsuru olmasını engeller ve bu yönüyle ilişkinin daha sağlam temeller üzerine kurulmasına yardımcı olabilir. Bu durum, aynı zamanda insanların daha geç yaşlarda, belirli bir kariyer ve mal varlığı edindikten sonra evlenmeleri gibi değişen sosyo-ekonomik gerçeklerin de bir yansımasıdır.
Evlilik Sözleşmesinde Nafaka
Türk Medeni Kanunu’na göre, bir evlilik sözleşmesine (mal rejimi sözleşmesine) nafaka ile ilgili herhangi bir hüküm konulması hukuken mümkün değildir ve konulsa dahi bu hükümler kesin olarak geçersizdir. Nafaka, tarafların özel anlaşmalarıyla serbestçe düzenleyebilecekleri bir konu olmaktan çıkarılmış ve “kamu düzeni” kapsamında değerlendirilmiştir. Bunun temel sebebi, nafakanın boşanma sonrasında ekonomik olarak zayıf duruma düşecek olan eşi yoksulluktan korumayı amaçlayan bir sosyal güvenlik mekanizması olarak görülmesidir. Dolayısıyla, bir eşin gelecekteki nafaka hakkından evlilik öncesinde veya evlilik sırasında feragat etmesi ya da nafaka miktarının sabit bir rakama bağlanması yasal olarak kabul edilmez. Boşanma durumunda nafaka verilip verilmeyeceği, verilecekse türü (tedbir, iştirak, yoksulluk) ve miktarı, tamamen boşanma davasına bakan hakimin takdirindedir. Hakim bu kararı verirken, sözleşmede ne yazdığına bakmaksızın, boşanma anındaki güncel koşulları; yani tarafların kusur durumlarını, gelir düzeylerini, yaşam standartlarını ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapar. Bu kural, evliliğin başında daha güçlü ekonomik konumda olan tarafın, diğer taraf üzerinde baskı kurarak onu gelecekteki yasal haklarından mahrum bırakmasını önlemeyi amaçlayan emredici bir hukuki güvencedir.
Evlenme Sözleşmesi
Halk arasında “evlenme sözleşmesi” veya “evlilik sözleşmesi” olarak adlandırılan hukuki belgenin Türk Medeni Kanunu’ndaki doğru ve teknik karşılığı “mal rejimi sözleşmesi”dir. Bu sözleşme, evlenecek olan veya evli olan çiftlerin, evlilik birliği süresince edinecekleri malların yönetimi, kullanımı ve evliliğin boşanma veya ölüm gibi bir nedenle sona ermesi halinde bu malların nasıl paylaşılacağı konularında yaptıkları resmi bir anlaşmadır. Temel amacı, kanunun taraflar için otomatik olarak belirlediği yasal mal rejimi olan “edinilmiş mallara katılma rejimi” yerine, kanunda sayılan diğer seçimlik rejimlerden birini tercih etmektir. Türk hukukunda “sınırlı sözleşme serbestisi” ilkesi geçerlidir; bu, çiftlerin kanunda belirtilen mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimlerinden birini seçebileceği, ancak bu rejimlerin dışında tamamen kendilerine özgü yeni bir mal paylaşım modeli yaratamayacakları anlamına gelir. Geçerli olabilmesi için çok katı şekil şartlarına tabidir: Sözleşme ya evlilik başvuru sırasında evlendirme memuruna yazılı olarak bildirilmeli ya da noter huzurunda “düzenleme” veya “onaylama” şeklinde yapılmalıdır. Ayırt etme gücüne sahip ve evlenme ehliyeti bulunan herkes bu sözleşmeyi yapabilir; küçükler ve kısıtlılar için ise yasal temsilcilerinin onayı gereklidir. Esasen bu sözleşme, evliliğin “mali anayasası” niteliğinde olup, tarafların ekonomik ilişkilerinin temel kurallarını belirleyen bir çerçeve belgedir.
Evlilik Sözleşmesi Sonradan Yapılır Mı?
Evet, Türk Medeni Kanunu’na göre evlilik sözleşmesi (mal rejimi sözleşmesi) evlilik birliği kurulduktan sonra herhangi bir zamanda yapılabilir. Kanunun 203. maddesi, bu sözleşmenin “evlenmeden önce veya sonra” yapılabileceğini açıkça düzenlemiş olup, evlendikten sonra sözleşme yapmak için herhangi bir süre sınırı veya hak düşürücü süre öngörülmemiştir. Dolayısıyla, evliliklerinin üzerinden yıllar geçmiş olan çiftler dahi, karşılıklı anlaşarak mevcut mal rejimlerini değiştirmeye karar verebilirler. Ancak burada dikkat edilmesi gereken iki önemli hukuki detay bulunmaktadır. Birincisi, evlilikten sonra yapılacak bir mal rejimi sözleşmesi, geçerlilik kazanması için mutlaka noter huzurunda “düzenleme” veya “onaylama” şeklinde yapılmak zorundadır; evlilik başvurusu sırasında memura bildirim yapma imkanı artık mevcut değildir. İkinci ve en kritik nokta ise, sonradan yapılan sözleşmenin geçmişe etkili olmamasıdır. Yani, sözleşme yalnızca imzalandığı tarihten itibaren edinilecek mallar için hüküm ifade eder. Evlilik tarihinden sözleşmenin yapıldığı tarihe kadar geçen sürede edinilmiş olan mallar, o dönemde geçerli olan mal rejimine (genellikle yasal rejim olan edinilmiş mallara katılma rejimi) göre tasfiye edilir. Bu durum, olası bir boşanmada iki farklı dönemin, iki farklı mal rejimi kurallarına göre ayrı ayrı hesaplanmasını gerektirir. Bu nedenle, hukuken mümkün olsa da, sonradan anlaşmaya varmak daha zor olabileceğinden, sözleşmenin evlilik öncesinde yapılması stratejik olarak daha avantajlı kabul edilmektedir.
İcra, İflas ve Haciz Hallerinde Mal Rejiminin Değişmesi
Türk Medeni Kanununun madde 209 ve devamında cebri icra durumlarında mal rejiminin değişmesi halleri yer almaktadır. Bu konuyu daha iyi anlaşılması için bir tablo ile izah edeceğiz.
Mal Ortaklığının Dönüşümü | |
İflas Durumunda TMK 209 | Eşler arasında mal ortaklığı varsa ve eşlerden biri iflas etmişse mal ortaklığı kendiliğinden mal ayrılığına dönüşür. |
Haciz Durumunda TMK 210 | Eşler arasında mal ortaklığı varsa eşlerden birine haciz işlemi yapılmışsa ve alacaklı hacizden kaynaklı zarara uğramışsa alacaklının talebi üzerine hakim mal ayrılığı kararı verir. |
Alacaklının Tatmin Edilmesi Halinde TMK 211 | Alacaklının tatmin edilmesi durumunda eşlerden birinin talep etmesi ile hakim yeniden mal ortaklığının kurulması kararı verir. |
Son Olarak Dikkat Edilmesi Gerekenler
Biz bu makalemizde mal rejimi sözleşmesi hakkında genel bilgilere yer verdik. Fakat belirtmek de fayda var ki mesele çoğu zaman yukarıda izah ettiklerimizi aşar. Çünkü her somut olay kendine özel olup hukuki meseleler genellikle karmaşıktır. Çoğu somut olay mevzuatın farklı noktalarını ilgilendiren ve çözüme muhtaç meseleler içerir. Ayrıca diğer tüm sözleşmelerde olduğu gibi evlilik sözleşmesinde de hukuki zemin sağlam temellere oturtulmalıdır. Bu süreçte belirtmekte fayda var ki bir aile hukuku avukatı ile yürütülmesi hem usul hatalarının önüne geçilmesi hem de sürecin daha hızlı ilerlemesi noktasında önemli olacaktır. Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi İstanbul boşanma avukatı olarak müvekkillerini aile hukuku alanında vekil olarak temsil etmekte ve hukuki danışmanlık vermektedir. Sitemizde yer alan avukata sor kısmından ofisimiz avukatları Av. Tolga ÇELİK ve Av. Nur BAŞTÜRK‘e sorularınızı yönlendirebilir ya da iletişim bilgileri kısmından kendilerine ulaşabilirsiniz.
Bir Yanıt