Eşini Ve Çocuklarını Evden Kovmak Boşanma Sebebi Midir?
Eşini ve çocuklarını evden kovmak, Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) özel boşanma sebepleri arasında açıkça sayılmamıştır. Ancak, bu tür davranışlar evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açabilir ve genel boşanma sebepleri kapsamında değerlendirilebilir. TMK’nın 166. maddesinde düzenlenen genel boşanma sebeplerine göre, evlilik birliğinin sarsılması durumunda boşanma davası açılabilir. Eşini evden kovmak, evlilik birliğini çekilmez hale getiren bir davranış olarak kabul edilebilir. Yargıtay kararları da bu yöndedir; eşini evden kovmak, eşe hakaret etmek gibi davranışlar boşanma sebebi olarak görülmektedir. Dolayısıyla, eşlerden biri diğerini evden kovarsa, bu durum evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasına konu olabilir. Özetle, eşini ve çocuklarını evden kovmak, kanunda özel olarak belirtilmiş bir boşanma sebebi olmasa da, evlilik birliğinin sarsılması kapsamında genel boşanma sebebi olarak değerlendirilebilir. Bu tür durumlarda, boşanma davası açmak isteyen eşin, evlilik birliğinin devamının kendisinden beklenemeyeceğini kanıtlaması gerekmektedir. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Kovmak Ne Demek?
Hukuki açıdan “kovmak,” bir kimseyi rızası hilafına bulunduğu ortamdan ya da mekândan zorla ya da tehditle uzaklaştırmayı ifade eder. Eşlerden birinin diğerini ortak konuttan atması, Türk Medeni Kanunu uyarınca evlilik birliğini temelden sarsan bir davranış olarak yorumlanır. Ayrıca TCK kapsamında “kötü muamele,” “tehdit,” “hakaret” veya başka ceza gerektiren suçların kapsamına girebilir.
Kovma fiilinin gerçekleşip gerçekleşmediği genellikle tanık beyanları, mesajlar, kamera kayıtları gibi delillerle değerlendirilir. Eğer kovma eylemi kanıtlanırsa, boşanma davasında ağır kusurlu sayılan taraf hem tazminat yükümlülüğü altına girebilir hem de nafaka gibi diğer konularda karşı tarafa avantaj sağlayabilir. Dolayısıyla kovmak, sadece gündelik hayatta kullanılan bir söz değil, boşanma hukukunda da sonuçları olan ciddi bir eylemdir. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Sürekli Evden Kovan Koca
Sürekli evden kovulmak, eşin huzurunu ve mutluluğunu derinden sarsan bir davranıştır. Bu durum, evden kovulan kişi için hayatı çekilmez hale getirir ve çoğu zaman boşanma davası açmak için yeterli bir sebep olarak görülür. Evden sık sık kovulmak, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olur. Mahkemeler, bu tür bir eylemi boşanma gerekçesi olarak değerlendirebilir. Üstelik, evden sürekli kovulan eş, manevi olarak yıpranır ve çoğu durumda psikolojik destek alma ihtiyacı doğar. Bu tür vakalarda, boşanma davası açmak isteyen eş, mahkemeye başvurarak yaşadığı durumu ispatlamalıdır. Tüm deliller sunulduğunda, mahkeme bu evlilikte yaşanan olumsuzlukları detaylıca değerlendirir ve nihai kararını verir. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Kadının Erkeği Evden Kovması
Kadının erkeği evden kovması, boşanma davalarında sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Bu durumda, mahkeme, evlilik birliğinin temelinde yer alan saygı ve güven unsurlarının zedelenip zedelenmediğine odaklanır. Ayrıca, kadının erkeği evden kovması, birlikte yaşamanın imkânsız hale gelmesine yol açabilir. Buna ek olarak, erkeğin bu durumu kanıtlaması halinde, boşanma sürecinde tazminat talebinde bulunma hakkı doğabilir. Ancak mahkeme, her olayın kendi özel koşullarını dikkate alır ve tüm deliller ışığında bir karar verir. Bu bağlamda, mahkemeye sunulacak deliller ve tanık beyanları, davanın sonucuna doğrudan etki eder. Sonuç olarak, kadının erkeği evden kovması boşanma davasında önemli bir argüman olabilir. Ancak nihai karar, olayın tüm detayları incelenerek verilir. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Eşi Evden Kovmak Boşanma Sebebi Midir?
Eşi evden kovmak, Türk Medeni Kanunu’nda açıkça düzenlenmiş bir boşanma sebebi olarak yer almasa da, Yargıtay içtihatlarına göre evlilik birliğini temelinden sarsan ciddi bir kusurlu davranış sayılmaktadır. Eşine “evden çık ve bir daha gelme” demek, onu kapı dışarı etmek veya konutun kilidini değiştirerek ortak yaşamı fiilen sonlandırmak, hem psikolojik hem de hukuki anlamda ağır sonuçlar doğurabilir. Bu eylem, evlilik birliğinin sürdürülemez hale geldiğinin açık bir göstergesi olarak kabul edilmektedir.
Eşini evden kovmak, genellikle onur kırıcı bir tutum olarak değerlendirilir ve terk kavramı kapsamında ele alınır. Çünkü evden kovulan eş, çoğu zaman konutu rızası olmadan terk etmek zorunda kalır. Yargıtay kararlarında da vurgulandığı üzere, “eşini evden kovma” eylemi hakaretin bir unsuru olarak görülüp kişinin kişilik haklarına bir saldırı niteliğinde kabul edilmektedir. Bu nedenle, evden kovulan eşin, boşanma davasında haklılığını ispat etmesi halinde tazminat talep etme hakkı da gündeme gelebilir. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Eşini Evden Kovan Erkek Yargıtay
Yargıtay, boşanma davalarına ilişkin temyiz incelemelerinde, evden kovma davranışını erkeğin ağır kusurları arasında değerlendirebilmektedir. Özellikle kadının şiddete, hakarete veya tehditkâr ifadelere maruz kalarak evden çıkmaya zorlanması, Yargıtay tarafından “temel kusurlu davranış” olarak tanımlanır. Bu tür durumlarda evden kovulan eşin kişilik haklarının zedelendiği kabul edilerek boşanmaya ve manevi tazminata hükmedilebilmektedir.
Öte yandan, Yargıtay kararlarında yalnızca tek tarafın beyanı yeterli görülmeyip tarafların tanık ifadeleri, mesajlar, iletişim kayıtları gibi deliller birlikte incelenir. Eğer erkeğin davranışının kadını konut dışına zorladığı somut delillerle sabit olursa, erkek “evlilik birliğini çekilmez hale getiren kusurlu eş” konumunda olur. Bu durumda boşanma kararıyla birlikte maddi ve/veya manevi tazminat davaları da erkeğin aleyhine sonuçlanabilir. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Eşi Evden Kovmak Yargıtay Kararı
Eşi evden kovmak konusunda emsal teşkil eden birçok Yargıtay kararı mevcuttur. Bu kararlarda, “evden kovma” eylemi tek başına boşanma sebebi olarak değerlendirilmekle kalmaz, aynı zamanda kişilik haklarına saldırı sayıldığı için manevi tazminat nedeni de teşkil eder. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/2644 E. ve 2021/68 K. sayılı ilamında da açıkça belirtildiği üzere, evden kovma davranışı hakaret eylemini de içerir nitelikte kabul edilmektedir.
Kararlarda aynı zamanda evden kovma sonucunda mağdur olan eşin bir süre komşularda ya da akrabalarda kalmak zorunda bırakılması ve bu durumun tanık beyanlarıyla ispatlanması hâlinde, terk edilen eşin boşanma davasındaki haklılığı özellikle vurgulanır. Böylece evden kovulan eşin, dava sırasında “terk eden değil, terk edilen” sıfatıyla dava açabileceği kabul edilir ve eylemde bulunan diğer eşin tam kusurlu olduğuna kanaat getirilebilir.
Evden Kovulan Kadın Ne Yapmalı?
Evden kovulan kadın, öncelikle hukuki ve psikolojik destek aramalıdır. Hukuki anlamda, boşanma sürecinde tedbir nafakası, maddi-manevi tazminat ve çocukların velayeti gibi konularda haklarını korumak için bir avukata başvurabilir. Ayrıca 6284 sayılı Kanun çerçevesinde, şiddet veya tehdit söz konusu ise uzaklaştırma ve koruma tedbirleri alınmasını talep edebilir.
Bu süreçte kadının ailesi ve yakın çevresinden destek alması, konut ihtiyacı için gerekirse sığınma evlerine veya yerel kurumlara başvurması da önemlidir. Evden kovulan kadının hukuki haklarını detaylı olarak öğrenmesi, maddi imkânları kısıtlıysa baroların adli yardım bürolarına başvurması boşanma sürecini daha sağlıklı yönetmesine yardımcı olacaktır. Kendini güvende hissetmesi ve hakkını aramak için gerekli delilleri toplayarak savunma yapması, ilerleyen aşamalarda büyük önem taşır. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Evden Kovulan Erkek Ne Yapmalı?
Toplumda evden kovma eyleminin yalnızca erkek tarafından yapıldığı düşünülse de, gerçekte kadın tarafından evden kovulan erkeklerin sayısı da az değildir. Böyle bir durumda erkek, öncelikle herhangi bir şiddet veya tehdit olayına maruz kalıp kalmadığına göre hukuki adımlarını belirlemelidir. Kanıt niteliğindeki mesajlar, tanık beyanları ve diğer belgeler toplanarak hukuki sürece hazırlanılmalıdır.
Evden kovulan erkek, Türk Medeni Kanunu çerçevesinde “terk edilen eş” sıfatıyla boşanma davası açma hakkına sahip olabilir. Ayrıca nafaka, tazminat ve çocukların velayeti gibi konularda da mağduriyetini kanıtlaması mümkündür. Önemli olan, kovulma olayını geçerli delillerle ispat etmek ve avukat desteğiyle süreci planlamaktır. Aynı zamanda geçici barınma konusunda aile, arkadaş veya ilgili kurumların desteğine başvurmak da gerekebilir. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Evden Kovulan Eş Ne Yapmalı?
Cinsiyete bakılmaksızın, evden kovulan eş, aile mahkemesine başvurarak geçici tedbirler, koruma kararları ve nafaka talep edebilir. Kovulma eylemi, diğer eşin kusurlu davranışını gösteren ciddi bir kanıt niteliğinde olduğundan, boşanma davasında önemli rol oynar. Özellikle kovma sırasında hakaret, tehdit ve fiziksel şiddet de mevcutsa, ceza hukuku süreci de gündeme gelebilir.
Bunun yanı sıra evden kovulan eş, psikolojik anlamda da destek almayı ihmal etmemelidir. Zorla evden çıkarılmak derin bir travma yaratabilir ve bu durum boşanma sürecini yönetirken ekstra stres unsuru olabilir. Aile yakınları, arkadaşlar ya da uzman danışmanlık desteği ile süreci daha sağlıklı atlatmak, kişinin hak arama mücadelesinde önemli bir adımdır.
Kocası Tarafından Evden Kovulmak
Kocası tarafından evden kovulan kadın, Yargıtay kararlarına göre boşanmada haklı taraf olarak değerlendirilme imkanına sahiptir. Evden kovulma bazen fiziksel şiddet, tehdit veya hakaretle birlikte gerçekleşir. Böyle bir durumda kadın, aile mahkemesinden uzaklaştırma ve koruma tedbiri talep edebilir, can güvenliğinin sağlanması için kolluk kuvvetlerine başvurabilir.
Aynı zamanda boşanma sürecinde maddi ve manevi tazminat talep edilmesi de mümkündür. Nitekim Yargıtay, kocanın eşine karşı “evden kovma” eylemini ağır kusur olarak kabul ettiğinden, kadının kişilik haklarının ihlali sabit görülürse manevi tazminata da hükmedilebilir. Bu süreçte delil toplama ve tanık beyanları büyük önem taşır.
Kocanın Karısını Evden Kovması
Kocanın karısını evden kovması, evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olan bir davranış olarak Yargıtay içtihatlarında sıkça vurgulanmıştır. Kadının, zorla veya hakarete maruz kalarak evi terk etmek zorunda kalması, kadını değil kocayı “terk eden eş” konumuna sokar. Çünkü Kanun’a göre, “Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan kişi de aslında terk etmiş sayılır.”
Bu durum, boşanma davasında kocanın tamamen kusurlu veya en azından ağır kusurlu sayılmasına yol açar. Mahkeme, kadının mağduriyetini somut delillerle tespit ettiğinde, kadının maddi ve manevi tazminat taleplerini değerlendirir. Ayrıca kovma sırasında çocuklar da evden uzaklaştırılmışsa, kocanın ebeveynlik hakları konusunda olumsuz sonuçlarla karşılaşması muhtemeldir.
Kocasını Evden Kovan Kadın
Kocasını evden kovan kadın da bu eylemi nedeniyle boşanma davalarında kusurlu sayılabilir. Yaygın inanışın aksine, sadece erkek değil kadın da erkeği evden kovması halinde benzer hukuki sonuçlarla yüzleşebilir. Yargıtay, böyle bir durumda kadının “terk eden eş” sıfatını aldığını ve erkeğin “terk edilen eş” olarak boşanma davası açabileceğini belirtmektedir.
Bunun sonucu olarak, kadının bu davranışı evlilik birliğini temelinden sarsan bir kusur olarak kabul görür. Eğer ortada fiziksel veya psikolojik şiddet yoksa, kadının kocayı haklı bir sebep olmaksızın evden kovduğu sabit olursa, kadın aleyhine tazminat kararları çıkabilir. Burada da tanık beyanları, mesajlaşma kayıtları ve diğer deliller belirleyici rol oynar.
Eşini Eve Almamak Suç Mu?
Eşini eve almamak, Türk Ceza Kanunu kapsamında doğrudan “suç” olarak tanımlanmamıştır. Ancak bu davranış evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin ihlali olarak kabul edilir ve boşanma davası sürecinde ağır kusur sayılabilir. Her ne kadar ceza kanunları açısından doğrudan bir suç tanımı oluşmasa da, uygulamada bu eylem çoğu kez hakaret, tehdit veya fiziksel şiddetle birlikte yaşandığından farklı suç tipleri gündeme gelebilir.
Eşini eve almayan taraf, aynı zamanda karşı tarafın kişisel özgürlüğünü kısıtlıyor veya ona şiddet uyguluyorsa, bu kez 6284 sayılı Kanun veya Türk Ceza Kanunu devreye girer. Mahkemeler, olayın somut şartlarına bakarak evden kovma ve eşini eve almama eyleminin “haksız fiil” boyutunda değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine karar verirler. Dolayısıyla, bu davranış neticesinde zarara uğrayan eşin tazminat hakkı doğabilir.
Kocam Beni Evden Kovuyor Ne Yapabilirim?
“Kocam beni evden kovuyor” diyen bir kadın, öncelikle kendini güvende hissetmiyorsa en yakın kolluk birimine veya ilgili kurumlara başvurmalıdır. Ardından, Aile Mahkemesi nezdinde tedbir nafakası, koruma kararı ve uzaklaştırma talep edebilir. Boşanma davası açmak niyetinde ise, kovma eylemiyle ilgili tüm delilleri (mesajlar, görgü tanıkları, fotoğraflar) bir avukat yardımıyla toparlaması büyük önem taşır.
Bu süreçte kadının en önemli haklarından biri de 6284 sayılı Kanun’a dayanarak fiziksel veya psikolojik şiddete karşı koruma talep etmektir. Ayrıca, evlilik birliğinin sarsılmasında kusuru olmayan taraf olarak boşanma davasında maddi ve manevi tazminat istenebilir. Hukuki sürecin başlamasıyla birlikte geçici konut desteği, sığınma evleri ve sosyal yardım kuruluşları da kadının yanında yer alabilir.
Eşim Beni Evden Kovuyor Ne Yapmalıyım?
“Eşim beni evden kovuyor” şeklinde bir durumla karşılaşan kişi, cinsiyeti ne olursa olsun öncelikle resmi makamlara başvurarak durumu belgelemelidir. Tutulan tutanaklar, komşuların veya yakınların tanıklığı, olay anına dair fotoğraf veya mesaj kayıtları gibi deliller son derece önemlidir. Ardından bir avukata danışarak boşanma, tedbir nafakası, koruma kararı veya tazminat taleplerini şekillendirmesi mümkündür.
Eşin evden kovma eylemi, tek başına boşanma nedeni olarak kabul edilmekle kalmaz, aynı zamanda kovulan eşin mağduriyetini de ortaya koyar. Mahkemeler, evden kovma olayında kovulan eşin kişilik haklarına saldırı gerçekleşip gerçekleşmediğini inceler. Eğer saldırı sabit görülürse manevi tazminat hakkı doğabilir. Bu nedenle olayın hemen ardından yasal prosedürü başlatmak oldukça önemlidir.
Eşim Evden Kovdu Tazminat Alabilir miyim?
Eş tarafından evden kovulan kişi, boşanma sürecinde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilir. Yargıtay, evden kovma eylemini ağır kusur olarak nitelendirdiğinden, kişilik haklarına saldırı boyutuna ulaşan bu tutum tazminat gerektirebilir. Mahkeme, evden kovma olayının nasıl gerçekleştiğini, tarafların kusur oranlarını, ekonomik durumlarını ve evlilik süresini dikkate alarak tazminata hükmedebilir.
Özellikle hakaret, tehdit veya fiziksel şiddetle birlikte gerçekleşen evden kovma hadiseleri manevi tazminat açısından daha güçlü dayanak oluşturur. Ancak tazminat miktarı her somut olayın özelliklerine göre belirlenir. Eğer kovulan eşin yaşadığı mağduriyet ciddi ve ispatlanabilir düzeydeyse, mahkeme hakkaniyete uygun bir tazminat belirleyerek mağdur tarafın zararını kısmen de olsa telafi etmeye çalışır.
Karım Beni Eve Almıyor Ne Yapmalıyım?
Karınız tarafından eve alınmamanız, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açabilecek ciddi bir sorundur. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 185. maddesi uyarınca, eşler birbirine destek olmak ve birlikte yaşamakla yükümlüdür. Eğer eşiniz sizi eve almıyorsa bu durum, hukuken “terk” veya “ortak konutun ihlali” kapsamında değerlendirilebilir. Eşinizin, evin kilidini değiştirmesi ya da sizi ortak konuta sokmaması, boşanma davalarında ağır kusurlu davranışlar arasında yer alabilir.
Bu tür bir durumda öncelikle bir aile hukuku avukatıyla görüşmek, haklarınızı ve takip edebileceğiniz yasal süreci öğrenmek açısından önemlidir. Polis veya jandarmaya başvurarak tutanak tutturabilir, yaşadığınız mağduriyeti ispat için delil toplayabilirsiniz. Şiddet, tehdit veya hakaret söz konusuysa, 6284 sayılı Kanun kapsamında uzaklaştırma ya da koruma tedbirleri de talep etme hakkınız vardır. Ayrıca terk nedeniyle boşanma hükümleri çerçevesinde ihtar süreci işletilebilir ve bu olay boşanma davasında kusur dağılımında dikkate alınır.
Eşim Beni Eve Almıyor Ne Yapmalıyım?
Eşinizin sizi eve almaması, hukuki açıdan “haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmeme” veya “ortak yaşamı engelleme” olarak yorumlanabilir. Bu durum Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesi (TMK md. 166) nedenine de dayanabilir. Eşlerden birinin, diğerini fiilen kapı dışarı etmesi veya eve sokmaması, Yargıtay içtihatlarında boşanma sebebi olarak kabul edilen önemli bir kusurdur.
Böyle bir durumda öncelikle noterden veya aile mahkemesi aracılığıyla “eve dön ihtarı” göndermeniz gündeme gelebilir. Terk nedeniyle boşanmada kanuni süreler olduğu için bu ihtar, yasal prosedürü başlatmada önemli rol oynar. İhtar sonrası da eşiniz sizi eve almamaya devam ediyorsa, boşanma davası açarak maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilirsiniz. Aynı zamanda kendinizi korumak ve delil oluşturmak için polis, jandarma veya avukatınıza başvurarak resmî tutanak tutturmanız önerilir. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Eşim Beni Evden Kovdu
Eşinizin sizi evden kovması, Türk Medeni Kanunu’na göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan davranışlardan biridir. Yargıtay, eşini evden kovan kişiyi ağır kusurlu sayabilmekte ve bu durum boşanmada önemli bir dayanak olarak değerlendirilmektedir. Eğer bu evden kovma sırasında hakaret, tehdit veya fiziksel şiddet varsa, 6284 sayılı Kanun kapsamında koruma tedbiri talep edebilir ve ceza hukukuna ilişkin süreçlerde şikâyetçi olabilirsiniz.
Evden kovulma sonrası yaşadıklarınızı kanıtlamak için tanık beyanları, mesajlar ve fotoğraflar gibi her türlü delili bir araya getirmek faydalı olacaktır. Ayrıca terk edilen eş konumundaysanız, “terk sebebiyle boşanma” davası açabilir veya “evlilik birliğinin sarsılması”na dayanan genel boşanma sebebiyle hakkınızı arayabilirsiniz. Boşanma davası açmadan önce noter kanalıyla veya aile mahkemesi yoluyla ihtarname göndermek, hukuki sürecin önemli bir parçasıdır. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Kadının Kocasını Eve Almaması
Toplumda genellikle kocanın kadını evden kovduğu durumlar ön plana çıksa da, kadının kocasını eve almaması da benzer hukuki sonuçlar doğurabilir. Türk Medeni Kanunu çerçevesinde, evlilik birliği içinde eşlerin beraber yaşaması esastır. Kadının kocasını haksız nedenle eve kabul etmemesi, ortak yaşamı engelleyici ciddi bir kusurlu davranış olarak kabul edilebilir.
Bu tür bir durumda koca, “terk edilen eş” statüsünde kalabileceği gibi aile mahkemesine başvurarak boşanma davası açma hakkına da sahiptir. Yine de kadının, geçerli bir şiddet ya da tehdit tehlikesi nedeniyle kocasını eve almama durumu varsa, bu olay farklı hukuki boyutlarda değerlendirilebilir. Neticede her somut olay ayrı incelenir ve delillere göre karar verilir. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Evin Kilidini Değiştirmek Boşanma
Eşin evin kilidini değiştirmesi, Yargıtay 18. Ceza Dairesi kararlarına göre “kötü muamele” suçunun dahi oluşmasına yol açabilen bir eylemdir. Kapı kilidini değiştirerek diğer eşi eve almamak, sadece boşanma sebebi olmakla kalmaz, aynı zamanda Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 232. maddesinde düzenlenen kötü muamele fiili olarak değerlendirilebilir.
Bu davranış, eşin konut bütünlüğüne yapılan bir müdahale ve ortak yaşamı engelleme anlamı taşır. Boşanma davasında kilidi değiştiren eşin kusur oranı yükseltilebilir ve mağdur eşin maddi veya manevi tazminat talebini güçlendirebilir. Eşini eve sokmayan ya da kilidi değiştirerek engelleyen tarafın, açılacak davada ağır kusurlu sayılması yüksek ihtimaldir.
Erkek Kadını Evden Kovarsa
Erkeğin kadını evden kovması, Türk Medeni Kanunu’nda açıkça “terk” olarak düzenlenmese de, Yargıtay içtihatlarına göre evlilik birliğini temelden sarsan bir davranış kabul edilir. Bu durum, hem psikolojik hem de sosyal bakımdan kadını zor bir sürece sokar ve boşanma davasında kadının haklılığı pekişebilir.
Kadın, evden kovulma esnasında tehdit, hakaret veya fiziksel şiddet görmüşse 6284 sayılı Kanun kapsamında koruma talep edebilir. Ayrıca evden kovulan kadının komşu, akraba gibi görgü tanıklarını sunması veya olaya dair mesaj kayıtlarını ibraz etmesi, boşanma sürecinde kusur tespiti bakımından önem taşır. Mahkeme, kovma eylemi nedeniyle psikolojik veya ekonomik zarara uğrayan tarafı haklı bularak maddi ve manevi tazminata hükmedebilir.
Eşim Beni Evden Kovdu Ne Yapmalıyım?
Eşiniz tarafından evden kovulduysanız, öncelikle can güvenliğiniz için tedbir almanız önemlidir. Eğer şiddet veya tehdit söz konusuysa polis veya jandarmaya başvurarak tutanak tutturabilirsiniz. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çerçevesinde geçici koruma, uzaklaştırma veya sığınma hakkı gibi tedbirler talep etmeniz mümkündür.
Hukuki süreçte ise boşanma davası açmayı düşünüyorsanız, “evlilik birliğinin temelden sarsılması” veya “terk” nedenlerine dayanabilirsiniz. Topladığınız deliller (tanık ifadesi, mesaj kaydı, varsa kilit değiştirme bilgisi vb.) dava sürecinde kusur tespiti için kullanılır. Mahkeme, evden kovan eşi ağır kusurlu kabul ederek tazminat ve nafaka konularında kovulan eşe avantaj sağlayabilir. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Eşin Evden Kovması
Eşin evden kovması, aile hukukunda en sık rastlanan çekişmelerden biridir. Ortak konutu terk etmeye zorlanan taraf, hukuken “terk edilmiş” sayıldığından boşanma davasındaki haklılığı artar. Özellikle kovma sırasında onur kırıcı, hakaret içeren ifadeler de kullanıldıysa mahkemenin kusur değerlendirmesi mağdur eş lehine olur.
Bu kapsamda, terk hükmünün uygulanabilmesi için belirli süreler ve ihtar prosedürü bulunur. Terk tarihinden itibaren en az 4 ay geçmiş olması ve ardından eve dön çağrısı yapılması gerekir. Eğer çağrıdan sonraki 2 aylık ek sürede de eve dönme gerçekleşmezse, terk sebebiyle boşanma davası açılabilir. Ancak evden kovulduğunuzu ispat etmeniz önemlidir; bu yüzden tanıklar veya yazılı iletişim gibi delilleri mutlaka saklayın.
Kocayı Evden Kovmak
Kadının kocasını evden kovması, toplumda daha az dile getirilse de hukuki olarak erkek tarafından “terk edilen eş” sıfatına yol açabilir. Ortak konutun seçimi ve beraber yaşama yükümlülüğü TMK 185. maddede düzenlendiğinden, kocanın istemesine rağmen eve alınmaması kadın açısından kusurlu bir davranış olarak değerlendirilebilir.
Aile mahkemesi, bu davranışın süreklilik arz etmesi veya haklı bir sebebe dayanmaması halinde kadını ağır kusurlu görebilir. Eğer koca bu nedenle evi terk ettiğini kanıtlarsa, “terk sebebiyle boşanma” yoluna gidebilir ya da evlilik birliğinin sarsılması gerekçesiyle genel boşanma davası açabilir. Mahkeme, olayın somut koşullarına göre kusuru değerlendirerek tazminat ve nafaka konularında karar verecektir. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Kocamı Evden Kovdum Kusurlu Muyum?
Kocanızı evden kovduysanız, bu davranışın hukuki karşılığını somut koşullar belirler. Eğer evden kovma ciddi bir hakaret, tehdit veya şiddet sonrası “meşru müdafaa” veya “haklı gerekçe” çerçevesinde gerçekleştiyse, kusur değerlendirmesi daha farklı yapılabilir. Ancak bariz bir sebep olmaksızın kocanızı eve almamışsanız, mahkeme sizi ağır kusurlu sayabilir.
Yargıtay kararlarında, eşin ortak konuta girmesini engelleyerek kilit değiştirmek veya onu sözlü/fiili olarak kovmak, “evlilik birliğini temelinden sarsan” davranışlar arasında değerlendirilir. Bu nedenle kocanızı evden kovduğunuzu gösteren delillerin nasıl oluştuğu, olayın arka planında neler yaşandığı, şiddet veya tehdit faktörü olup olmadığı da sonuca doğrudan etki eder.
Karım Beni Evden Kovdu
Karınız tarafından evden kovulduysanız, bu durumu resmi makamlara bildirmek haklarınızı korumanız açısından önemlidir. Kovma eylemine tanık olan kişilerin beyanları, mesaj veya ses kayıtları, kilit değiştirme gibi somut deliller mevcutsa bunları derhal toparlamalısınız. 6284 sayılı Kanun kapsamında şiddet veya tehdit de söz konusuysa, uzaklaştırma kararı ve koruma tedbirleri talep edebilirsiniz.
Boşanma sürecine gelindiğinde, evlilik birliğinin temelden sarsılmasına dayalı bir davada karınızın “ortak yaşamı engellediği” gerekçesiyle kusurlu olduğunu ileri sürebilirsiniz. Mahkeme, kovulduğunuzu ispat etmeniz halinde karşı tarafın ağır kusurunu belirleyebilir ve tazminat ile nafaka konularında sizin lehinize karar verebilir.
Erkeğin Kadını Evden Kovması
Erkeğin kadını evden kovması, kadının can güvenliğini ve evlilik birliğini doğrudan tehlikeye atan bir davranıştır. Kovuşturmaya dönüştürülecek bir olay yaşandıysa, kadın polise veya jandarmaya başvurarak darp raporu alabilir, tutanak tutturabilir ve 6284 sayılı Kanundan doğan haklarını kullanabilir.
Evden kovma vakalarında Yargıtay, erkeğin “ağır kusurlu” sayılabileceğini belirten çok sayıda karar vermiştir. Örneğin, erkeğin kapı kilidini değiştirmesi, eşini hakaret ve tehditlerle ev dışına zorlaması gibi eylemler, boşanma davasında kadının haklılığını güçlendirir. Ayrıca bu durumda manevi tazminat talebinde bulunmak da mümkündür.
Eşi Eve Almamak Suç Mu?
Eşi eve almamak, tek başına Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) açıkça düzenlenmiş bir suç olarak belirtilmemiştir. Ancak Yargıtay içtihatlarında, eşin eve girmesini engelleyecek şekilde kapı kilidinin değiştirilmesi veya şiddet, tehdit, hakaret içeren tutumlar sergilenmesi “kötü muamele” suçu (TCK md. 232) kapsamında değerlendirilebilir.
Ayrıca bu durum boşanma davalarında ağır kusurlu davranış olarak görülür. Önemli olan, eşi eve almama eylemi sırasında eşin temel hak ve özgürlüklerini ihlal edecek başka fiillerin de işlenip işlenmediğidir. Şiddet veya tehdit unsuru yoksa doğrudan bir ceza soruşturmasına konu olmayabilir; ancak “ortak konutu terke zorlama” fiili boşanma sürecinde ciddi bir kusur haline gelebilir.
Kadın Kocasını Evden Kovabilir Mi?
Kadın kocasını evden kovabilir; ancak bunun haklı bir gerekçeye dayanması gerekir. Örneğin, kocasından düzenli olarak şiddet veya tehdit gören, can güvenliği tehlikede olan bir kadının, meşru müdafaa kapsamında kocasını ev dışına çıkarması farklı değerlendirilir. Fakat keyfi veya herhangi bir zorlayıcı sebep olmaksızın kocayı evden kovmak, kadını kusurlu duruma düşürebilir.
Evlilik birliği, hem hukuki hem de toplumsal olarak ortak yaşam üzerine kurulu olduğu için, kocanın rızası olmaksızın uzaklaştırılması veya kilidin değiştirilmesi TMK’nın 185. maddesine aykırılık teşkil edebilir. Bu durumda erkek, “terk edilen eş” sıfatıyla boşanma davası açma hakkına sahip olur ve mahkeme kadını ağır kusurlu sayabilir. Yine de her somut durumda olayın ayrıntıları inceleneceğinden, hukuki destek almak önemlidir.
Evden Atılan Kadın Ne Yapmalı?
Evden atılan kadın, öncelikle kolluk kuvvetlerine başvurarak tutanak tutturmalı ve varsa darp raporu almak için hastaneye gitmelidir. Ayrıca 6284 sayılı Kanun kapsamında Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’ne (ŞÖNİM) başvurarak sığınma evi talep edebilir, uzaklaştırma ve koruma tedbirleri aldırabilir. Böylece can güvenliğiniz ve barınma ihtiyacınız geçici olarak sağlanmış olur.
Boşanma aşamasına geçmek istiyorsanız veya tazminat talep edecekseniz, evden kovulma olayını delillerle birlikte aile mahkemesine sunmanız gerekir. Tanık anlatımları, mesajlar, görüntüler ya da komşuların şahitliği size avantaj sağlayabilir. Eşinizin “kötü muamele” veya “tehdit” gibi ceza gerektiren fiilleri varsa, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmanız da mümkündür.
Kocam Beni Evden Kovdu
Kocanızın sizi evden kovması, sizi güçsüz ve çaresiz hissettirebileceği gibi hukuken de hak kaybı yaşayabileceğiniz bir süreç başlatabilir. Bu nedenle hemen delil toplamak ve polise/jandarmaya başvurarak durumu kayıtlara geçirmek önemlidir. Eğer şiddet veya tehdit unsuru mevcutsa, uzaklaştırma ve koruma tedbiri almak için derhal harekete geçebilirsiniz.
Bu süreçte bir boşanma davası açmayı düşünüyorsanız, eşinizin sizi evden kovduğunu mutlaka mahkemeye kanıtlamanız gerekir. Yargıtay kararları, bu tür davranışları ağır kusur olarak nitelendiriyor ve kadının manevi tazminat haklarını güçlendirebiliyor. Ayrıca kovma eylemi neticesinde ekonomik olarak zor durumda kaldıysanız, tedbir nafakası veya yoksulluk nafakası da talep etmeniz söz konusu olabilir.
Karısını Evden Kovan Erkek Ne Yapmalı?
Karısını evden kovan bir erkek, böyle bir fiilin Türk Medeni Kanunu (TMK) uyarınca “evlilik birliğinin temelinden sarsılması”na yol açabileceğini bilmelidir. Yargıtay içtihatlarına göre evden kovma, ağır kusur olarak kabul edilir ve boşanma davalarında kovmayı gerçekleştiren eş genellikle kusurlu veya ağır kusurlu sayılmaktadır. Bu nedenle, karısını evden kovduktan sonra erkek, hem boşanma sürecinde kusurlu konuma düşebileceğini hem de tazminat ve nafaka yönünden dezavantaj yaşayabileceğini göz önünde bulundurmalıdır.
Böyle bir durumda erkek, öncelikle kendi davranışlarının doğuracağı hukuki sonuçları öğrenmek için avukat desteğine başvurmalıdır. Mahkeme tarafından kendisine yöneltilebilecek “ağır kusur” tespiti karşısında, varsa haklı bir nedeni olduğunu somut delillerle açıklamak zorundadır. Aksi halde, karısını evden kovması hukuka aykırı bir tutum olarak nitelendirilecek ve bu durum boşanmada aleyhine hüküm kurulmasına yol açacaktır. Ayrıca eşin eve alınmaması veya kilidin değiştirilmesi gibi ek faktörler söz konusu ise, “kötü muamele” suçu (TCK md. 232) bakımından da cezai sorumluluk değerlendirmesi gündeme gelebilir.
Eşi Eve Almamak Boşanma Sebebi Midir?
Eşi eve almamak, Türk Medeni Kanunu’nda doğrudan düzenlenmiş bir özel boşanma sebebi değildir. Ancak Yargıtay kararları ve doktrine göre, bu davranış “evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına” neden olacak derecede ağır bir kusur olarak değerlendirilebilir. Özellikle de haklı bir sebep olmadan eşin konuta girmesini engellemek, evin kilidini değiştirmek veya “Bir daha buraya gelme” diyerek evden uzaklaştırmak, boşanmada kusur durumunu ciddi biçimde etkilemektedir.
Mahkemeler, eşi eve almama eyleminin hem psikolojik hem de sosyal yıkıcı etkilerini göz önünde bulundurarak karar verir. Eğer bu davranış, ortak hayatı sürdürülemez hale getiriyorsa, boşanmada geçerli bir sebep olarak kabul edilir. Ayrıca, bu eylem evlilik birliğinin gereklerini ve sadakat yükümlülüğünü de ihlal eden bir tutum olarak görülebilir. Delillerle ispat edilen eşi eve almama veya kovma olgusu, nafaka ve tazminat gibi konularda davayı açan tarafa avantaj sağlayabilir.
Kocasını Eve Almayan Kadın Kusurlu Mudur?
Kocasını eve almayan kadının, bu davranışının haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı boşanmada önemlidir. Yargıtay içtihatlarında, kadının kocasına şiddet, tehdit veya benzeri bir olumsuz eylem olmadığı hâlde sırf kişisel isteği ya da keyfi tutumuyla erkeği evden uzak tutması, kusurlu bir davranış olarak kabul edilmektedir. Bu durum, erkeğin “terk edilen eş” konumuna geçmesine neden olabilir ve boşanma sürecinde kadının ağır kusurlu sayılmasına yol açabilir.
Ancak kadının kocasını eve almaması, meşru müdafaa veya kadının can güvenliğini tehdit eden bir durumdan kaynaklanıyor olabilir. Örneğin, koca sistematik şekilde şiddet uyguluyor veya tehditle eve girmeye çalışıyorsa, kadının kendini koruma refleksiyle kocayı içeri almaması hukuken farklı değerlendirilir. Bu noktada, somut olaydaki deliller ve tarafların beyanları belirleyicidir. Eğer haklı sebepler olmadığı hâlde koca eve alınmıyorsa, boşanmada kusur tespiti kadına karşı yapılabilir.
Kocam Evden Kovdu Ne Yapmalıyım?
“Kocam evden kovdu” diyen kadın, öncelikle güvenliğini sağlamalıdır. Eğer evden kovma şiddet veya tehdit boyutuna ulaşmışsa, 6284 sayılı Kanun kapsamında koruma veya uzaklaştırma talep edebilir. Polis veya jandarmaya başvurarak tutanak tutturmak, ileride boşanma davasında delil niteliği taşıyacağından önemlidir. Ayrıca darp raporu gibi belgeler, şiddet durumu varsa kesinlikle alınmalıdır.
Hukuki süreçte ise, evden kovma eylemi kadına boşanmada önemli bir avantaj sağlar. Yargıtay kararlarına göre evden kovma, ağır kusurlu davranış sayılmaktadır. Bu eylem sebebiyle boşanmaya karar verildiğinde, kadın lehine tazminat ve nafaka düzenlemeleri yapılabilir. Avukat desteği alarak dava sürecini yürütmek, olası hak kayıplarını engellemek için kritiktir. Ayrıca, evden kovulan kadının kalacak yer temini için sığınma evlerine veya sosyal hizmet kurumlarına başvurması da mümkündür.
Boşanma Aşamasında Kapı Kilidini Değiştirmek
Boşanma sürecinde eşlerden birinin, evin kilidini değiştirerek diğer eşin eve girişini engellemesi, Yargıtay 18. Ceza Dairesi kararlarına göre “kötü muamele” olarak değerlendirilebilmektedir (TCK md.232). Kilit değiştirme davranışı, sadece eşe psikolojik zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda onun konut bütünlüğünü ihlâl ederek mağdur eder. Bu nedenle, boşanma davalarında “kilit değiştirme” olgusu kusur tespitinde belirleyici rol oynar.
Kilit değiştirme eylemi, eşler arasındaki evlilik birliği yükümlülüklerine aykırı kabul edildiği için boşanma davalarında “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebebi olarak öne çıkabilir. Mahkemeler, somut olayın bütününe bakarak, bu eylemin gerçekten bir zorunluluk mu yoksa karşı tarafa zarar verme amacı güdülerek mi yapıldığını inceler. Kilit değiştirme sırasında eşe hakaret, tehdit veya fiziki saldırı da söz konusuysa, kusur durumu ağırlaşarak manevi tazminat talebine zemin hazırlayabilir.
Eşim Evin Kilidini Değiştirmiş Ne Yapmalıyım?
Eşiniz evin kilidini değiştirmişse, öncelikle bu durumla ilgili yasal mercilere başvurmanız gerekebilir. Polis veya jandarmaya haber verip tutanak tutturmak, gelecekteki boşanma ya da tazminat davasında kullanabileceğiniz önemli bir delil niteliği taşır. Ardından, konuyu bir aile hukuku avukatına danışarak yürütmek en sağlıklı yol olacaktır. Avukatınız, davanın açılmasıyla birlikte tedbir kararları alınmasını ve hakkınızın korunmasını sağlayabilir.
Eşin evin kilidini değiştirmesi, doğrudan “kötü muamele” fiili kapsamında değerlendirilip cezai süreci de başlatabilir. Aynı zamanda TMK’da öngörülen “evlilik birliğinin korunması” yükümlülüğüne aykırı olduğu için, boşanma davalarında ağır kusur sayılmaktadır. Bu süreçte, delil toplama, tanık beyanları, mesajlaşmalar veya kamera kayıtları gibi her türlü kanıtın saklanması büyük önem arz eder.
Eşini Eve Almayan Kadın Kusurlu Mudur?
Eşini eve almayan kadının kusurlu olup olmadığı, davaya konu olayların somut özelliklerine göre değişir. Eğer kadın, eşine şiddet veya ağır hakaret gibi bir tehdit altında olmadığı hâlde keyfi olarak eşini eve sokmuyorsa, bu davranışın hukuki anlamda ağır kusur sayılması mümkündür. Çünkü eşler, evlilik birliği süresince birlikte yaşama yükümlülüğü altındadır ve bu yükümlülüğün keyfi şekilde ihlali, boşanma davasında aleyhe sonuç doğurur.
Öte yandan, kadının eşine kapıyı açmamasının haklı bir gerekçesi olabilir. Örneğin, kocanın kadına veya çocuklara karşı tehdit, şiddet ya da hakaret içeren eylemleri varsa, kadının koruma refleksiyle kocayı içeri almaması hukuken meşru kabul edilebilir. Bu durumda, kusur kadına değil, evlilik birliğini çekilmez hâle getiren şiddet veya tehdidi uygulayan tarafa yüklenir. Mahkemeler, deliller ışığında “eve almama” eyleminin gerekçesini inceleyerek kusur tespitinde bulunur.
Evin Kilidini Değiştirmek Boşanma Yargıtay Kararı
Yargıtay kararları, evin kilidini değiştirerek eşin ortak konuta girişini engellemenin, boşanmada ağır kusur teşkil ettiğini belirtir. Özellikle Yargıtay 18. Ceza Dairesi, eşin kilit değiştirme eylemini “kötü muamele” olarak nitelendirmiştir (TCK md. 232). Bu içtihatlar, uygulamada aile mahkemelerinin boşanma davalarında kusur tespitinde yol gösterici olmaktadır.
Kilidi değiştiren taraf, boşanma davasında kendini haklı çıkarmak için geçerli bir neden sunamazsa, kusurlu sayılacağı gibi eşinin kişisel haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle tazminat ödemekle de yükümlü tutulabilir. Ayrıca, kapı kilidini değiştirme eylemi çoğu zaman “evden kovma” ile birleştiğinden, mahkeme tarafından çok daha ağır bir kusur olarak değerlendirilmektedir. Bu durumda hakaret, tehdit gibi eylemler de söz konusuysa boşanma süreci aleyhte sonuçlanabilir.
Kocam Evden Kovdu Ne Yapmalıyım?
“Kocam evden kovdu” ifadesi, boşanmada kadının ağır haksızlığa uğradığını gösteren bir durumdur. Yargıtay, “evden kovma” davranışını genellikle erkeğin ağır kusuru olarak nitelendirir. Bu nedenle, kadın hemen en yakın kolluk kuvvetine giderek tutanak tutturmalı, şayet şiddet veya tehdit söz konusu ise 6284 sayılı Kanun kapsamında koruma tedbiri talep etmelidir.
Hukuki süreçte ise kovulma olayı, kusur tespitinde kadının lehine önemli bir koz oluşturur. Mahkeme, tanık beyanları, mesajlaşma kayıtları veya diğer delillerle evden kovma eyleminin doğruluğuna kanaat getirdiğinde, kovulan eşin maddi ve manevi tazminat talebi gündeme gelebilir. Ayrıca geçici süreli nafaka ve barınma hakkı gibi konular da, kadının dava açtığı süreçte ele alınabilir. Tüm bu adımlarda profesyonel hukuki danışmanlık alarak hak kayıplarının önüne geçmek gerekir.
Evden Kovuldum Ne Yapmalıyım?
Evden kovulan kişi (kadın veya erkek fark etmeksizin) öncelikle şahsi güvenliğini sağlamalıdır. Şiddet veya tehdit varsa, kolluk kuvvetlerine başvurmalı, mümkünse darp raporu gibi delilleri temin etmelidir. Sonrasında, bir aile hukuku avukatına danışarak boşanma davasını ve tali süreçleri (nafaka, tazminat vb.) yönetmek en doğru yöntemdir.
Kovulma olayını ispatlamak için tanık beyanları, yazılı mesajlar, kapı kilidi değiştirme gibi olgular çok değerlidir. Yargıtay, evden kovmayı ağır kusur sayar; bu nedenle davaya bakan aile mahkemesi, kusurlu eşin aleyhine maddi ve/veya manevi tazminat hükmedebilir. Bu sürece giren kovulan eş, barınma ihtiyacı için de sığınma evi, aile ve arkadaş desteği ya da sosyal hizmet kuruluşları gibi alternatif yollara başvurmalıdır.
Kocayı Eve Almamak Suç Mu?
Kocayı eve almamak, doğrudan Türk Ceza Kanunu’nda “suç” olarak tanımlanmamıştır. Ne var ki, bu eylem haklı bir nedene dayanmıyorsa, boşanma davalarında ağır kusur olarak değerlendirilebilir. Mahkeme, birlikte yaşama yükümlülüğünün haksız ve kasıtlı olarak ihlâl edildiği sonucuna varırsa, kadını kusurlu bulan bir karar verebilir. Bu da kadının boşanma sürecinde tazminat ya da nafaka yönünden dezavantaj yaşamasına neden olabilir.
Ancak kocayı eve almama eylemi, fiziksel veya psikolojik şiddet nedeniyle gerçekleşmişse, durum farklı yorumlanır. Şiddete uğrayan veya tehdit altında olan kadının kocayı eve almaması, kendini koruma hakkı kapsamında değerlendirilebilir. Burada belirleyici olan, somut olayın delillerle ortaya konulmasıdır. Eğer ortada ciddi bir tehlike yoksa ve eve almama keyfi yapılıyorsa, hukuken kadının kusurlu sayılma olasılığı yüksektir.
Kadını Evden Kovan Koca Kusurlu Mudur?
Kadını evden kovduğunu ispatlayan deliller mevcutsa (tanık ifadesi, mesaj kayıtları vb.), genellikle koca ağır kusurlu sayılır. Yargıtay kararlarına göre, evden kovma eylemi bir eşin kişilik haklarını ihlâl eden ve evlilik birliğini çekilmez hâle getiren ciddi bir davranıştır. Boşanma davasında bu olgu ispatlandığında, mahkeme kocayı kusurlu görerek kadına tazminat ödeme yükümlülüğü getirebilir.
Evden kovma, sadece fiziksel şiddet veya tehdit yoluyla olmaz; “Bir daha gelme”, “Bu evde istemiyorum” gibi sözlerle de gerçekleşebilir. Böyle durumlarda evlilik birliği sürdürülemez hâle gelir ve kadının “terk edilen eş” olduğu kabul edilebilir. Eşini evden kovan koca, yargılamada özel sebepler sunsa bile bu eylemin meşru görülmesi zordur. Dolayısıyla, kocanın bu davranışının sonuçları hem boşanma hem de maddi-manevi tazminat konularında aleyhine olacaktır.
Karısını Evden Kovan Erkek Kusurlu Mudur?
Karısını evden kovan erkek, boşanmada kusurlu bulunur. Yargıtay içtihatlarına göre, evden kovma fiili, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan ve taraflar arasındaki güven ve saygıyı ortadan kaldıran bir eylemdir. Bu nedenle “evden kovma”, ağır kusur kapsamında değerlendirilir ve boşanma davalarında genellikle kadının lehine hükümlere sebep olur.
Bu kusurlu davranış, kadının maddi ve manevi tazminat talep etmesi için de zemin oluşturur. Mahkeme, erkeğin kovma eyleminin kadının kişilik haklarını zedelediğine kanaat getirirse manevi tazminata, ayrıca ekonomik kayıplar söz konusuysa maddi tazminata hükmedebilir. Uygulamada, kovulma olayı sırasında hakaret ve tehdit varsa, kocanın suç unsuruna varan bir fiili de söz konusu olabileceğinden hukuki süreç daha da ağır sonuçlar doğurabilir.
Koca Karısını Evden Kovarsa Kusurlu Mudur?
Evet, koca karısını evden kovarsa çoğunlukla kusurlu sayılır. Ortak konut, evlilik birliğinin sürdürüldüğü mekândır ve eşlerden birinin diğerine zorla veya tehditle “Bu evden çık!” demesi, kanunen korunan aile birliği ilkesine aykırıdır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kararları, evden kovmayı “evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan en ağır kusurlu davranışlar arasında gösterir.
Ayrıca, evden kovma sadece fiziksel yollarla değil, psikolojik baskı veya tehditlerle de olabilir. Bu tutum, kadının kişilik haklarını ihlal eder ve boşanma davası açıldığında kocanın ağır kusurlu olduğunu ispatlar. Mahkeme kadının mağduriyetini somut delillerle tespit ettiğinde, hem maddi hem de manevi tazminata hükmedebilir. Dolayısıyla, kovma eylemi koca açısından boşanma sonucunda önemli yaptırımları beraberinde getirir.
Kocası Tarafından Evden Kovulmak
Türk hukuk sisteminde, bir kocanın karısını “aile konutu” olarak nitelendirilen ortak yaşam alanından kovması, mülkiyetin kime ait olduğundan tamamen bağımsız olarak, kesin ve net bir şekilde hukuka aykırı bir eylemdir ve kadının temel haklarının ağır bir ihlalini teşkil eder. Bu durumun temelinde, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 194. maddesi ile koruma altına alınan “aile konutu” müessesesi yatmaktadır. Bu hukuki kavram, bir mülkün tapudaki sahibinin kim olduğuna değil, o mülkün ailenin yaşam merkezi olarak fiilen kullanılıp kullanılmadığına odaklanır. Dolayısıyla, ev kocanın evlilikten önce edindiği kişisel malı olsa, kiralık olup kira sözleşmesi sadece koca adına düzenlenmiş olsa ve hatta ev kocanın ailesine ait olsa dahi, evlilik birliği süresince ailenin ortak yaşam alanı olarak kullanılıyorsa “aile konutu” statüsünü kazanır ve bu statü, mülk sahibi eşin tek taraflı tasarruf yetkisini sınırlar. Kocanın bu temel kuralı hiçe sayarak eşini evden kovması, bir boşanma davası kapsamında Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca “ağır kusurlu” bir davranış olarak kabul edilir. Bu kusur tespiti, davanın mali sonuçlarını doğrudan etkiler; evden kovulan kadın, kişilik haklarına yapılan bu saldırı nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı kazanır ve nafaka talepleri de bu ağır kusur çerçevesinde daha güçlü bir zemine oturur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, eşini evden kovma eyleminin kendi içinde “hakaret” unsurunu barındıran onur kırıcı bir davranış olduğunu ve bu nedenle kişilik haklarına bir saldırı niteliği taşıdığını açıkça belirtmiştir. Hukuki koruma mekanizmaları ise son derece hızlı ve etkilidir. Evden kovulan kadın, derhal Aile Mahkemesi’ne başvurarak 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında acil koruma talep edebilir. Bu talep doğrultusunda mahkeme, genellikle 24 ila 48 saat gibi çok kısa bir sürede, kocanın eve yaklaşmasını engelleyen bir uzaklaştırma kararı (tedbir kararı) ve daha da önemlisi, aile konutunun boşanma davası süresince kadına tahsis edilmesine (müşterek konutun tahsisi) karar verebilir. Gecikmesinde sakınca bulunan acil durumlarda bu talep, polis veya cumhuriyet savcılığı aracılığıyla da yapılabilmektedir. Bu kararlar, kadının barınma hakkını derhal güvence altına alır ve kocanın mülkiyet hakkı iddiasını geçici olarak askıya alarak, ailenin ve özellikle kadının korunması gereken üstün menfaatini önceler. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Kocasını Eve Almayan Kadın
Aile konutunun hukuki koruması, cinsiyetten bağımsız olarak her iki eş için de geçerli olan karşılıklı bir haktır ve bu koruma, eşlerden birinin diğerini hukuki bir dayanak olmaksızın ortak konuttan men etmesini kesinlikle yasaklar. Bir kadının, mahkeme kararı olmaksızın kocasını eve almaması veya evin kilidini değiştirerek onun girişini engellemesi, kanunun “kendi hakkını kendi gücüyle alma” (ihkak-ı hak) yasağını ihlal eden ciddi bir eylemdir ve hem boşanma hukuku hem de ceza hukuku açısından ağır sonuçlar doğurur. Boşanma hukuku açısından, kocasını haklı bir neden olmaksızın eve almayan kadın, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan “kusurlu” taraf olarak kabul edilir. Bu eylem, hukuken “eşini ortak konutu terke zorlama” olarak yorumlanır ve bu durumda, evi terk etmek zorunda kalan koca değil, onu eve almayan kadın “terk etmiş” sayılır. Bu durum, kadının boşanma davasındaki tazminat ve nafaka gibi taleplerini zayıflatır veya tamamen ortadan kaldırabilir. Eğer kadın daha önce kocasına eve dönmesi için hukuki bir ihtarname göndermiş, ancak sonrasında onun eve girmesini engellemişse, bu ihtar samimiyetsiz kabul edilir ve hukuki geçerliliğini yitirir. Durumun en ciddi boyutu ise ceza hukuku alanında ortaya çıkar. Yargıtay’ın istikrar kazanmış kararlarına göre, bir eşin diğerinin ortak konuta girmesini engellemek amacıyla kapı kilidini değiştirmesi, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 232. maddesinde düzenlenen “kötü muamele” suçunu oluşturur. Bu suç, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörmektedir ve en önemli özelliği, şikâyete tabi olmamasıdır. Yani, savcılık bu durumu öğrendiğinde, koca şikâyetçi olmasa veya sonradan şikâyetini geri çekse bile kamu davası olarak re’sen soruşturma yürütmek zorundadır. Dolayısıyla, bir kadın kocasını eve almayarak aslında sadece bir aile içi anlaşmazlık yaratmakla kalmaz, aynı zamanda devletin cezai takibatına maruz kalacağı bir suç işlemiş olur. Bir eşin diğerini yasal olarak evden uzak tutabilmesinin tek yolu, şiddet, tehdit veya benzeri haklı bir nedene dayanarak Aile Mahkemesi’nden 6284 sayılı Kanun uyarınca bir koruma kararı (uzaklaştırma ve konutun kendisine tahsisi) almaktır. Bu yasal süreç işletilmeden yapılan her türlü engelleme, kanun önünde koruma arayan bir mağdurdan ziyade, suç işleyen bir fail konumuna düşmesine neden olur. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Sürekli Evden Kovan Koca
Bir kocanın eşini evden kovma eylemini tek bir öfke anıyla sınırlı tutmayıp bunu sistematik bir davranış biçimine dönüştürmesi, yani “sürekli evden kovması”, hukuk nezdinde münferit bir eylemden çok daha ağır bir fiil olarak değerlendirilir ve katlanarak artan hukuki sonuçlar doğurur. Bu durum, basit bir kusurlu davranış olmaktan çıkarak, sistematik psikolojik şiddet, duygusal istismar ve eziyet boyutuna ulaşan onur kırıcı bir muamele olarak kabul edilir. Boşanma hukuku bağlamında, bu tekrarlayan eylem, kocanın kusur derecesini “ağır kusur” seviyesinden, neredeyse her zaman “tam kusurlu” statüsüne yükseltir. Bu tespit, kocanın boşanmada eşinin de kusurlu olduğuna dair yapabileceği savunmaları neredeyse tamamen etkisiz hale getirir. Sonuç olarak, mahkeme tarafından hükmedilecek manevi tazminat miktarı, kadının maruz kaldığı sürekli aşağılanma, güvensizlik ve psikolojik yıpranma göz önünde bulundurularak önemli ölçüde artırılır. Ayrıca, sürekli evden kovulma vakalarının belgelenmesi, kadının 6284 sayılı Kanun kapsamında talep edeceği koruma tedbirleri için son derece güçlü bir delil niteliği taşır. Mahkeme, bu sistematik davranış karşısında, genellikle en üst sınırdan (örneğin altı ay) ve yenilenebilir şekilde uzaklaştırma kararı vermeye ve boşanma davası sonuçlanıncaya kadar aile konutunu tamamen kadına tahsis etmeye daha yatkın olacaktır. Hukuki sonuçların en ciddi tırmanışı ise ceza hukuku alanında kendini gösterir. Tek bir evden kovma veya kilit değiştirme eylemi genellikle TCK Madde 232 uyarınca “kötü muamele” suçu kapsamında değerlendirilirken, bu eylemin sistematik ve sürekli bir hal alması, suçun niteliğini değiştirebilir. Yargıtay içtihatları, bu tür sistematik ve merhametle bağdaşmayan eylemlerin, daha ağır bir suç olan TCK Madde 96’daki “eziyet” suçunun unsurlarını oluşturabileceğine işaret etmektedir. Eziyet suçu, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngören çok daha ciddi bir suçlamadır ve bu durum, kanunun, tekrarlanan eylemlerin yarattığı kümülatif zararı ve mağdur üzerinde oluşturduğu sürekli korku ve baskı halini, münferit bir eylemden çok daha ağır bir şekilde cezalandırdığını göstermektedir. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Eşim Beni Evden Kovuyor Ne Yapmalıyım?
Eşiniz tarafından evden kovulmanız veya kovulma tehdidi altında olmanız durumunda, panik yapmadan atmanız gereken net, sıralı ve yasal adımlar mevcuttur. Önceliğiniz her zaman kişisel güvenliğiniz olmalıdır; eğer durum fiziksel şiddet içeriyor veya bu yönde bir tehdit varsa, derhal 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayarak polis yardımı istemelisiniz. Güvenliğiniz sağlandıktan sonra atılacak ilk ve en önemli hukuki adım, doğrudan Aile Mahkemesi’ne başvurarak 6284 sayılı Kanun kapsamında acil koruyucu tedbir kararı talep etmektir. Bu başvuru sırasında mahkemeden iki temel karar istenmelidir: birincisi, eşinizin size, eve, iş yerinize ve çocuklarınızın okuluna yaklaşmasını yasaklayan bir “uzaklaştırma kararı”; ikincisi ise, boşanma davası süresince ailenin ortak yaşam alanı olan “müşterek konutun tarafınıza tahsis edilmesi”. Bu tedbirler acil durumlar için tasarlandığından, mahkeme genellikle delillerin yeterli görülmesi halinde duruşma yapmaksızın 24-48 saat içinde karar verir ve bu kararın ihlali, eşiniz için 3 günden 10 güne kadar zorlama hapsi (tazyik hapsi) ile cezalandırılır, bu da kararın caydırıcılığını artırır. İkinci aşamada, bu acil korumayı kalıcı bir hukuki çerçeveye oturtmak için bir boşanma davası açmanız gerekmektedir. Boşanma dilekçenizde, TMK Madde 169 uyarınca dava süresince geçerli olacak “geçici önlemler” talep etmelisiniz. Bu önlemler, konutun size tahsisinin devamını, kendiniz için tedbir nafakası, çocuklar varsa onlar için iştirak nafakası ve geçici velayet gibi hayati konuları kapsar. Üçüncü ve proaktif bir adım olarak, eşinizin aile konutu üzerindeki tek taraflı tasarruflarını engellemek için derhal ilgili Tapu Müdürlüğü’ne veya e-Devlet portalı üzerinden “aile konutu şerhi” başvurusunda bulunmalısınız. Bu şerh, sizin rızanız olmadan eşinizin evi satmasını, devretmesini veya üzerine ipotek gibi haklar tesis etmesini yasal olarak imkânsız hale getirir. Bu basit idari işlem, diğer eşin rızasını gerektirmez ve ailenin en önemli mal varlığını koruma altına alır. Bu üç katmanlı strateji – acil koruma, dava yoluyla istikrar sağlama ve mal varlığını güvence altına alma – sizi hukuken güçlü bir konuma getirerek bu zorlu süreci yönetmenizi sağlar. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Eşi Eve Almamak Yargıtay Kararı
Yargıtay, Türk hukuk sisteminde içtihatlarıyla alt derece mahkemelerine yol gösteren en yüksek yargı mercii olarak, bir eşin diğerini haklı bir mahkeme kararı olmaksızın aile konutuna almamasının hukuki sonuçları konusunda son derece net, istikrarlı ve caydırıcı bir doktrin geliştirmiştir. Yargıtay’ın hem hukuk hem de ceza daireleri tarafından verilen kararlar, bu eylemin basit bir mülkiyet anlaşmazlığı değil, evlilik birliğinin temelini sarsan ve kişilik haklarına yönelik ciddi bir saldırı olduğu yönünde birleşmektedir. Hukuk dairelerinin kararlarına göre, eşini eve almamak veya evin kilidini değiştirmek, boşanma davalarında “ağır kusur” olarak nitelendirilir. Yargıtay, bu değerlendirmenin temelini, eylemin sadece barınma hakkını engellemekle kalmayıp, aynı zamanda onur kırıcı ve aşağılayıcı bir nitelik taşımasına dayandırır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, “eşini evden kovma” fiilinin özü itibarıyla “hakaret” eylemini de içerdiğini, bu nedenle kişilik haklarına doğrudan bir saldırı teşkil ettiğini ve mağdur eş lehine yüksek miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini açıkça belirtmiştir. Ayrıca Yargıtay, TMK Madde 164’te düzenlenen “terk” sebebine dayalı boşanma davalarıyla ilgili olarak önemli bir hukuki yorum geliştirmiştir: Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya eve almayan eş, hukuken “terk eden” taraf sayılır. Bu içtihat, failin, mağdurun evden fiilen ayrılmasını kendi lehine bir boşanma sebebi olarak kullanmasını engeller. Yargıtay’ın bu konudaki tutarlılığı, ceza hukuku alanındaki kararlarında da kendini göstermektedir. Yargıtay 18. Ceza Dairesi, eşinin eve girmesini engellemek amacıyla kapı kilidini değiştiren kişinin eyleminin, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 232. maddesinde tanımlanan “kötü muamele” suçunu oluşturduğuna dair sayısız karar vermiştir. Bu kararlar, eylemin aile içi bir mesele olmaktan çıkıp, kamu düzenini ilgilendiren ve hapis cezası gerektiren bir suç olduğunu kesin bir dille ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, Yargıtay kararlarının bütünü ele alındığında, eşi eve almama eyleminin, hem boşanma davasında fail aleyhine ağır mali yükümlülükler getiren bir kusur hem de ceza mahkemesinde mahkûmiyetle sonuçlanabilecek bir suç olarak kabul edildiği ve bu konuda herhangi bir hukuki boşluk veya tereddüt bulunmadığı açıkça görülmektedir. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Boşanma Aşamasında Evin Kilidini Değiştirmek
Boşanma sürecinin getirdiği duygusal gerilimle veya bir anlık öfkeyle atılan, ancak hukuki sonuçları itibarıyla son derece yıkıcı olan adımlardan biri, eşlerden birinin diğerinin rızası ve bilgisi dışında ortak kullanılan evin kilidini değiştirmesidir. Bu eylem, hukuki bir strateji olmaktan ziyade, faili aynı anda hem aile hukuku hem de ceza hukuku alanında son derece dezavantajlı bir konuma sokan çift yönlü bir tuzaktır. Birinci ve en doğrudan sonucu aile hukuku, yani boşanma davası alanında ortaya çıkar. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, haklı bir mahkeme kararı olmaksızın evin kilidini değiştirmek, evlilik birliğinin devamı için gerekli olan birlikte yaşama yükümlülüğünün (TMK Madde 185) açık bir ihlalidir ve bu eylemi gerçekleştiren eşin boşanmada “ağır kusurlu” olduğuna dair neredeyse çürütülemez bir karine teşkil eder. Bu ağır kusur tespiti, davanın mali boyutunu doğrudan etkiler; kilidi değiştiren eşin, diğer eşe maddi ve manevi tazminat ödeme yükümlülüğü artar, kendi tazminat talepleri reddedilir ve nafaka konularında aleyhine bir durum oluşur. İkinci ve çoğu zaman beklenmedik olan sonuç ise ceza hukuku alanındadır. Evin kilidini değiştirerek diğer eşin konuta girişini engellemek, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 232. maddesinde düzenlenen “kötü muamele” suçunu oluşturur. Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin bu konudaki kararları son derece istikrarlıdır ve bu eylemin merhamet ve şefkatle bağdaşmayan, cezalandırılması gereken bir muamele olduğunu kabul eder. Bu suçun cezası iki aydan bir yıla kadar hapistir ve en kritik nokta, suçun takibinin şikâyete bağlı olmamasıdır. Bu, mağdur eş şikâyetçi olmasa veya sonradan vazgeçse dahi, Cumhuriyet Savcılığı’nın durumu öğrendiği anda re’sen soruşturma başlatmak ve kamu davası açmak zorunda olduğu anlamına gelir. Dolayısıyla, bir anlık bir eylemle kişi, kendini sadece boşanma davasında mali olarak sorumlu bir taraf olarak değil, aynı zamanda hapis cezası riskiyle karşı karşıya olduğu bir ceza davasının sanığı olarak bulur. Bu nedenle, boşanma aşamasında konutun kullanımıyla ilgili bir anlaşmazlık yaşandığında başvurulması gereken tek meşru yol, Aile Mahkemesi’nden tedbiren konutun tahsisini talep etmektir; bunun dışındaki her türlü fiili müdahale, geri dönülmez hukuki zararlara yol açacaktır. Eşini ve çocuklarını evden kovmak boşanma sebebi midir?
Eşini Evden Kovmak Suç Mu?
Evet, eşini aile konutundan kovmak, Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında açıkça bir veya birden fazla suç teşkil edebilir. Bu eylem, aile içi özel bir mesele olarak görülmez; aksine, kişinin barınma hakkını, özgürlüğünü ve onurunu hedef alan, kamu düzenini ilgilendiren ve cezai yaptırım gerektiren bir fiildir. Eşini evden kovma eyleminin karşılık bulduğu en temel suç, TCK’nın 232. maddesinde düzenlenen “kötü muamele” suçudur. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, aynı konutta birlikte yaşadığı eşini evden kovmak veya kapı kilidini değiştirerek eve girmesini engellemek, bu suçun maddi unsurunu oluşturur ve iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, evden kovma eyleminin gerçekleştirilme biçimine bağlı olarak, bu temel suçlamaya ek olarak başka ve daha ağır suçlar da gündeme gelebilir. Eğer kovma eylemi, “Evden gitmezsen sana zarar veririm” gibi ifadelerle gerçekleştirilmişse, bu durum TCK Madde 106 kapsamında “tehdit” suçunu oluşturur. Eğer eylem sırasında eşin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici sözler sarf edilmişse, TCK Madde 125 uyarınca “hakaret” suçu işlenmiş olur; ki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kovma eyleminin kendisinin dahi hakaret içerdiğini kabul etmektedir. Eyleme itme, tartaklama gibi fiziksel bir müdahale eşlik etmişse, TCK Madde 86’daki “kasten yaralama” suçu gündeme gelir. Durumun en vahim hali ise, Yargıtay’ın emsal bir kararında da onandığı üzere, eşini zorla evden çıkarıp kapıyı kilitleyerek onun içeri girmesini engelleme fiilinin, TCK Madde 109’da düzenlenen ve bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngören “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçunu oluşturabilmesidir. Bu yorum, kişinin sadece konuta girme hakkının değil, aynı zamanda serbestçe hareket etme özgürlüğünün de ihlal edildiğini kabul eder. Ayrıca, bu eylem TCK Madde 233’te yer alan “aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali” suçunu da oluşturabilir; zira bu madde, bakıma muhtaç eşi veya çocuğu kendi haline terk etmeyi cezalandırmaktadır. Sonuç olarak, eşini evden kovmak, basit bir fiil değil, koşullarına göre kötü muameleden hürriyeti kısıtlamaya kadar uzanan bir suçlar yelpazesini tetikleyebilen, ciddi adli sonuçları olan ve kesinlikle hukuka aykırı bir eylemdir.
Koca Karısını Evden Kovarsa Ne Olur?
Koca karısını evden kovduğunda, ilk aşamada kadının can güvenliği riske girebilir. Bu yüzden kadın en yakın kolluk birimine başvurarak yaşanan olayı tutanak altına aldırmalı, tehdit veya şiddet söz konusuysa koruma tedbiri istemelidir. Ceza hukuku bakımından bakıldığında, kapı kilidini değiştirme veya tehdit gibi ek unsurlar varsa koca hakkında “kötü muamele” veya “tehdit” suçu kapsamında soruşturma da açılabilir.
Hukuki süreçte ise, bu kovma eylemi boşanmaya dayanak en önemli sebeplerden biri hâline gelir. Mahkeme, kovma olayının nasıl gerçekleştiğini, kadının maruz kaldığı psikolojik veya fiziksel zararı inceleyecektir. Eğer evden kovma ispatlanırsa koca ağır kusurlu sayılır; bu da boşanma sonucunda kadının lehine maddi ve manevi tazminat ile nafaka hükmedilme olasılığını artırır. Neticede, “evden kovma” eylemi kocanın aleyhine sonuçlanan, ağır kusur kategorisinde yer alan bir davranıştır.
Eşini ve Çocukları İstemediğini Söyleyerek Onları Evden Göndermek
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 23.10.2018 Tarih, 2018/4910 E. 2018/11796 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Yapılan yargılama ve toplanan delillerle davacı kadın tarafından delil olarak dayanılan … 2. Aile Mahkemesinin 2010/199 esas sayılı bağımsız tedbir nafakasına ilişkin verilen ve kesinleşen hükmün gerekçesinde sabit olduğu üzere davalı erkeğin, eşini ve çocuğunu istemediğini söyleyerek onları evden gönderdiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.
Kadının Erkeği Evden Kovması
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 20.02.2018 Tarih, 2016/21464 E. 2018/2274 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı kadının birlik görevlerini yerine getirmediği, davacı eşini evden kovduğu, bütün parasını elinden aldığı anlaşılmaktadır. O halde davalı kadının boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğu görülmektedir. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.
Erkeğin Eşini Evden Kovması
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 29.06.2021 Tarih, 2021/4211 E. 2021/5410 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Bu durumda ilk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere boşanmaya sebep olan olaylarda maddi çıkar amacıyla evlenen, evlilik birliğini devam ettirme amacı bulunmayan, eşi ile birlikte olmaktan kaçınan, evlilik birliğinin gereklerini yerine getirmeyen ve evden ayrıldıktan sonra tanıklara ve erkeğin oğluna, eşi için sapkın isteklerinin olduğunu söyleyen davalı-davacı kadının, eşine küfür eden ve eşini evden kovan davacı-davalı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken yanılgılı kusur belirlemesi sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Kocanın Eşini Evden Kovması
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 25.09.2013 Tarih, 2013/17126 E. 2013/21895 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Davalı kadının eşini rahatsız edecek şekilde eski erkek arkadaşından bahsettiği, eşinin yüzüne tükürdüğü, davacı kocanın eşini evden kovmasının ise, Şubat 2008 tarihinde, yani boşanma davasının açılmasından sonra meydana geldiği ve bu davada nazara alınamayacağı anlaşılmaktadır. O halde davalı kadın, boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurludur. Açıklanan bu sebeple, mahkemece hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Eşini Evden Kovan Eş Kusurludur
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 26.03.2013 Tarih, 2012/22175 E. 2013/8307 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı tamamen kusurludur. Mahkemece tespit edilen kusurları yanında davalının, kayın babasına “…o..çocuğu” diyerek hakaret ettiği ve eşini sürekli tehdit ettiği ve evden kovduğu da toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu hadiseler davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup, davacı yararına uygun miktarda manevi tazminat takdir ve tayini gerekir. Bu husus nazara alınmadan yetersiz gerekçe ile davacının manevi tazminat talebinin reddi doğru bulunmamıştır.
Erkeğin Eşini ve Ortak Çocuğu Evden Kovması
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 29.05.2018 Tarih, 2016/18669 E. 2018/6942 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden erkeğin kadını ve ortak çocuğu evden kovduğu, kovarken kadına ve çocuğa hakaret ettiği, kadının üzerine yürüdüğü ve bağırdığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.
İstanbul Mecidiyeköy’de aile hukuku alanında faaliyet gösteren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi İstanbul boşanma avukatı olarak müvekkillerine aile hukuku alanında hizmet vermektedir. Boşanma avukatlarımız Av. Tolga Çelik’e ve Av. Nur Baştürk’e avukata soru sor kısmından sorularını yönlendirebilir ya da iletişim sayfamızdan kendilerine ulaşabilirsiniz.