Aldatma delilleri, başka bir deyişle zina iddiasını destekleyen kanıtlar, boşanma veya tazminat davasında kritik bir rol oynar. Peki, edinilen kanıtlar ne kadar süreyle geçerlidir? Öğrenilen aldatma fiili üzerine dava açma süreleri, delillerin kullanılabilirliğini de doğrudan etkiler. Bu yazıda, Türk hukukundaki altı aylık dava süresi ve beş yıllık zamanaşımı gibi kısıtları, Yargıtay içtihatlarını ve kanıt toplama kurallarını anlatacağız.
Hak Düşürücü Süreler
Türk Medeni Kanunu 161. maddesi, zina nedeniyle boşanma davası açma süresini düzenler. Buna göre:
“Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve “her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.”
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.”.
Yani, bir eş zina eylemini öğrendiği andan itibaren altı ay içinde boşanma davası açmalıdır. Ayrıca, aldatma olayı ne zaman olursa olsun, en geç beş yıl içinde boşanma davası gündeme getirilmezse zaman aşımına uğrar. Bu düzenleme mutlak esaslı bir kuraldır. Sonuç olarak, kanıtlarınızı sunmak için önceki zamanaşımı süresi geçmeden hareket etmeniz gerekir.
TMK 161/2 Uygulaması
Öğrenme anı: Aldatılan eş, eşiyle birlikte olduğunu düşündüğü kişi hakkında somut deliller öğrendiğinde (mesaj, fotoğraf, tanık vb.) dava süresi başlar. Eğer bu sürede dava açılmazsa hakkınız düşer. Örneğin, 1 Ocak 2013’te yaşanan aldatmayı 30.12.2018’de öğrenen kişi, beş yıllık süre dolmadan (30.12.2018) dava açabilir.
Affetme: Zina davası açma hakkı, aldatılan eşin affetmemiş olmasına bağlıdır (TMK 161/3). Eğer aldatılan eş olayı affetti ise dava hakkı sona erer; bu durumda öğrenilmiş olsa bile dava açılamaz.
Yargıtay Uygulamaları
Yargıtay, zina davasında hak düşürücü süreleri içeren maddelerin uygulanmasını sıkı bir şekilde denetler. Sürenin hesaplanmasında özellikle zina eyleminin ardışık olup olmaması önem kazanır. Örneğin, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi bir kararında, boşanmaya yol açan zina eyleminin süreklilik arz eden bir ilişki olduğu vurgulanmıştır. Bu durumda altı aylık sürenin son fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren başlayacağına dikkat çekmiştir. Yani, ihlal sürekli ise, süre her yeni eylemden sonra yeniden işlemeye başlamalıdır. Aksi halde tek eylem gibi değerlendirmek hatalıdır.
Örnek Yargıtay Kararı
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 28.01.2021 tarihli (E.2020/6056, K.2021/222) kararında bu prensibi uygulamıştır. Kararda, davalı eşin başka kadınla sürekli ilişki içinde olması nedeniyle aldatmanın son eyleminin tarihinden itibaren altı aylık sürenin başlaması gerektiği belirtilmiş; yalnızca ilk öğrenme tarihini esas almanın yanlış olacağı vurgulanmıştır. Böylece Yargıtay, zincirleme aldatma halinde dava süresinin sona erme tarihinin son olayın bitiş tarihi olarak alınması gerektiğini netleştirmiştir.
Delil ve Geçerlilik Süresi
Hukuk sistemi delillere belirli bir “geçerlilik süresi” tanımasa da, pratikte delillerin kullanımı dava süresi ve yasal izinler çerçevesinde ele alınır. Örneğin;
- Telefon ve görüntü kayıtları: Eşin telefonundan alınan mesajlar, sosyal medya yazışmaları veya gizlice kaydedilmiş ses/görüntüler delil olarak kullanılabilir. Ancak bu kayıtların elde edilmesi sırasında başkasının özel hayatının ihlal edilip edilmediğine dikkat edilmelidir. Hukuka aykırı yöntemlerle (örneğin rızasız dinleme cihazı yerleştirme gibi) elde edilmiş deliller ceza sorgusuna konu olabilir ve boşanma davasında da ispat gücü zayıf sayılabilir.
- Tanık beyanları: Zina iddiasına ilişkin tanık ifadeleri, bir şahit kadının iddiasıyla sunulabilir. Ancak boşanma mahkemeleri ve Yargıtay, soyut duyuma dayalı veya belirsiz tanıklıkları yeterli saymaz; delillerin kesin, olayın ve saatin belli olması beklenir.
- Özel yaşam kayıtları: Eşlerden birinin özel hayatına ilişkin şifreler, özel fotoğraflar vs. rıza dışında ele geçirildiğinde bu eylem hukuka aykırıdır. Hukuka aykırı deliller, boşanma davasında genellikle delil olarak kabul edilmez.
Sonuç olarak, delillerin kendine özgü bir “süresi” yoktur; ancak boşanma davası bakımından altı aylık süre içinde ve kanuna uygun yollarla toplanmaları gerekir. Bu sürelere uygun hareket etmek, ancak geçerli kanıt bulundurma durumunda davayı geçerli kılar.
Aldatma Delilleri Ne Kadar Süre Geçerlidir Sonuç
Aldatma delilleri, zamanında sunulması gereken önemli unsurlardır. Kanun, aldatma fiilini öğrendiğiniz andan itibaren altı ay içinde harekete geçmenizi öngörür. Yargıtay kararları, özellikle aldatmanın devamlı olması durumunda sürenin son fiilden itibaren başlaması gerektiğini açıklığa kavuşturmuştur. Bu çerçevede, delillerinizi her zaman saklamalı ve dava süresini kaçırmamalısınız. Zaman aşımlarına ve usul kurallarına dikkat ederek haklarınızı korumak adına, durumunuzu bir avukatla değerlendirmeniz akıllıca olur. Hukuki sürecinizde profesyonel destek almak için mutlaka bir İstanbul boşanma avukatı ile görüşün.
Aldatma Delilleri Ne Kadar Süre Geçerlidir Sık Sorulan Sorular
Zina davasını kaç ay içinde açmalıyım?
Öğrendiğiniz tarihten itibaren 6 ay içinde, her halde olayın gerçekleşmesinden itibaren 5 yıl geçmeden dava açmanız gerekir. Bu süre geçtikten sonra zina nedeniyle boşanma davası açılamaz (TMK 161/2).
Geç öğrenirsem davayı kaybeder miyim?
Zaman aşımı süresi öğrenmeyle değil, olayın gerçekleşmesiyle başlar (5 yıl). Örneğin, yıllar sonra öğrendiyseniz, beş yıllık zamanaşımı henüz dolmamış olabilir, ama yine de boşanma davası açmak için öğrendiğiniz tarihten itibaren 6 ay içinde başvurmalısınız.
Yasal olmayan bir şekilde elde ettiğim delil işe yarar mı?
Eşinizden habersiz olarak elde ettiğiniz fotoğraf, ses veya video kayıtları, aile mahkemesinde genellikle delil olarak kabul edilmez. Ayrıca, özel hayata müdahale suçlarına da konu olabilir. Delilleri yasal usullerle toplamak her zaman en güvenli yaklaşımdır.