İzale-i şuyu davası, paylı mülkiyet halinde bulunan bir taşınmazın ortaklar arasında bölüşülmesi veya satış yoluyla paraya çevrilip pay edilmesi amacıyla açılan bir davadır. Hukuki niteliği bakımından “çift taraflı dava” özelliği gösterir. Bu nedenle kazanan ya da kaybeden taraf şeklinde bir ayrıma gidilmesi genellikle mümkün olmaz. Mahkeme masraflarının ve vekalet ücretinin nasıl paylaştırılacağı, hangi oranlarda ve hangi hukuki dayanaklara göre yapılacağı, uygulamada sıkça tartışılır. İşte tam bu noktada İzale-i Şuyu Davası Vekalet Ücreti konusu önem kazanır.
İçindekiler
Toggleİzale-i Şuyu Davasının Hukuki Niteliği
Ortaklığın giderilmesi davaları, paylı mülkiyete konu taşınmazın paydaşlar arasında bölünmesi (taksim) veya satış suretiyle elde edilen gelirin paydaşlara dağıtılması yoluyla sonuçlanır. Yargıtay, 6. HD 17.10.2001-7910/8113 sayılı kararında, bu davalarda kazanan ve kaybeden taraf kavramlarının bulunmadığını açıkça vurgulamıştır. Çünkü tarafların ortak amacı, taşınmazdaki müşterek mülkiyet ilişkisinin sona erdirilmesidir. Bu özelliğinden ötürü, vekalet ücretiyle ilgili özel düzenlemeler ve uygulamalar ortaya çıkar.
Yargılama Giderlerinin ve Vekalet Ücretinin Paylaştırılması
İzale-i şuyu davalarında, bir tarafın tam anlamıyla kazanması veya kaybetmesi söz konusu olmadığı için, yargılama gideri ve vekalet ücreti çoğu zaman paydaşların hisseleri oranında paylaştırılır. Burada temel ölçüt, kimin ne kadar pay sahibi olduğudur. Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere (6. HD 17.10.2001-7910/8113), “kazanan ve kaybeden olmadığı için, yargılama gideri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir” ifadesi yer alır. Dolayısıyla, İzale-i Şuyu Davası Vekalet Ücreti belirlenirken, davacı veya davalı ayrımı yapılmaksızın her bir paydaşın payına düşen oranda sorumluluk doğar.
Aktif Dava Ehliyeti Yoksa Usulden Ret ve Vekalet Ücreti
İzale-i şuyu davasının yanı sıra herhangi bir davada aktif dava ehliyeti bulunmayan kişilerin açtığı davalar, usulden reddedilebilir. Yargıtay 14. HD 9.1.2017-6733/35 sayılı kararında, aktif dava ehliyeti yokluğundan dolayı davanın usulden reddine karar verilmesi halinde, davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini açıkça belirtmiştir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) m.7 hükmü de bu konuda yol gösterir. Bu durumda artık paylara göre bölüşüm değil, davanın reddine yönelik klasik “davayı kaybeden, yargılama giderlerini ve vekalet ücretini öder” kuralı işlemeye başlar.
Harçlar Kanunu ve Nispi Harç Oranları
İzale-i şuyu davasının sonunda taşınmazın paylaşım şekline göre harç oranları farklılık gösterir. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ek 1 no.lu tarife hükmüne göre satış suretiyle ortaklığın giderilmesi kararı çıkmışsa, satış bedeli üzerinden binde 6 oranında harç alınır. Taşınmazın paydaşlar arasında aynen taksim edilmesi durumunda ise taksim değeri üzerinden binde 2.4 oranında harç tahakkuk ettirilir.
Hazine ve Harçtan Muafiyet
Taşınmazın taraflarından biri Hazine ise 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13/j maddesi gereğince harçtan muafiyet doğar. Yargıtay 14. HD 4.6.2020-4192/3409 sayılı kararında, Hazine’nin harç ile sorumlu tutulamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Ancak buna rağmen yerel mahkemenin Hazine’yi harç yükümlüsü kıldığı durumlarda, karar hukuka aykırı hale gelir. Dolayısıyla tarafların niteliği göz önünde bulundurulmalı ve mahkeme, muafiyeti dikkate alarak işlem yapmalıdır.
İzale-i Şuyu Davası Vekalet Ücreti ve Uygulamadaki Dikkat Edilecek Hususlar
Uygulamada İzale-i Şuyu Davası Vekalet Ücreti hesaplanırken, öncelikle ortaklığın giderilmesine karar verildiği andan itibaren mülkiyetin nasıl sona erdiği incelenir. Satış yoluyla mı, yoksa taksim suretiyle mi ortaklık ortadan kalkmıştır, bu detay oldukça önemlidir. Eğer satılma kararı verilmişse, elde edilecek satış tutarı üzerinden hem harç hem de tarafların payları oranında yargılama gideri ve vekalet ücreti belirlenir. Aynı şekilde aynen taksimde, taşınmazın değeri esas alınarak paylar saptanır. Bu nedenle avukatın ücret alacağı da her paydaşın hissesiyle doğru orantılıdır.
Öte yandan davacı ya da davalı vekilinin emeği eşit derecede gözetilir. Her iki tarafın da vekili bulunduğunda, mahkeme kararında ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi mümkündür. Böyle durumlarda, 6. HD 17.10.2001-7910/8113 kararında belirtildiği gibi, “vekalet ücretine hükmolunur ve kazanan ile kaybeden olmadığı için bu ücretin taraflara payları oranında yüklenilmesi” gerekir. Dolayısıyla her paydaş, yalnızca kendi hissesine düşen kısmın vekalet ücretinden sorumludur.
Sonuç
Sonuç olarak, İzale-i Şuyu Davası Vekalet Ücreti belirlenirken, bu davanın çift taraflı olma özelliğinden dolayı genel anlamda kazanan veya kaybeden taraf ayrımına gidilmez. Mahkeme giderleri ve avukatlık ücreti, tarafların taşınmazdaki paylarına göre paylaştırılır. Ancak aktif dava ehliyeti gibi usuli eksiklikler sebebiyle davanın reddine karar verildiğinde, AAÜT m.7’ye göre davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gündeme gelir. Ayrıca Harçlar Kanunu gereğince, binde 6 veya binde 2.4 oranındaki harçlar paylaşım şekline göre değişmekte olup, Yargıtay’ın ilgili kararları doğrultusunda karar ve ilam harcının da düzenli olarak değerlendirilmesi gerekir. Hazine’nin taraf olduğu durumlarda ise harçtan muafiyet uygulanması zorunludur. Tüm bu hususların doğru biçimde uygulanabilmesi, yargı kararları ve kanun hükümlerinin yakından takip edilmesini gerektirir. Çelik & Baştürk Hukuk ve Danışmanlık Ofisi olarak “İzale-i Şuyu Davası Vekalet Ücreti” konusunda destek sunuyoruz. Av. Tolga ÇELİK ve Av. M. Nur BAŞTÜRK olarak müvekkillerimizin her aşamada yanındayız.
Sık Sorulan Sorular
İzale-i şuyu davasında kazanan ve kaybeden taraf var mıdır?
Ortaklığın giderilmesi davaları kazanan ve kaybeden tarafı olmayan, çift taraflı davalardandır. Bu yüzden yargılama giderleri ve İzale-i Şuyu Davası Vekalet Ücreti genellikle paylar oranında taraflara yükletilir.
Dava aktif ehliyeti olmadığı gerekçesiyle reddedilirse vekalet ücreti nasıl belirlenir?
Bu durumda, Yargıtay 14. HD 9.1.2017-6733/35 sayılı kararı uyarınca davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilir. Burada pay esası değil, reddin temel kuralı geçerlidir.
Ortaklığın giderilmesi davasında hangi harç oranları uygulanır?
Taşınmazın satış yoluyla paylaşımında satış bedeli üzerinden binde 6 oranında, aynen taksim suretiyle paylaşımında ise taşınmazın değeri üzerinden binde 2.4 oranında harç alınır.
Hazine’nin taraf olduğu dava süreçlerinde harç ödenir mi?
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13/j maddesi gereği Hazine harçtan muaf tutulur. Yargıtay 14. HD 4.6.2020-4192/3409 sayılı kararında bu husus önemle vurgulanmıştır. Dolayısıyla Hazine, harç yükümlüsü değildir.